- 1498 Okunma
- 10 Yorum
- 1 Beğeni
İŞTE GELDİM GİDİYORUM - SON BÖLÜM
İŞTE GELDİM GİDİYORUM - SON BÖLÜM
SON BÖLÜM
Yol uzundu ve gündüzdü üstelik. Etrafına, doğaya bakmak rahatlatıyordu delikanlıyı. Aynı zamanda sorgulama fırsatı da doğmuştu yaşadıklarını. Sigara üstüne sigara içiyordu bu arada. Ne hayallerle gelmiş, ne bulmuştu… “Vardır bunda da bir hayır!” dedi içinden. Ayrıntıya girmeden hayatını düşündü.
Duraklarda hiç bir şey yemiyor, sadece su içmekle yetiniyordu. Sigaraysa iyice abartılı hale gelmişti. Ailesine ne diyecekti ki? Düşündükçe çıldırıyordu sanki. Hayal etti o sahneyi. Eve gidecek, babasının ve annesinin karşısına geçecekti. Onlar soracak, delikanlı ise mazeretler üretecekti.
Koltuğu iyice arkaya yatırdı. Elindeki sigarasını derin derin çekip, bol dumanla üflüyordu dışarıya. Memleketine gittiğinde babasıyla konuşmalar üzerine senaryolar kurgulamaya başladı…
-“Kayıt yaptırdın mı oğlum?”
-“Hayır baba… Benim bir anarşist olduğumu belirlemiş eski okulum. Telgrafla bildirmişler. Kayıt olamadım maalesef.”
-“Aferin oğlum sana. Benim kahraman anarşist oğlum! Ben seni bunun için yolladım değil mi evladım?”
-“Ama baba…”
-“Kes sesini! Daha neyi savunuyorsun?”
Bu senaryo olursa yanardı. Büyük ihtimalle de böyle olacaktı. Babası tüm haklarını alırdı elinden o an. Bunu düşününce çıldırıyordu. Düşünen insan olmak, düşünce sistemleri içinde yer almak neden onu bu hale getirmişti ki? Hiçbir kavga olayında yer almamış, hiçbir azmettirmede bulunmamış, kendi tarafı kadar karşı taraftan da dostları olan biriyken hem de…
Bir başka senaryo daha vardı. Belki de o tutardı. Önce amcasını yollardı babasının yanına. Amcası da aynı düşüncenin insanıydı nasıl olsa. Yok yok! Bu da olmazdı. Babası amcasını bile azarlıyordu, bu hareketlerde yer aldığı için… Bu da olamazdı.
Artık çok yaklaşmıştı şehre. Gece yarısı varacaktı otobüs. Çok sürmeden güzel kentin ışıkları göründü. Kalacak yer düşünmeye başladı o an. Bulurdu nasıl olsa bir çaresini.
Otobüsten indiğinde kendini rahat hissetti. İlk yolculuğa başladığındaki o gerilim kalmamıştı. Hem hangi öğretmenine, ne diyecekti ki? Müdürüne ne diyecekti hatta? Demek ki kendini iyi tanıtamamış, yüreğindeki temiz yanları benimsetememişti.
Deniz kıyısındaki parka doğru yürüdü. Yine geceydi ve trafo aynı yerdeydi. Güldü içinden. Arkadaşlarının oturdukları kahvehaneye gitmeye karar verdi sonra.
Kahvehaneye geldiğinde artık birkaç kişi kalmıştı ve birisi de arkadaşıydı. Dışarıda oturmuştu. Hem de ne oturuş! Oturduğu sandalyeyle hafif geriye doğru kaykılmış, sağ koltuğunda bir sandalye, sol koltuğunda bir sandalye. Bir de ayağını uzattığı cabası…
-Vay be! Ağaların ağası sahte ağa!
-Oooooo! Ne çabuk geldin sen ya?
-Hiç sorma onu…
-Niye? Daha dün gittin be!
Anlattı olanları kısaca.
-Yani şimdi sen anarşist miymişsin? Vay beee! Anarşist görmesek bize yutturacaklar ha! Lan sen bize engel olmaya çalıştın hep!
-Olan oldu be kardeşim… Boş veeer!
-Yok arkadaş yok! Madem anarşistsin sen, yarın görsünler anarşist halini de.
-Ben başka düşünüyorum ama. O senin dediğin sadece o anlık etki eder be arkadaşım. Vurursun, kırarsın, dökersin… Vurmanın acısı biter, kırılanın yerine yenisi gelir, dökülense toplanır. Hepsi o an yani… Acısı bile o an geçer.
-Hadi lan! Adamları kaçırıp işkence mi edeceksin? Başkası olsa neyse der, inanırım da. Bunu sen yapamazsın.
-Ben şiddeti sevmedim ve sevmeyeceğim. Düşündüğüm çok başka…
-Merakta bırakma da, söyle!
-Bir buket çiçek yaptırıp gideceğim.
-Sende bir hal var oğlum. Çiçeğin arasına bir şey mi koyacaan lan?
-Kafan başka şeye çalışmaz mı senin? Sadece çiçek olacak. Müdüre götüreceğim. Okulun bana verdiği emekler için, kurul kararıyla okuma hakkımı elimden aldıkları için, bu kararın alınmasında kurula sevki dolayısıyla yaptığı katkı için, yine de teşekkür edeceğim. Anarşist ruhlu olmadığımı, beni üç yıl boyunca tanıyamadıklarını, tanımak için gayret de göstermediklerini böylece anlatacağım. “Hangi gün beni çağırıp konuştunuz ve bana yol gösterdiniz?” diyeceğim.
Düşünceye daldı arkadaşı. Belli ki onaylıyordu kafasından. Birlikte arkadaşının evine gittiler. Biraz daha sohbet edip uyudular.
Sabah olduğunda, delikanlı güzel bir buket çiçek yaptırdı ve otobüse binip okulun yolunu tuttu. Kapıdakiler kendisini tanıdıkları için sorgusuz geçti. İdare binası karşıdaydı. Müdür Bey kendi odasının kapısındaydı.
Delikanlı, dışarıdaki merdivenlerin basamaklarını çıkıp idare bölümüne ulaştı. Müdür odasına vardığında, içeride kimseyi bulamadı. Belli ki çiçekle bile olsa görüşmek istememişti. Bir kez daha üzüldü. Bir kart buldu ve saygı çerçevesinde gece düşündüğü duygularını yazdı; teşekkürlerini belirtti ve odadan çıktı.
O moralsizlikle daha fazla okulda kalmak istemedi, yürüyerek şehre gitmeye karar verdi.
Yürüdü… O yürüyüşü uzun yıllar hiç bitmedi. Bazen başarılara, bazen başarısızlıklara yürüdü. Ama hep yürüdü…
Ta ki, yorulana kadar…
Ta ki, yolun sonu görülene kadar...
SON
YORUMLAR
aslında son bölümlere yaklaştıkça final kafamda oluşanla aşağı yukarı aynı oldu... kalemin kuvveti sürükleyiciliği işte olmama ve sıkıntılı olmama rağmen kopmama engel olurcasına okuttu kendisini.. tabiki eğitimci olmanın verdiği etkide büyüktü satırlarda. baştan sona hem bir çocuk büyüdü dizelerde hem siyasi görüşü ve yanında getirdikleri götürdükleri şekillendi..
öyle süslü kelimelerle harika muhteşem gibi övgüler bu seriye bence yetersiz.
okurken düşündüren düşündükçe şekillenen ve finali ile bütünleşen bir hikayeyi okumak siz sayın hocamızdan güzeldi. Daha nice güzel yazılarda buluşmak ümidi ile
kaleminiz hiç susmasın efendim saygılarımla
Başından sonuna değin ilgiyle ve heyecanla takip ettiğim bir seriydi...o yüzden bitmesinden dolayı biraz buruğum şu an...biliyorum ki, bir hayatı sözcüklere sığdırmak kolay değil ve yine biliyorum ki, buraya yansıyanlar ne ucu ne de kulağı yaşananların...ve inanıyorum ki, bu serinin devamını, delikanlının hayatını nasıl şekillendirip yönlendirdiğini, muhakkak ki bir gün bir kitap olarak okuyacağız...en azından ben tüm kalbimle bunu diliyorum...Yazıma verdiğiniz değere,emeğe ve yazan kaleminize, yazdıran yüreğinize sağlık...çocukluktan, delikanlılığınıza uzanan yolda, bizleri de yanınıza yoldaş ettiğiniz için var olun Turgay bey...daha nice paylaşımlarda ve güzelliklerde buluşmak dileği ile...saygımla/sevgimle...
Turgay COŞKUN
Bu seri ve bir de yakında başlayacağım bir seri kitap olacak bence de...
İlginize, alakanıza binlerce teşekkür ediyorum...
Saygıyla kalın...
Turgay abi...
Bu delikanlı adam olmuş bence,okusa da,okumasa da..Ama peki ya o müdür?Artık onun için sanırım çok geç.Okumuş ama adam olamamışlardan,genel tabirle...Delikanlının hayaında aslında sanki muallakta kalan şeyler çok.Aşk meselesinde akılda hiçbir şey kalmayacak demiştin abi ama o konuya değinmedin bile...Erken mi bitti acaba bu seri?Ama sanırım sonu daha güzel gelemezdi.Yürüdü ve belki de hâlâ yürüyor o yolda...
Evet,bu serinin her bölümünü okudum.İtiraf etmek gerekirse aslında,bağlayan yazıları(hatta bağlayan hiçbir şeyi) çok terccih etmesem de,zevkle ve delikanlıya büyük bir bağ ile okudum serinin tamamını.O yormayan,akıcı kaleminle...Aslında itiraf etmek gerekirse,yani seni tanıdığımdan beri bu sitede bu seriyi okuduğum için sanırım, senden daha farklı yazılar nasıl olur,merak ediyorum...Bu da senin bir okuyucun olarak,benim adıma yeni bir heyecan abi...
Diğer yazılarında buluşmak ümidiyle..O delikanlı inş hep doğru yolda yürümüştür....
Selamlar abi...
Turgay COŞKUN
Aşk meselesinde evet; "Akılda kalan birşey olmayacak" demiştim. Söylediğimin arkasındayım. Kaldı mı akıllarda birşey? :)))))
Bu serinin en sadık okurlarından biriydin. Ve biliyorum ki; diğer yazılarımı da okuyacaksın. Merakta kalma; yerine yenileri gelecek. Ama her biri ayrı tip tip öyle çok yazım var ki geçmiş sayfalarda... Kalemimi oralardan daha iyi anlarsın.
Delikanlıyla ilgili ben de "İnşallah" diyorum.
Selamlar kardeşim...
Son bölüm diye gördüğüm hikayeyi de sonu nereye varacak diye merak
ve pür dikkat okurken birde baktımki (Ama hep yürüdü…
Ta ki, yorulana kadar…
Ta ki, yolun sonu görülene kadar... )bunları okuduğumda aaaaaaaa,bitti dedim
şok oldum Ama neden niye böyle bittiki diye kendi kendime hayıflanırken
yukarıda kopyelediğim cümlelere bir kez daha göz atınca
çok şeyler ifade ettiğini vede bu yürüyüşte çok şeyler gizlediğini anladım
sonu belirleyen final yürüyüşün uzunluğu belkide yeni hayatların başlangıcı
yeni bir maratondu mutlak bu gencin hayatının devamı vardır sanmıyorum ki
bu böyle yollar uzak gelemedim muradıma eremedim misali bitsin
sanırım gerisini kendinize saklıyorsunuz:)
Turgay COŞKUN
Maalesef bitti. Biterken de şunu farkettim iyice; her öykü, her şiir şairin ve yazarın birer evladı. "Kaç çocuğun var?" dediklerinde şiir ve yazı sayısıyla söylemek gerekiyor galiba...
Sürekli bir okurumdunuz. ve hep okudunuz... Sonsuz teşekkür ediyorum...
Saygı ve selamlarımla...
finali böyle beklemiyordum
bu sanırım benim gibi diğer okurlarında görüşü
kahramanı daha çok şey bekliyordu
ama sanırım yazar böyle uygun gördü
nice öykülere diyeyim
paylaşıma teşekkürler
saygı ve hürmetler hocam
Turgay COŞKUN
İlerde durabilir miyim? Yeni bölümlerle devam ettirir miyim? Bunları şu an ben de bilmiyorum.
İyi bir dost olduğun kadar iyi de bir okursun... Teşekkür ediyorum...
Selamlar...
Doğrunun sesi nerede olsa duyulur, insan su gibidir ve akar yolunu bulur değil mi? Çünkü su aydınlıktır, döküldüğü her yere bir boyut ve derinlik katar. Doğru insan su gibidir ve gittiği her yere hayat götürür. Kahramanımızın çektiği bunca çilenin sonunda, hikaye devam etseydi her şey düzelecekti diye düşündüm. Öyle tamamladım hikayenin sonunu. Hatta dedim ki bu yine o müdürün kötü bir şakasıydı. Bakalım bu olaya ne tepki verecek diye bir denemeye tabi tutmuştu kahramanımızı. Hikaye bitti ama her bitişin peşinden gelen yeni bir başlangıç olacağını biliyorum. Yeni hikayeyi bekliyorum sabırsızlıkla. Öte yandan oldukça sürükleyici ve anlatımı düşündüren, okuyanı kendi içinde sorgulamalara iten, maziyi hatırlatan ve içinde hayata dair çok güzel tespitler olan çok güzel bir hikaye serisiydi doğrusu. Kaleminizin gücünü yürekten tebrik ediyorum Turgay bey. Dilerim kitap olarak okuma şansına da sahip olacağımız nice paylaşımlara diyorum.
Saygılarımla.
Turgay COŞKUN
Sürekli takip ettiniz. Çok teşekkür ediyorum...
Selamlar...
Bir insanın özü şiddete karşıysa her zorlukta bile yine de sabır gösterir. Kısasa kısas diyerek çok canlar yanma dı mı?... Bu öykü insanlığın sevginin değerin kıymetini bilmiş bu uğurda yolunu çizenlerin öyküsü her karesinde ders alınması unuttuğumuz es geçtiğimiz vurdumduymazlığımıza örnek olacak nitelikte...
saygılarımla ...
nice öğüt verici yazılarınızı okumak kısmet olur inşallah..
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Yeni fark ettim son bölüm olduğunu ve çok üzüldüm. Çok güzel bir öykü serisiydi. Tabi yazar olarak sen daha iyi bilirsin.
Bu öyküde hayata dair çok şey öğrendim ben kendi adıma. Olayların detaylarının bile atlanmaması öykünün gerçekliği üzerinde fikir verdi. Öyküdeki her yeni olay bir gerçeğe dayanıyordu sanki.
Olayların akışından çok psikolojik analizler üzerinde durulmuştu ilk bölümden beri. Bunu yadırgamadım hiç. Çünkü yazar olarak tüm öykülerde psikolojik analizlere ne kadar fazla önem verdiğini biliyorum.
Öyküde bir başka dikkatimi çeken ise hiç isim kullanmayışındı. Bunu bir deneme olarak yaptığını biliyorum. Kahramanı bol ama ismi olmayan insanlar... çok rahat söyleyebilirim ki, başardın.
Öyküdeki sürpriz sona erişi kestiremedim. Ancak tahminim, kahramanımızın sonraki hayatının hayalini okurlara bırakmak istemendi.
Tebrik ediyorum.. Yürekten. Harika bir öyküydü.
Sevgiler ve selamlar...
Turgay COŞKUN
Öyküye başlarken hayatın insanlara ders verebilecek yönlerini yazmaya çabaladım. Tabi elimden geldiğince... Psikolojik analizlere yer verdiğim gibi seviyorum da bu analizleri. O nedenle olayların akışıyla pek ilgilenemiyorum belki de.
Çok doğru... İlk defa hiç bir şekilde isim kullanmamayı denedim ve kullanılmasa da olacağını anladım. Kahramanlar, şehirler hep isimsizdi...
Artık okuyucunun kendini bulacağı geriye kalan hayat şekilleri olacaktır...
Çok teşekkürler değerli yorumuna...
Sevgiler, selamlar....
Bazı insanların yaptıklarıyla yüzleşmeye yüzü yoktur. Kaçmak onlar için tek çaredir tıpkı müdür beyin yaptığı gibi. Bu yazıdaki kahramanımızı davranışlarıyla çok takdir ettim. Hele o son çiçek alıp gitmesi, gözlerimi doldurdu. Ve çok asilceydi.
Bu hikaye böyle bitmemeliydi. Devamında hayatını nasıl devam ettirdi açıkcası çok merak ettim. Tabi ki sizin kararınız. Saygı duyuyorum...
Gerisini okuyucuların hayal gücüne bırakmışsınız. Benim hayal gücümde ailesinin yanına dönüp ertesi sene tekrar sınava girip kazanıp okulunu bitirmesini umut ediyor. Bu kişilikte birinin yapması gerekende budur diye düşünüyorum...
Çok güzel bir yazı dizisiydi. Her bölümü öğretici, hayattan dersler çıkaracak nitelikteydi. Umarım bundan sonra başka yazılarınızıda okuyabiliriz...
Yüreğinize, emeğinize sağlık hocam. Sonsuz saygılarımla...
seher_yeli tarafından 10/17/2012 5:19:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Okurlar artık tanıdı delikanlıyı. Davranışlara verdiği, vereceği tepkileri; olaylar karşısındaki duruşlarını gördüler. Artık bundan sonrası okurlarımın hayal gücü ve senaryosuna bağlı. Keşke tüm dostlarım düşüncelerini belirtseler sonrası için.
Öyküye başlamak çok heyecan verici; ama biliniz ki biterkenki hüznü tarif zor. Bu denli bütünleşmişken, öyküden ayrılık saati geldi. Yine de ben umuyor ve diliyorum ki; ayrılıklar ve kopuşlar sadece öykülerden olur. İnsanlar hiç ayrılmaz ve kopmazlar diliyorum.
Saygılarımla...
Hani ne derler kal geldi şok oldum yani üzüldümde hayat ne garip dedim yine haketmiyordu , acaba neler yaşadı sonrasında işte orası meçhul kaldı yarım ,buruk ,yorgun:(((
neden??
Çok teşekkürler yüreğinize değerli düşündüren bir yaşam hikayesi okuttunuz bana ,yüreğiniz sağolsun saygımla selamlıyorum...
Turgay COŞKUN
Bence böyle daha iyi okurla bütünleşir öyküler...
Hep okudunuz öyküyü... Ve hep yorum yazdınız... Size çok teşekkür ediyorum... Desteğinize, edebiyata ilginize, önemseyişinize...
Saygılar...