- 619 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yüreğim Acılarla Örülü Bir Duvar
Yeni baharların koruk bağlarında, yaşamdır dil bilgim
Gecelerin katran pekmeziyle, kimi ağlarım, kimi dingin
Kutsarım ırmakları ben, dalgalarda lirik bir sızıdır şiirim
Özümdeki aşkla, sözümdeki harçla, acılarla örülü duvar gibiyim
Anlamını acılarla ördüğüm duvarlara sıvadığım, harcına sevgi kattığım bu hayatın setlerinde ne zaman gezintiye çıksan mağrur bir rüzgârla savrulur özün. Sesinin uzak kilometrelerinden dolunca yüreğime kokun sol tarafıma yaşam iksiri dolar gülüm. Biter o an dertlerim, diner içsel dürtülerim, ben teselli edilemeyen haylaz bir çocuk olurum. Saklanırım gecelerin kör karanlığına, aşkına müptela bir amâ olurum.
Islak bir şehirde yollara vurup kendimi saçaklardan düşen damlalarla seninle olurdum. Saçlarımdan dudaklarıma düşerdi arzu, ben seni solurdum. Mutluluğun sırça köşklerinde seninle kırılıp kırılıp birbirine tutunan iki parçaydık ikimiz. Sendeki dirence sürdüğüm sevgiyle buluşuyor ve kutsal bir lahit oluyorduk, yağmur delicesine yağarken.
Özümüzdeki özlemle, rüzgârlara da direniriz nasılsa gülüm. Güneşimizle ışır, öpüşlerimizle ölümsüz besteler olup, bu yaşam çağlayanlarından gün gelir mavi denizlere çağlayarak dökülürüz. Irmaklar denizler ararken yorgun akışlarla, gecelerce kendi seslerini dinlerler.
Doyumsuz güzellikler deryasıdır aslında bu küre. Dermansız dertlerin hüzünlü sehpasıdır kimi. Kapılar açılınca bir anlamsız yele karışır yüzün, yüreğinin paslı sandıklarında korkuyu sarmalar gönlün. Yüreğin ağrıdığında aşkı çağır ruhuna, ağulu birikintilerini ırmaklara bırak ve göğsündeki vefayla tırman aşkın yüce dağlarını.
Defalarca damıtılmış bir gök mavisinin altında, ilkbahar sabahlarına düşmüş bir çiy döşeğine uzanırım seninle. Menekşe kokulu kırların soluğuyla binbir çiçeğin içindeki şifayı sürmek yüreğine, aralar mı düşsel yangınlarının kapısını? Unutup tekdüze şarkıları dudaklarının umut iksirlerini sürseydin gönlüme? Yozlaşmamış bir usun hasret uykularına dalarak ölümsüz bir mevsim yaşamak istiyorum ben seninle.
Şarkılar bir an susunca mazinin fırtına koylarında üşür yürek. Pişmanlık şiirleri tezgâha düşünce bir an, kelimeler tıkanır ve onur yapısından utanır gülüm. Özlemin düşünce yüreğe, gün geceye saklanır, şarkıların bütün sözlerinde aşkın sızısı aranır.
Hep aynı dökülüşün çıngılarıyla özlemi anar yüreğin sol tarafı. Tükenince kendi ışığımız, anıları yiyip bitiririz başıboş yanan mumlarca. Uygun zamanın çağrıları atlanınca, geceye düşer merak. Sular tersini aramaz yine de, peşinde sürüklenen onca kumla. Kanatlarıyla karanlığı yırtan yarasalar av olma korkusunu yaşarken, ışık arar kuytularda. Gece biter, sessizlik yerini güne devreder, özlemin mumu ışığını sadece yüreğe sevk eder.
Bazen ulaşılmaz karelerin gülüşlerini göremez göz. Yürek ağlar da, sözünü sakınmaz söz. Bazen bir müzikte düşer gözyaşı, durdurulamaz akar öz. Kırık dalgaların üzerinde hayatla sörfe kalkınca beden dengesini yitirir. Kelimeler mantığın sürgüsünü gönüle düşürür. Özlem yener gerçeği, yankı deler geçer gerçeği gülüm.
Yorgun saatlerin uykulara sarılıp dinginliğe kapıldığı anlarda, ben sana kelimelerden rüyalar indiririm evrenden. Ruhunu bir sıcak öpüşle kutsayıp ateşler yakarım dağlarda. Duman çağrılarla halkalanıp ellerine uzanırım, yanaklarımı ısıtmak için. Gözlerinin her birine beste beste karanfil ekerim kokunu kaybetmeyesin diye. Mevsimlerin çığlığı başlayınca ellerini bırakır, ülkeme dönerim rüyaların eksilmesin diye.
Uykuların en delişmenini verebilseydim bedenine, ruhuna sarılıp uyurken ellerini öperdim senin. Habersizce yatağına en güzel şiirlerimi serper, kendime saklardım hüzünleri, içinde gerçeği barındırdığı için. Yüreğindeki çocukları parklara götürür, mutluluğun salıncağında sallardım. Yıldız öpüşlerine güller serper, tenindeki kokuya ulaşmak için ülkeler yürürdüm.
Dokunarak mayıs göğsüne ölümsüz nilüferlerin tohumlarını ekeyim doğurgan bahçelerine. Saçlarının rüzgârlarıyla dolsun yorgun gönlüm, ruhunun soyağacına şiirler dikeyim sevgiyle. Yalnızlıkları kovalım bu acılar yurdundan, serüveni olalım en yüce aşkların, söndürelim amansız yangınları ve içinde ihaneti barındırmayan denizlere köprüler kurarak, gidelim ait olduğumuz kentlere. Kapa gözlerini şimdi, uyu yüreğimin köşkünde
Selahattin Yetgin