Sallama
Şu boş sayfalara şiir yerine mürekkep sallayabilseydim, parmaklarımla hafif bir yolculuğa çıkar,içimde esen karmaşanın neye benzediğini öğrenmek isterdim.
Yapamadığım için değil,fakat bu anın baskın yürüyüşü böyle bir kıvranışın içine girmek istemiyor.
çaresizlik baş kaldırısı içimi çözemeyecek derecede ızdırap vermeye devam ediyor.
Belkide üstümüze Çullanan bu dünya hengameleri,göze giren dağlayıcıları,efsunlu şiir bileycileri, herbiri anlaşmışcasını sokulup duruyor yüreklerimize.bir şeyler zırvalamak adına kalkıştığım bu çaresizlik anının bir yazıda teselli bulması,içimi kızıla çeviren çıkmazların alevini soğuturmu bilmiyorum.
Ve dileyerek ekliyorum yükselen nabızımın ateşine.
Şimdi uyuklayacak zamanım olsaydı bir rüyanın içine dalar.. eminim ki dalardım."rüyasız geçen bir anım bile yok". Ruhum kurulmuş bir saat gibi ıssız sedasız anlam çıkmazlarının öykü patikalarında gündüzlerin ızdırabını hafifleten,ne tatlı bir şaraptır o...
Bu dünya sarmalının orta yerinde,hayalle gerçek arasında,kimi zaman kaybolup giden,kimi zaman ısıtan bir kalple sarmalayan can atışlarımız...evet parmakarımla çizmeliydim bu anı...
Çizgilerin garip detayında herşey karşılığını hissederek bulacaktı. aklıma saldığım oltalar rasgele telaşlarını sürdürürken,o herşeyi kavrayan boşlukların adına çizecekti yüreğimden kopup giden kelimeleri.gelişmiş bir alfabenin yüzyılında yaşamak isterdim oysa.
Harfleri yardıkca patlayan anlam pınarlarının sessizliğe bıraktığı göz yaşlarını tutkulu bir yaşama sevinciyle doldurur,düşün bulvarlarıma harkulade yeni çiçekler ekerdim.