- 1356 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
şükrün meyvesi: kanaat
Kanaat,olanla yetinmek ,olmayan şeye tamah etmemektir. Peygamber efendımız şöyle buyuruyor: Kısmetine razı olmayandan Allah razı olmaz.
İnsanin en büyük yitiklerinden olan ve varlığıyla huzurlu bir hayatı temin eden kanaat, yokluğunda israfın hayatları sardığı bir can damarıdır. Kanaat sahibi olmayan insan, surekli daha fazlasını, daha konforlusunu, daha pahalısını, daha yenisi; hasılı her bir seyin “daha”sını isteyen insandır. Kendi elindekini her daim az, karşısındakinin elindekini her zaman fazla görme illetine tutulan bu zihniyet, sükür, hamd vb. temennilerin yanından bir türlü geçemeyen biri anlayışı temsil etmektedir..
Çalışmak veya çalışmamak fark etmez Nasibin varsa gelir, yoksa gelmez Günlük yevmiyemizi kazandık Bu kadar çalışma yeter Bunlar da amma çalışıyorlar Durmak, dinlenmek bilmezler. Elindekiyle yetinmesini bilmelisin Ne kadarda kanaatsiz Tedbirini alsan da almasan da değişmez
Bunlar günlük yaşantımızda çok kereler duyduğumuz sözler. Bu ve buna benzer sözler , kanaat sözcüğünün anlamının yanlış bilinmesınden kaynaklanmaktadır. Evet insan kanaatkâr olmalıdır. Elindekilerle yetinmesini bilmelidir. Ama kazançlarıyla yetinmelidir Bizler birşeyler için sürekli gayret gösteririz, çalışırız, didiniriz. Önümüzde yaptığımız işler ve sonuçları var. Yani emek ve mahsul. İşte can alıcı nokta burada. Emeğin kendisine, eyleme, çalışmaya kanaat etmemek. Kazanca kanaat, işe olan gayretimizi, heyecanımızı, meylimizi artırır. İşte büyük zatların hayatları.. Çalışmaları olan ibadetlere, hizmetlere kanaat etmemişlerdir. Daha fazla çalışmak istemişlerdir. Hizmetlerine vaktin yetmediğinden şikâyetçi olmuşlardır İşte ecdadımız . Gözümüzün önünde Avrupa, Japonya ve diğer gelişmiş ülkeler...
Emeğin kendisine olan kanaatimiz ise şevk ve gayretimizi binden bire indirir Ve bizlere, “Çalışıyorum Elime hiç bir şey geçmiyor! Ne için bu işe gideyim? Neden bunu yapayım, devam edeyim?” sözlerini söylettirir Bizleri atalet zindanlarına atar. Ertesi gün olan işe meylimizi kırar. İhtiyaç, fakirlik belasıyla karşı karşı bırakır.
Emeğe değil, mahsule kanaat etmek; vazifeyi havale değil, neticeyi Allah’a bırakmak; sebeblerin icadda tesir sahibi olmadığını bilmek, işte işin özü burda..
Ayakkabım yok diye üzülüyordum, yolda karşımdan gelen ayaksız bir adam gördüm.”(HZ.Mevlana)
vesselam..
Arif Olgun YEŞİLYURT