- 609 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KAÇIŞ- ekin eki....
Yuri’nin sağ bacağıma sapladığı bıçaktan kalma yaranın kanamaları devam ediyordu hala.Soğuk bir gecenin ardındaki gözlem evindeki uykusuzluğumdan daha ağırdı çektiğim sancı.Ölürken en son hatırlamak istediğim tek şey kan kaybındaki ölüm şeklimdi.
Bu yüzden yürümeye devam ettim.Kurumuş gazellerin yankıları yanından yürüdüğüm ağaçların gövdesine çarpıp kulaklarımın içini korkuyla dolduruyordu.Yer yer ayaklarımın altındaki nemli gazeller ayaklarımın dengesini kaybettirip bedenimi yere serse de yerden kalkmayı her seferinde başarmıştım.
Vadinin yamacından aşağı sürünerek inerken, sırtımdaki çantam yer yer küçük çalılıklara çarparken sağ dirseğimden de yaralanmıştı.
Birkaç yüz metre yürüdükten sonra karşıya geçeceğim nehrin kıyısına varmıştı. Birkaç yudum su içtikten sonra, suyla dirseğime bulaşmış toprakları temizledim.
Karşımdaki dik yamaca tırmanmak için derin bir nefes aldım.İşaretli kasabaya ulaşmam için tek engel şeydi karşımdaki dik yokuş. Yüzümü nehirden defalarca yıkarken kendime gelmeye çalışıyordum.Amacımı unutmadığım halde yeniden kendime getirmek için kendimi tüm soğuk suları yüzüme çarpıyordum..
Nehrin karşı kıyısına vurmuş,ölmek üzere olan balığı görmem beni şaşırtmamıştı.Bir kaç metre yanımdaki kısa boylu şelalenin köpüklü dalgaları sakinleşmek için akarken, karşıya geçmeye karar verdim.
Sırt çantamın bir kısmı su alsa da karşıya çıkmayı başarmıştım.Üstümdeki gömleği sıyırıp,kanamalı bacağımı kurutup sardım.Son yükseltiyi aştığımda kasabayı görmeye başlamıştım.
Son anlaştığımız gibi tehlikeli durumlar için kilisenin üstüne işaret bırakılmıştı.Yuri’nin kafasına bir kurşun hediye gönderdiği silahı çantamdan çıkardım.Yıllar önce tesadüfen gördüğüm kasabayı yüksekten izleyip, yürüyeceğim yerleri göz kararı belirledim.
Her şeyi kusursuz planlarla yapmaktan yorgun düşmüştü düşüncelerim.
Tam doğrulmuştum ki yeniden yere doğru çöktüm.Bunun tek sebebi beni hayrete düşüren ve de şimdiki gibi süründüren; iki gün önce öldüğünü sandığım üç gün öncesi seviştiğim sarı saçlı Katharina idi.
Bacağımdaki yaraları unutarak diz çökerek daha net görmek için, kasabanın tozlu yollarına kadar süründüm hafif bitki örtüsüne aldırmadan.Yola varmamla birlikte bakışlarımı az önce eski sevgilim gibi görünen o sarı saçlının girdiği eve çevirdim.Elimdeki silah benden önce titremeye başlamıştı.
Damarlarım sırtımda duran iğneden bir şeyler istiyordu.Son kalan iğneyi kullanıp kullanmamak adına düşünürken, çok gittim geldim.Ya yanlış bir karar verirde son iğneyi boşa harcarım diye.
Bir de ulaşamadığım taktirde benden anahtar bekleyenlerin boş yere ölecekleri geldiğinde aklıma, vazgeçtim iğne olmaktan..Sürünerek kasabanın içine süzülmeye devam ettim.Kasabanın kenarındaki boş benzin istasyonunun kıyısında çömelip, hareketli olan tüm her şeye bakmaya çalıştım.Her şey donmuştu.Güneş hariç batmaya yüz tutarken yavaş yavaş….
yamalıklı yamalıklı ekler işte..tabiki klavye devam beni yormaya amaaaa bunlar ısınmalık yazılar ...