- 645 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
aşk ile...
Uzun soluklu bir konu aşk. Öyle ki, kısa zamanda başlayıp, olgunlaşan ve zaman geçtikçe kendisini geliştiren, yaşayan bir olgu. Nelere, kimlere aşık olmadık ki, bugün baktığımızda sanki bir gün geçmiş gibi kısa gelen ama aslında yıllara dayanan geçmişimizde.
Hergün şiirler, mısralar, dizeler ve manilerle hayatımızın hep içinde değil miydi aşk?
Bizden önce de söylediler, biz de söyledik, bizden sonra da söyleyip yaşatacaklar, büyütecekler aşklarını. Kimi zaman bir aşığın sazının tellerine mızrap olacak, kimi zaman bir davulun tokmağındaki ses, kimi zaman bir kavaldaki nefes.
Kimi zaman vuslata vurulacak davullar, kimi zaman ayrılığın hüzünlü doğasına üfleyecek neyzen, neyin içindeki buğulu havayı. Bir gelin alayının başında, damadın elinde yularını tuttuğu atın üstündeki gelinin neşesi olacak kimi zaman, bazen de murat alamamış bir kızın tabutuna örtülen gelinliğin duvağı.
Ama bileceğiz ki, bizden önce var oldu, ne kadar yüceltsek, ne kadar örselesek bile kendinden vermeyecek, hep bizden alacak aşk.
Güneşi gören bir damla çiğ tanesi gibi kavuracak, rüzgarın önüne kattığı bir yaprak gibi savuracak bizi sağdan sola ve sonra bırakacak bizim için çizdiği yola. İstenir ki hep, bizim için çizilen yolda yanımızda hep aşk olsun. Varsın cebimiz, yanımız yöremiz boş kalsa kime ne?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.