- 709 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GERÇEKLER VE YALANLAR
Yalanın mubah olduğu riyakâr bir toplum: Adı da medeniyet… Arkadan konuşup yüzüne gülen insanlar: Kim mi bunlar; dostlarımız, komşularımız, en yakınlarımız. İyi ile kötünün birbirine karıştığı, çirkinliklerin güzellikleri bastırdığı, mutluların başkalarının mutsuzluklarıyla tatmin olduğu, tek kelimeyle iğrenç, yozlaşmış bir dünya.
Yalan söyleyemiyorsanız asla sevilmezsiniz; eğer ki gerçekleri görüp yanlışları haykırıyorsanız sizden kötüsü yok. Mutluysanız bilin ki etrafınızdaki herkes sizden hiç mi hiç haz etmiyor, mutsuzsanız keyiflerine değmeyin. Başarı eşittir iktidarsızların nefreti; gelir eşittir haset gözler. Sonu gelmez binlerce örnek türetebiliriz…
Yaşamak için süregelen iktidar kavgası ve ego savaşı zaman zaman insanı kendi benliğinden bile uzaklaştırmakta. Kendine yabancı olan birinin ne denli sağlam dostluklar kurduğu tartışılır. Anlayıştan uzak ve empatinin varlığından bihaber sayısız insan…
Dipsiz bir kuyu gibi işin içinden çıkmak imkânsız. İşte burada devreye giren tek gerçek maneviyatın kudreti. Aslında her şey o kadar basit ki; zıt kavramların, tezat olguların buluşacakları tek bir kavram var; cennet ve cehennemin varlığı. Her şeyin ise tek bir açıklaması var. O da Yaradan’ın öngörüsü ve yaratılanların acizliği; uçsuz bucaksız ihtirasların, sonu gelmez tutkuların ortak yazgısı ve hesap gününün kaçınılmazlığı. Ne yazık ki günlük yaşamlar bütünü görmeyi öyle engellemekte ki; sona gelindiğinde iş işten çoktan geçiyor.
İyi niyet, samimiyet ve inanç öylesine güçlü bir karışım ki, bunların varlığı yürünen yoldaki tüm engebeleri yıkmakta. Sonuçta ise kazanım muhteşem: Huzur ve sevgi dolu bir dünya.
Umutların ve hayallerin hayatı daha yaşanır kıldığını asla göz ardı etmeyelim. Gerçeklerin ve yaşananların acımasızlığı bizi buna mecbur kılıyor. Evet, yaşamak zor ama bir o kadar da keyifli ve güzel.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.