- 501 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KAÇIŞ-1
KAÇIŞ
Yuri’den son kalan küller kulübeden yükselirken,tepeden, son kez dönüp baktıktan sonra yürümeye koyuldum.Akşamdan kalma uykusuzluk, göz çeperlerimi yeterince yormuştu.Korkum kaslarıma inadına güç salarken,tırmandığım tepenin dikliği asla dizlerimi yormamıştı.
Tepeden aşağıya ağaçların dallarına tutunarak,düşmeme çabalarıyla inerken birkaç yerde ayaklarımın altındaki gazeller, beni yerle bir etmişti.Nihayet vadinin ortasına indiğimde derin bir nefes alıp, çantamdaki mataramdan küçük yudumlarla biraz su içip dudaklarımı ısladım.
Çevremdeki su kaynaklarının kısıtlı olduğunu bildiğimden ihtiyatlı davranmak zorundaydım.Bir kaç yüz metre yürüdükten sonra, eski demir yollarının paslı raylarıyla karşılaştığımda, bir zamanlar buradan kasabaya giden insanların eski gülümsemeleri aklıma gelmişti.
Sabaha karşı baktığım haritada kestirme yolların planlarını yaptığımdan, bir müddet paslı raylara paralele yürümeye kara vermiştim.Ta ki karşıma terk edilmiş bir vagonu görünceye kadar.
Birkaç yaşlı insan ve birkaç küçük çocuk vagonun etrafında kendi hayat belirtilerini sürdürmeye çalışıyordu.Onlarında dün akşam benim yaptığım gibi aç yırtıcılardan korunmak için kapalı bir yere sığındığı fazlasıyla belliydi.
Onların en fazla birkaç gün dayanabileceğini biliyordum.Sonrasında onlarda yem olacaklardı gece çıkacak olan yaratıklara. Sağ bacağımdaki derin yara olmasaydı ve gideceğim yerde onların sığınacağı yer olsaydı onları da peşime takabilirdim.
Ama başkalarının yaşama riskini ve hayatta kalabilme riskini şu an için alamayacağımı bildiğimden,onları uzaktan öylesine izledim.
Derimdeki kaşıntının artmaya başladığını hissetmemle oradan uzaklaşmaya karar verip,onları kendi kaderine bırakmam bir olmuştu.
Dualarımın kırıntılarında onların iki gün daha hayatta kalabilmeleri vardı.
Bacağımdaki kanama,pantolonumu iyice ıslatmıştı kırmızıyla.Kanamayı azaltma ümidiyle bacağıma sardığım ipin düğümünü bir daha sıktım.Kangren olmak ihtimaline göre kanamalı yaşamak daha mantıklı gelmişti.
Karşımdaki son yamaca çıkarken güneş batmak için hazırlık yapıyordu.Dinlendiğim son ağaç dibinde cebimden çıkarıp baktığım pusulaya göre doğru yolda yürüyordum, bu ormanlık alanda.Güneşin batmak için hızlandığı kadar içimdeki tüm enerjiyi toplayarak bende hızlı yürümeye karar vermiştim.
Geride bıraktığım kan kokum onların beni bulmasını sağlayacağı bilmem,adımlarıma güç vermişti.Hayat ve ölüm o gözlem evine ulaşmam kadar hem yakın hem uzaktı.Gözlem evine ulaştığımda sadece kuzgunlarla uğraşacaktım.
En azından siyah kanatlıların pençesi ve dişleri yoktu etimi kemiklerimden ayırmaya.Şakaklarımdan terler boşalırken derimin üstündeki lekeler çoğalmaya başlamıştı.
Sonunda 1940’larda eski ormancıların yapmış olduğu o devasa çam ağacının tepesindeki gözlem evini gördüğümde,güneşin yarısı az önce indiğim tepenin arkasına saklanmıştı.
Topallayarak koşarken,tırmanmak için gözlem evinin ağaç basamaklarına,yorulduğum aklıma bile gelmemişti.Daha birkaç basamak yukarı doğru tırmanmaya başlamamla birlikte ormanın derinliklerinde o korkunç sesler duyulmaya başlamıştı.
Nihayet gözlem evinin zirvesine ulaştığımda ilk işim çantamdaki ikinci iğnemi kullanmak olmuştu.Sakinleşmeye başlarken birkaç kuzgunun parlak gözlerle beni bir daldan izlediğini fark ettim.Kuzgunlar, aşağıda peşime düşen kırmızı gözlüler kadar tehlikeli değillerdi.
En azından keskin dişleri ve doymayan iştahları yoktu…..Bir kaç kuzgun saldırısını önledikten sonra en son öldürdüğüm kuzgunu yemeye karar vermiştim.Pusula ve haritam kadar önemliydi erzakımın ne kadar kaldığı…
"klavye yoruyor işte...adam da kaçıyor işte.....öylesine yine yazı yazmamaktan iyidir bence.. "
YORUMLAR
ben bile yoruldum okurken heyecandan ,devamı umarım az dinlendikten sonra gelir fazla bekletmeden değilmi:)
DİLEK YILDIZI
Hemde şimdi siz yazın deyin ben yazayım bekletmeden hemde :-) bir saate yakın alsada yazmak :-)
@DAĞÇİÇEĞİ@
Vallahi cok anlamli bir yazi yine biz okuyucularin goz onune sunmussunuz tesekurler
Saygilar selanmlar
DİLEK YILDIZI
Saygı ve selamlarımla....