- 1223 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
İŞTE GELDİM GİDİYORUM 25
İŞTE GELDİM GİDİYORUM
Bölüm 25
Gelen. kız arkadaşının en samimi arkadaşıydı. Durdu okaliptüslerin altında; bekledi gelmesini. Yaklaştığında gülümsedi delikanlı hatta. Gelense adeta bir heykeldi. Çok ciddi, ilerdeki sabit bir noktaya bakar gibi yüzleri ve gözleri gerilmiş, gözbebeklerine hâkim olamadığı içinse yan taraftaki delikanlıya baktığının fark edilmediğini sanarak, yürüyüş temposu hafif sertçe, yola devam etti. Giden kızın ardından bakarken delikanlının gülümsemesi dudaklarında kaldı…
Aslında yüreğinden geçenler çok farklıydı bu davranış karşısında. Hızlanarak önüne geçip durdurmak, “Kraldan fazla kralcısın sen!” demek ve yola devam etmek. İçinden geçen buydu. “Gerek yok!” dedi içinden. Bu kez gerçekten güldü.
Güldü; çünkü bu davranışı yapan kendisinin de arkadaşıydı. Garibine gitmişti. “Ortak arkadaşların birbiri ile dargınlıklarına neden benzin dökülüyor ki?” diyerek sorguladı hayatı ve yoluna devam etti.
Geri döneceği için kimseye haber vermemişti. O nedenle yalnızdı. Belki de yalnızlığı içmek istemişti yudum yudum. Otobüs terminaline geldi ve otobüsteki yerini aldı. İki paket de sigara almıştı yanına. O sıralarda kapalı yerlerde sigara serbestti.
Otobüs hareket ettiğinde yaklaşık on iki saatlik yolculuğa başlamıştı. Ruhu sıkılıyordu, sürekli sigara içiyordu. Molalarda ise ardı ardına şekersiz kahveleri yudumluyordu. Nedense içinde bir sıkıntı vardı. Gittiği yerde bir sürprizle karşılaşacağı hissi kemiriyordu kendisini.
Sabah ulaşmıştı gideceği kente. Orada okuyan çocukluk arkadaşı karşılamıştı kendisini. Artık bu kentte de yabancılık çekmeyecekti. Arkadaşı zaten tanıtacaktı tüm şehri. Deniz olmaması bir sorundu aslında. Delikanlı çok seviyordu o maviliği ve mavilerde derinlere dalmayı. Sıcak iklimden soğuk iklime geçiş bir sürece tabii idi. Alışacağını düşündü.
Bunları düşünürken, çocukluk arkadaşıyla da sohbet ediyordu. Geldiği yer kadar büyük bir kentti burası da. Doğru okula gittiler. Önce kayıt işlemleri bitmeliydi.
Yeni gelen herkes kayıt yapılan yerin kapısında toplanmıştı. Zaten tamamı elli kişi civarıydı. İsimler okunmaya başlandı. Delikanlı heyecanla bekliyordu. Tüm isimler okundu; ama onun adı söylenmedi. Cebindeki zarfı çıkardı; kazandı belgesini arkadaşına gösterdi. Bir yanlışlık olmalıydı. Arkadaşı da şaşkındı. Belge de kazandığı yazıyordu ve kayıt tarihini de o gün için belirtmişti. “Yukarı çıkalım, soralım.” dedi arkadaşı. Katları hızla ve heyecanla çıkmaya başladılar.
Odaya geldiklerinde heyecandan elleri titriyordu delikanlının. Odaya girdiler. Okulun en üst idarecisiydi geldikleri kişi. Çok sıcak karşıladı ikisini de. Delikanlının çocukluk arkadaşını iyi tanıyordu. O da bu okulda öğrenciydi. Ama ikinci sınıftaydı. Oturttu masanın önündeki koltuklara tüm güler yüzüyle.
-Evet gençler. Derdimiz ne bakim?
Arkadaşı söz aldı. Tanıyordu nasıl olsa hocasını.
-Hocam arkadaşım on iki saatlik yoldan geldi. Okulumuzu da kazanmış. Belgesi de elinde kazandığına dair. Ancak aşağıda kayıt için geldiğimizde ismi okunmadı.
-Bir dakika gençler. Bir resmi telgraf vardı. Sanırım bu konuyla ilgili.
Çekmeceyi açtı ve çıkardı telgrafı.
-Evet… Maalesef bu konuyla ilgili… Okuyorum! Dinleyin.
Belli ki yönetici de bu konuda sinirlenmişti. Okumaya başladı… İki arkadaş da giriş bölümlerini duymak bile istemiyorlardı. Öze gelmek istiyorlardı bir an önce. Konuya gelince nefes bile almadan dinlemeye koyuldular.
-“Milli Eğitim teşkilatımızda anarşist ruhlu, kavgacı, yaralama ve kavga olaylarına karışmış, polislerce yakalanmış, öğretmenlerine kaba kuvvet uygulamayı alışkanlık haline getirmiş bir öğrencinin yeri olmadığı aşikârdır. Okulu bitirdiğinde anarşist bir öğretmen olacağı Öğretmenler Kurulumuzda da görüşülmüş ve okulunuza alınmaması, kazandı belgesinin iptal edilmesi….”
Artık duymuyordu delikanlı. İddiaların yalan olduğu öyle açıktı ki… Hayatında anarşist ruhlu olmamıştı. Hatta kavga olmaması için hayatını ortaya koymuştu çok zaman. Hiçbir yaralama ve kavgaya da karışmamıştı. Sadece polislerce yakalandığı doğruydu bir kez…
Bunları o yöneticiye anlattı. Adam o kadar üzgündü ki; dudakları titriyordu. Ayağa kalktı birden yönetici. Delikanlının gözlerine bakarak konuştu.
-Sen buraya gelmeden önce müdürünüzle konuştun mu?
-Tabii efendim. Hatta dün belgeyi imzalattım. İşte tarihi ve kendisinin imzası!
-Ama o kişi bu telgrafı yollayalı on gün oluyor.
-Bu çok garip! Hatta dün bana “Hayırlı olsun. Ülkenin sen gibi evlatlara ihtiyacı var” dedi
-Bence de garip! Bak aslanım! Bunları sana bir idareci olarak değil, bir baba yanımla söylüyorum. Bir dolu masraf yapıp gelmişsin buraya. Yazık babana da… Hâlbuki sana bunu mertçe deseydi o müdür; hiç değilse bu masrafı yapmayacaktın. Şimdi senin yerinde ben olsam ne yapardım biliyor musun?
-Dinliyorum efendim…
-Dediğim gibi! Bunu bir baba olarak söylüyorum. Hemen şimdi, hiç zaman kaybetmezdim. İlk otobüse biner ve doğru oraya giderdim. O müdürün kapısını bile çalmadan içeri girer odasında ne varsa kafasına yığardım. Ama bunları ben yapardım. Sen son madde hariç yap. Hemen git. Odasına gir. “Benim parama mı düşmandın sen? Yoksa babama mı? Diye sor. Yüreğini boşalt ve çık odasından.
Bunları dedi ve birer de çay söyledi.
Delikanlının tüm hayalleri yıkılmıştı. Yapmadığı şeylerle suçlanmış ve hayatıyla oynanmıştı. Artık belki de o telgrafla potansiyel bir suçlu olmuştu delikanlı.
Arkadaşını vedalaşarak okulda bıraktı. Kendisi doğru otobüs terminaline gitti. Kafasında sadece müdürün odasına gitmek ve telgrafta yazdıklarını müdüre uygulamak vardı. Çünkü şu an babasına bile diyecek lafı kalmamıştı ve bunda kendisinin suçu yoktu. Madem on gün önce telgraf çekilmişti o halde neden yollanmıştı kayda ki?
Şansından otobüs de hazırdı. Sevecen bir insan olarak geldiği bu kentten şimdi gerçek bir anarşist olma arzusuyla dönüyordu artık…
(Yirmi beşinci bölümün sonu)
YORUMLAR
Turgay COŞKUN
Delikanlı daha neler yaşamıştır neler...
Güzel gidiyordu seri ve ben çok da seviyordum. Birden bizim yerli diziler geldi aklıma... Uzattıkça uzatılan hani. O nedenle bitiriverdim. Belki ilerde devamını yazarım...
Saygılar Sevtap Hanım...
önce koca bir :(((((((((
kazandığı okuldan mahrum edilmek..hem de ne için?:((
güzel bir şeyler olacak düşüncesindeyken... hâlâ o adamın fikrinin değişeceği umudundayım..
bu arada biraz geç kalmış bir teşekkür olacak ama abi,müzik seçimlerin için de ayrıca teşekkürler..Farid Farjad,Yansımalar ve şimdi de bu türkünün müziği... uzaklara götürdü beni,tıpkı yazıdaki gibi..artık güzel bi şeyler olsuuuunnn!:)
selamlar abi..
Turgay COŞKUN
Artık olayları merak ediş bitti. :)))))))
Çünkü son bölüm yayında...
:)))
Teşekkürler... Selamlar...
Güzel bir anlatımla kaleme alınmış. Tebriklerimi bırakıyorum sayfanıza hocam inşallah devamini okuruz saygimla..
Turgay COŞKUN
Saygılar, selamlar...
O yıllar için duymuştum böyle bir durumu. Öğretmenler Kurulu Kararı ve Okul MÜdürü teklifiyle Eğitim Enstitülerine alınmıyordu öğrenciler. Demek ki böyle bir durum olnmuş.
Olay haklı mı haksız mı konusunda zaten herşey açık. Bu kadar kavgadan kaçan, karşı grupla bile iyi geçinen bir öğrenciye yönelik bu hareket hoş ve etik olmamış.
İnşallah okul gidip bir hadiseye öncülük yapmaz.
Heyecanı yüksek bir bölümdü yine...
Yürekten tebriklerimi, sevgilerimi, selamlarımı bırakıyorum...
Turgay COŞKUN
Yine o yıllarda diyeceğim... Olaylarda çok haklı kişiler en fazla olumsuz etkilenenler oldu.
Teşekkür ediyorum değerli yorum için...
Sevgiler, selamlar...
Bir insan zorla isyana ancak böyle itilir.Kazanan bir öğrencinin, sabıkası yoksa nasıl öğrenim hakkı elinden alınır bilmiyorum.
Yazarımızın vardır bir bildiği diyeyim, selam ve saygılarımla.
Turgay COŞKUN
Teşekkürler yoruma...
Saygılar...
Oyyyyy bu gencin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmiyor
mazide günü geçmemişki vukuatsız kendi karışsada karışmasa da iyi niyetli olsada
geliyor herşey onu buluyor heleki o zamanların öğretmenlerine
idarecilerine yada müdürleri her neyse ne demeli zaten geçen bölüm sigara
içerken yakaladı diye pat küt girişen öğretmeni hiç tasvip etmemiştim
evet özrü kabahatinden büyüktü şimdide yeni atanacağı okulun müdürü hem kendisine
gönderilen okula alınmamasını belirten belgeyi okuyor gence
hep yine onu kışkırtıcılığa teşvik ediyor dön geri kapıyı bile çalmadan dal içeri
vallahi birde dikkatimi çekti bu genç ta o zamanlardan siz gibi şekersiz kahve içiyor kaleminizin akışı doğrultusunda bakalım neler gelişecek
selamlarımla
Turgay COŞKUN
Aslında yüksek okuldaki kışkırtıcılık yapmıyor. O da sinirleniyor duruma. Çünkü o madde kolay kolay hiç bir öğrenciye işletilmemiş.
Evet.. İyi bir okursunuz. Bir yazımda belirtmiştim şekersiz kahve içtiğimi.. Unutmamışsınız... :) O genç te aynı içyor...
Teşekkürler güzel yorumunuz için...
Selamlar...
yok artıkk daha neler diyeceğimi sanmayın ,inanırım insan şanssız olmasın bir kere helede sen ne kadar iyimser olursan ol mutlaka seni illada kötülüğe zorlayanlar çıkıyor katılaşır yüreğimiz böyle olaylarla sevgimizi tüketirler , merakla bekliyorum inş bu sorun hallolur ...
tebrikler saygılarımla
Turgay COŞKUN
Bu da çözülür...
Çok teşekkür ederim... beğenileriniz hep onur verdi...
Saygılar...
hani bir söz vardır
"insanı zorla katil eder bunlar" denir ya
işte zorla anarşist de olunur demekki
yine heyecanlı ve akıcı bir bölümdü
kutlarım hocam
saygı ve hürmetlerimle
Turgay COŞKUN
Teşekkür ederim beğeniye...
Selamlar...
Aaaaaaaaaaaa çok şaşırdım, hiç beklemiyordum. Düşünsenize gencimizin halini, ben bu kadar şaşırdıysam onun yaşadıklarını hiç düşünemiyorum. Uğradığı haksızlığa rağmen yinede sakin. Bu öğretmenin amacı nedir anlayamadım. Önce son gün bir güzel dövdü ''minareyi çalan kılıfı hazırlar'' misali sebebini de açıkladı. Bu olaya ne kılıf bulacak çok merakettim.
İnsanı zorla katil eder bu tür insanlar.:(((
Yazının başına dönersek, üçüncü kişler kendi üstlerine düşmeyen konularda ahkam kesmeyi pek severler. O kişi kız arkadaşına yaptığını benim gibi normal karşılamamış belli ama verdiği tepki çok yanlış.
Yine heyecanlı, sürükleyici ve merak içinde bırakan güzel bir yazıydı. Yüreğinize, emeğinize sağlık. Saygılarımla...
seher_yeli tarafından 10/16/2012 12:23:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
seher_yeli tarafından 10/16/2012 1:05:19 AM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Beğenilerinizi sağladıysam ne mutlu bana...
Teşekkürler... Saygılar...