SÜKÛD-U HAYÂL
Loş ışığın eli sıcaktır. Tuttu mu seni elinden uçsuz bucaksız hayallere götürür. Şehirlerarası bir yolculukta yağmurun küçük damlacıkları pencereye vururken, özüm bir anda tepedeki düğmelere gitti. İşaret parmağımla ilk aklıma gelen düğmeye basınca işte o loş ışık yanıverdi birden. Uzayan yollarda gecenin karanlığıyla sükudun nabzını dinlerken, o loş ışık beni birden aklımda nice zamandır varolan ama hep düşünmeye engellediğim sevgiliye götürüverdi birden.
Zor zamanda sevmek benim kaderimdir. Üstad Sabahattin ALİ’nin mısralarında “Ömrümdeki yıllar kadar yar sevdim/Her biri bir başkasının eşidir” dediği gibi. Yine zor olanı sevmiştim. İşte onun için inancım ertelerdi hep aşkımı.
Ama o loş ışık, bir başka Üstad, Rıza Polat AKKOYUNLU’nun diliyle “Bahar dişidir doğurur evlat” deyiverdi birden. Ve acaba dedim. Şimdi ne yapıyordur? Bu saatler uyku saatleri, kimbilir nasılda uyuyordur ceylan gibi yatağında. Sabah kalktığında mahur gözleriyle etrafa nasıl bakınıyordur. Eşini işini işine uğurlamak, çocuklara beslenme çantasını hazırlamak. Ve ardından ev işleri. Onunla ikindi vakitleri gezmek ne mutluluk verirdi insana. Bayramlar onunla ne güzel gelirdi kimbilir. Hafta sonuna merhaba derken, onun ya da benim aileme onunla gitmek, sevdiklerimize merhaba demek; bir İstanbul hatırasına birlikte imza atmak. Ne güzel olurdu. Avni ANIL üstadımızın “ne olur akşamları gelsen otursan yanı başıma” şarkısını dinlerken sadece o olsa yanımda ve sadece o dinlese dertlerimi saçlarımı okşayarak. Onunla da uzun yolculuklara çıksak, evde hazırladığı elinin hünerlini bir bir seriverse önüme. Bayram sabahları o beklese benim namazdan gelmemi. Benim çocukluğumun geçtiği yerleri birde onunla gezsek. Bir de onunla, Adapazarı-Haydarpaşa arası trende yolculuk yapsak. Ben ona hatıralarımı anlatsam. Eski zamanlardan kalma taraçalı bir evimiz olsa. Yağmurlu akşamlarda İstanbul’un zor trafiğinden kurtlunca başımızı sokacağımızı düşündükçe bize mutluluk veren bir evimiz olsa. Bu günün saraylısı edasıyla akşam yemeğinde sofranın hazır olduğunu söylese bana.
Hayaller aşmakla bitmez. Bitmeyecekti de zaten. Ta ki otobüste geçen mola anonsuna kadar. Birden irkiliverdim. Bir sükudu hayalmiş dönüverdim yine gerçek olana.