- 1412 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
CEP TELEFONU AYILARI
CEP TELEFONU AYILARI
Bayılırım tiyatroya ve 3D filmlere. Beni , o tabi görüntü, efektler ve doğaçlama sözler ,mest eder. Dünyanın, en eski sanat görselidir, insanların köylerinde bile oynadıkları, eski Yunan’dan armağan ,bu çok antik şölen.
İ. Ö 530 yılında Atina’da ,meydanda oynanırken , kimsenin çıt çıkartmadan izlediği, asillerle , kölelerin ,birlikte oturabildiği, temizlik ve güzelliğin , ön planda olduğu ,muhteşem boşalım ve dolum , öğretim okulu THEATRON.
Geçen hafta ,Kadıköy’de, güzel bir oyunun ,tam göbeğindeydim. Yazarı ve oyuncusu , tanıdık olunca ve oyun , yazarının biraz da ,hayatından esinlenerek yazılınca, tadı da ,başka oluyor doğrusu.
Biz, millet olarak, çok özelliğimizi unuttuk, biliyorum. Ama içimizde , az da olsa, nezaket de mi, kalmadı yoksa? Şu Amerikan icadı ,lanet kot pantolonla her yere gidilir de, tiyatroya gidilmez, diye düşünüyorum. ( Motora binerken, ben de , giymekteyim)
Güzel giyinmiş çok az sayıda Hanım’ın , Bey’in arasında , musluk tamircisi gibi dolaşan kızlar , erkekler, ne tezat manzaralar çiziyor ,insanın gözlerine. Kirli sakalların arasından , dozunu aşan ,pis dişli sırıtışlarla, abartılı, çalıntı , sokak esprileri ayakları. Üstelik, küçücük kızların, tütün kokulu , abartılı boyanmış ,körpe dudaklarında. Hiç yakışmayan.
Oyun, henüz başlamadan, Kulis ’de ,tanıdıklarına, argo laflar atarak, dikkat çeken, sesini ,Bas Bariton frekanslara ayarlamış, şehirde yaşamaya , sürgün edilmiş, mecbur kılınmış ,yabani çakal sürüsüne ,takılıyor dikkatim. Yaşlılar da ,var aralarında. Yavaş olun muhteremler, yavaş. Stadyumda değil, tiyatrodasınız.
Salona geçiyoruz, ilk anons ’’ Lütfen cep telefonlarınızı kapalı veya sessiz durumda tutunuz.’’ Bu ikazın yapılmasına ,ne gerek var ,diye düşünürken, iki ayrı yerden, telefon çalmaya başlıyor. Sahipleri , gelen çağrılara cevap vermekteler. Oysa ,ışıklar sönmüş, sadece sahneyi aydınlatan projektör yanmakta. Yani, ilk sanatçı, sahne alıyor, PES arkadaş, vallahi pes.
Önümdeki ,olgun yaştaki hanım, oyunun başlarında , birine mesaj çekmekte. Neyse ki, beş dakika sonra kapatıyor. Bu sefer de, tam yanımda oturan genç, öbür yanındaki arkadaşına ,resim göstermeye başlıyor. Kısık gülmeler, ‘’Geriye al, ileri git ‘’ lafları falan.
Sen,, çok aksi ve huysuz bir adam oldun ,be oğlum. Oyunu seyredeceğine, etrafına mı, bakıyorsun? Dönsene lan, önüne. Tamam döneyim de, bu oğlanı buraya zorla mı ,getirdiler acaba?
O da ne ? Adamın biri , ayağa kalkmış, elindeki cep telefonu ile oyunu çekiyor. Yanıp sönen, flaş ışığından, oyuncu dostum da, çok rahatsız olmakta. Neyse ki ,arkasındaki bey, oturması için ,ona dokundu da, herif yerine çöktü, hecin devesi gibi. Bu sefer de, oturduğu yerden çekime devam. Eline hazır çekilmiş CD versen , bir kez bile seyretmez, çorbacı.
Şu yanımdaki oğlan , resim gösterme işini , ne zaman bitirecek ,dersiniz? İki de bir de, neden olduğunu anlamadığım ,tek bir alkış sesi duyar duymaz, daha şiddetli alkışlayarak, iştirak etmesine mi, kızayım, yoksa oyun neredeyse yarıya geldiği halde, içeri girip, yer arayan kadınlı erkekli , kural tanımaz kadavralara mı ,bilmiyorum.
Neyse ,kendimi toparlayıp, oğlanın kulağına eğilerek, ‘’Oyunu beğenmediniz galiba’’ diyebildim. Cevabı çok basit ve saygısızcaydı ; Ben tiyatrodan , miyatrodan anlamam Abi. Oraya çıksam daha güzel oynarım da, hadi boş ver.’’
‘’Şu resim gösterisi, çok dikkatimi çekiyor. Kapatman mümkün mü? ‘’
‘’Ayıp ettin Dayı. ( Dayı senin Baban’ dır, Ayı oğlu Ayı) Hemen kapatalım. Sıkıldım da biraz.’’
Neyse , iki delikanlının kalbini kırmadan, bu işi de ,hallettik. Yahu, Sayın Öğretmenler, Sevgili Anne ve Babalar, çocuklarınızın bu terbiyesizliğini, medeni cesaret ,sığınmalarıyla karıştırmadan, onlara nerede, nasıl davranılır biraz öğretemez misiniz?
El oğlu ,akşam yemeğine ,lokantasına ,kravatsız sokmuyorsa, her sanat , her konuşma, toplumu eğitmek adına yapılıyorsa, yaşamış olduğumuz dünyanın ,sosyal eğitmenleri olmak ,düşmez mi, bizlere?
Bu ,cep telefonu ayıları, her alanda, her ortamda varlar. Metroya biniyorsunuz, karşınıza oturmuş bir kız, parmakları görünmeksizin hızlı , mesaj yazıyor arkadaşına. Öbürü, takmış kulaklıklarını, dünyadan habersiz ,uçuşta.
Peki ,bu telefon illetini, dünyaya musallat edip de , kenara çekilen, Japon’lar, Taylant ‘lılar, ne yapıyor , biliyor musunuz? Her kes, elinde günlük gazeteler, mecmualar, kitaplar okuyor, okuyor, okuyor, metroda ,otobüste, vapurda.
Toplumu uyuşturan, sanal aleme sokup ,çıkartmayan, hiçbir öğretisi olmayan bu aletin, telefon olduğunu, acil durumlarda veya iş için konuşmaya yaradığını, en iyi cihaza ,asla ulaşılamayacağını, verilen aşırı yüksek paranın günah olduğunu , döviz dilenen ülkemize ,çok lüks geldiğini ,anlatacak biri çıkmaz mı, dersiniz?
Sevgili ,Cep Telefonu Ayıları, elinizdeki,, o amacı dışına taşmış , asrın icadı nesne ile, ne kadar çirkin ve zararlısınız. Bunu telefonunuzu cebinizden çıkartmadan , seyredeceğiniz başka birini , kendinizin yerine koyarak anlayın ,lütfen.
İşin yok, kazancın yok, hatta muhtaçsın hala Babana ama elinde iki buçuk bin liralık telefon var. Seni ,pek arayan da yok. Her arkadaşına , sevgiline , kontör yolla diye, yalvarıyorsun. Üstelik , henüz öğrencisin , be yavrum.
O tuşlara , piyanonun tuşları gibi , ahenkli, Kuğu Gölü Balesi gibi ,sanatsal basabiliyorsan ve çok da, seksi göründüğünü söylüyorlarsa, ince kalem parmaklarının ve kırmızı ojelerinin…..
Bak buna doğru derim. Sen beni ,boş ver güzelim.
Çal be ,Pandelacı çal.
Çal be ,Kabaracı çal.
Çal be, Zurnacı çal.
Romanların aşkına,
Sipalinin aşkına,
Gacilerin aşkına ,çal.
E.Yaşar Ovalı 15. 10. 2012
YORUMLAR
ben bir anneyim üççocuğum var büyükolan çalışıyor 5 yıl önce bize aldırdığı telefonu kullanıyor o zaman son modeldi.Şimdiçalışıyorparasınakıyıp değiştirmiyortelefonunu bu bana yeter diyoriyibirşey parasının kıymetni bilmesi.Ortancakızımaüniersiteyi kazandı diye 350liraya aldık oğlan ile bende eskilerikullanıyoruz bana göre yinede pahalı arkadaşı aldı daha pahalıya satıcı demiş 750 nin altındakine telefon denmez ve arkadaşı böbürlenerek o paraya aldık diyor biz yaptık çocukları böyle
tiyatroya gelince
bende tiyatroda oynadım çocuklarım veeşimlütfen birkezizlemeye geldiler. Ud çalıyorum birazçocuklar çalmamdan rahatsız oluyorlarmış yani müzikten rahatsız oluyorlar ben alıştıramamış ki başka çocuklara ne denir
güzel yazı tebrikler
saygılar
kukurikuu
Ailece, bu konuyu halletmişe benziyorsunuz. Ud çalmak,
en büyük hayalimdir. Babam çok güzel çalar ve söylerdi.
Keşke, sağ olsa da, hep onu dinleyebilsem.
Saygılarımı sunarım.
Diğer arkadaşlarım gibi ben de doğru söze ne denir diyorum ve işi gücü olmayıp da cebinde binler değerinde telefon taşıyanları, sinema, tiyatro ve cami gibi umuma açık yerlerde kapatmayanları kınıyorum.
saygılar.
kukurikuu
Yorumunuz ve sayfamda olmanıza teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Biraz alındım doğrusu bu yazıya her ne kadar öğrenci olsam da dediğiniz kadar pahallı telefon zaten kullanmıyorum. Ayrıca telefonun özellikleri artık sadece alo demek değil ki teknoloji gelişirken gerisinde kalmamak gerektiğini her derste her hocamız anlatıyor hem öyle lise filan da değil üniversite öğrencisi bir öğretmen adayıyım benim öğrenci grubumun bile ilgisi teknoloji de. Önemli olan doğru kullanabilmek evet tiyatro gibi ders gibi toplantı gibi yerlerde telefonla uğraşılmasını bende sevmem lakin otobüste o kadar gürültü varken sabah sekizde okula gidip akşam beşte çıkan öğrencileriz bir de o kadar milleti mi dinleyelim biz de takıyoruz kulaklığı müzik dinliyoruz. Okumak mı dersiniz bence önyargılısınız öğrenciyiz iye elimizde telefon var diye biz okumuyor muyuz? Hayır ben kendimden örnek vereyim her hafta bir roman okumaya özen gösteririm ve de kitabımı genellikle müzik dinlerken okurum tabii bazen bunu otobüste de yaparım ama günün yorgunluğu otobüste kitabı çekilmez kılıyor bazen tabii bir de yaşlı teyzelere yer vermek için ayakta gitmek fırsat vermiyor her neyse... Kısaca sözüm elinde her telefon gördüğünüz genci yargılamayın derim hocam saygılarımla...
kukurikuu
,Siz ,benim olmasını arzu ettiğim ,kendi halinizi yazmışsınız.
Okuyan, yaşlılara yer vermeyi düstur edinmiş gençlere
ne sözüm olabilir ki?
Üstelik ben de ,senin gibi bir gencim. 63 yaşında motosikletten inmeyen.
Tiyatroya , sinemaya ve toplumun nefes alması, dinlenmesi, sanatsal bir görsele dikkat kesilmesi gereken yerlerde , toplum kurallarına uymak gerek diye düşünüyorum, genç dostum.
Saygı ve teşekkürlerimle.
kukurikuu
Syfamda oluşunuz ve yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
gelenekselleşmiş bir toplum ayılığını çok güzel anlatmışsınız.öncelikle kaleme kağıda döken yüreğinize ve elinize sağlık.malesef yolda yürürken bile mesaj atan ve karşısındakine çarpacağını hesaplamayanlar var.gittikçe kabalaşan bir toplum olduk.kulaklığı kulağında dünya ile bağlantılarını kesseler iyi...öyle yüksek açıyorlarki beraber dinliyorsunuz cıstak cıstak sesleri...oysa hem kulaklarına zarar hem benim müzik zevkime.çok kez uyarıyorum biraz kısarmısınız diye..neyse bu cep telefonu ayılarından bahsedince benim muzdaripliğim de depreşti sanırım.tekrar kaleminize sağlık,yüreğinize sağlık...
kukurikuu
Bu toplumu ayı yapan bizler miyiz, yoksa bizden öncekiler mi bilmiyorum.
Ama eğitimsiz ve bencil bir güruh ile yaşamak gerçekten çok zor.
Saygı ve teşekkürlerimle.
gülhans
kukurikuu
Her şeye rağmen , çocuklarımızın canı sağ olsun.
Atatürk'ümün ilk kurduğu devlet, fakir ve eksiği çok bir ulustu.
Ama, insanların konuşmalarında bile büyük bir nezaket ve saygı vardı.
Özlüyoruz işte.
Saygılarımla.