- 999 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
düğümlenen zaman
Sahile vuran hırçın dalgalar sensizliğin haberini getirdiğinde iş işten çoktan geçmiş… anlayamamışım; zaman, üzerine karanlığı bürünürken ilaç olabilmekten çok uzakmış. Gözlerimden akan yaşlar gösterirken çaresizliğimi, umutlarımı yüreğime gömmekten başka yapılabilecek bir şey yokmuş. Üzerine oturduğum gri bankın, sırtıma değen her bir parçası meğer beni teselli edermiş…
Sen gittin!…
Ardın sıra bakakaldım sokak ortasında kimsesiz kalan çocuk gibi… yer yerinden oynadı, dağlar söküldü; gelmiş geçmiş en büyük depremlerden farklıydı… sanki bir kıyamet!... içimde kopan fırtınalar, feryad figan çığlıklar… sürekli kaçıp duran onlarca insan… bu kargaşanın ortasında üşüyen küçük bir yürek ve ardın sıra belki görürsün umuduyla uzanan bir el…
Gidişine söylenecek kelimeler tükenmiş, tarifi imkansız bir karanlık ve biten umutlar…
Sonrası…
Bütün güne yayılan bir karanlık koca bir ömre hüküm süren zemheri… Kaçılan bir geçmiş, yabancı bir şehir ve belli belirsiz yüzler. Anlamsız nefes alışların içine sırf ayıp olmasın diye serpiştirilen gülüşler, bir de ölmeyecek kadar yaşamak. Her limanda biraz oyalandıktan sonra kendini azgın dalgalara bırakmak…
Kalabalıklar içinde basbas bağıran bir yalnızlık, sırılsıklam kokuna bulanmışken gözlerine dokunamamak, hissedememek bir daha nefesini ve ayrılığın kulak tırmalayan sesinin her adımda takibi…
Bilmem ne kadar anlatabilirim sensizliği. Kolay değil dile gelmesi acıların, kolay değil yürek yanarken dilin de yanması. Kalbine saplanan krampları anlatacak kelime bulmak imkansızın diğer adı belki de… işte bu yüzden; uzunca bir süre söyleyemedim yüreğime gelmeyeceğini… bu gidişinin diğerlerinden farklı olduğunu, kocaman bir vedanın ardına saklanan iç çekişlere gebe olduğunu.
Sen ki gelişinle verdiğin müjdelerin bedelini çaldığın ömrüme ödettin… giderken yüzüne taktığın ayrılığın anlam ve önemine uygun maske…
Dert etme anlamadı yüreğim yüzündeki maskeyi, anladıysa da anlamamazlıktan geldi. Umut hep var olsun diye… ama bil ki sen kandıramadın onu, o inanmayı seçti. Oysa biliyordu gidenlerin hiç dönmediğini. Kendisini avutmak için küçük bir çerçeve yeterdi şimdilik…
Sonrası…
Yağmura hasret toprak gibi, güneşsiz bir gün, yıldızsız kapkaranlık gece, gülü solan bir bülbül, aşığını yitiren maşuk, koskocaman dünyada Ademsiz kalan Havva… ağlamaklı ve buruk…
Ve düğümlenen zamanın içinde biten her günün ardına geleceğine dair yeni umutlar ekleyerek bekleyen bir yürek ama gelmeyeceğini bilerek…
Bundan gayrısı kocaman bir muamma…
YORUMLAR
Yağmura hasret toprak gibi, güneşsiz bir gün, yıldızsız kapkaranlık gece, gülü solan bir bülbül, aşığını yitiren maşuk, koskocaman dünyada Ademsiz kalan Havva… ağlamaklı ve buruk…
Ve düğümlenen zamanın içinde biten her günün ardına geleceğine dair yeni umutlar ekleyerek bekleyen bir yürek ama gelmeyeceğini bilerek…
Bundan gayrısı kocaman bir muamma…
efsun hanım bu güzel yazınızı kutlarım
selam ve saygılar...