- 1839 Okunma
- 25 Yorum
- 0 Beğeni
Gidişin Ola, Dönüşün Olmaya…1
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-Gidişin ola dönüşün olmayaaaaa!
Uykumun en güzel yerinde bu feryatla uyanmıştım. Duvarlarda, anne ve babamın yüksek sesleri yankılanıp, kulaklarımı dolduruyordu. Bense korkmuş, ürkmüş, yorganın altına gizlenerek saklanmaya çalışıyordum. Karşı divanda benden iki yaş küçük kardeşim de uyanmış, gözlerini bana dikmiş, korkulu bakışlarla sorular soruyordu. Bilmediğim bu olaya ben de ad koyamıyordum. Onun sorularına cevap verebilecek durumda değildim. Küçücük bedeniyle yorganın altında kayboldu bir anda. Kaybolmasıyla birlikte onu çoktan unutmuştum. Sadece anne ve babamın kavgasına odaklanmıştım.
Her evde olduğu gibi bizim evimizde de tartışmalar olurdu; fakat bu başka türlüydü. Hiç böylesini yaşamamıştım ve ilk defa tanık oluyordum. Annem, babama sakin bir dilde meramını anlatıyor; bakıyor olmadı, bu kez tüm hiddetiyle bağırarak ikna etmeye çalışıyordu. Babamın da ondan kalır yanı yoktu. Önce sakin bir dille izah etmeye çalışırken, annem onu anlamayınca sesi yükseliyordu. Tartışma zaman geçtikçe şiddetini artırıyordu.
Uzun bir süre dinledikten sonra, dayanamayıp çıktım yataktan. İçimde, “Ya babam bana da kızarsa, bağırırsa…” endişelerini taşıyarak…
Odalarına gittiğimde, ikisi de farkımda bile değillerdi. Hala yüksek sesle konuşuyorlardı hatta. Babam bir yere gitmek istiyor, annemse gitmesini istemiyordu.
Hani, çocuklar sürekli anneyle birlikte olduklarından, onların sözü hep doğrudur ya… Bende aynı psikolojiyle olacak, babama “Gitme” demeye başladım. Babam, gözlerini gözlerime dikip, “Gitmek zorundayım!” diyerek beni yatağıma yolladı. Mecburen, istemeyerek de olsa, yatağıma girip, yorganın altından onları dinledim…
Tartışma konuları değişti bir anda. Sanki uykumuz çok önemliymiş gibi, uyanmamızı tartıştılar bir süre. Bu sefer benim yüzümden kavga ediyorlar diye hüzün kapladı yüreğimi. Sonra, konu yine gidip gitmeme konusuna geldi.
Bu arada babam iş kıyafetini çıkarmış, sivil kıyafetlerini giymeye çalışıyordu. Tartışmanın şiddeti arttığı bir anda, okkalı bir tokat sesi çınladı kulaklarımda. O sesle yataktan fırladım, soluğu kapıda aldım. Gördüğüm manzara korkunçtu. Babam anneme vuruyor, bir yandan da ayakkabılarını giymeye çabalıyordu. Benim orda olduğumun yine farkında değillerdi. Eşikten adımını attığı anda, babamın anneme vurmasını kabul etmeyen, annemin ağlamasına dayanamayan yüreğimle, feryat ettim.
-Baba; gidişin ola dönüşün olmaya!
Ağzımdan bu kelimeler döküldüğünde, üç veya beş yaş arasında bir zaman dilimindeydim. Şimdi tam hatırlayamıyorum. Annemin bu sözleriyle uyanmıştım ve nasıl yer etmişti kafamda bilmiyorum. Üstelik ne anlama geldiğini, ne içerdiğini bilmeden çıkmıştı işte ağzımdan. Annem hem ağlıyor, hem de bana kızıyordu. “Babana nasıl beddua edersin?” diyerek beni azarlıyordu. Gözlerinden ise öfke, kızgınlık ve aniden alev almış yangını büyütmek istercesine, kıvılcımlar saçıyordu.
-Beddua ne demek? Babam nereye gidiyordu? Neden sana vurdu? Ama sende aynı sözü söyledin babama ne olmuş ki?
Sorularım havada asılı kalıyordu. Cevap alamıyordum. Zorla yatağa geri götürülüp yatırılmıştım. Bir suçluluk duygusu sarmıştı ruhumu. Ben ne yapmıştım ki şimdi? Sadece annemden duyduğum sözleri babama söylemiştim işte. Annem söylüyorsa iyiydi de, ben söyleyince neden kötü oldu; anlayamıyordum. O küçücük aklımla, kendimi haklı görüyor; fakat annemim bana kızışını düşününce, kötü bir şey yapmanın ezikliğini yaşıyordum. Çıkamıyordum işin içinden…
Beynim çeşitli sorularla boğuşurken ağlayan gözlerim uykuya yenik düştü. Anneme sarılmak, babamın vurduğu yeri öpüp, acısını azaltmak istedim aslında; ama cesaretim kırılmıştı. Uykuya dalmadan önce en son gördüğümse; annemin camın önündeki divanda, dizlerini altına toplayarak, elinin biri çenesinde, diğer eli gözlerini silmek için kullandığı mendilde, camın önünde oturmuş, bomboş, gecenin karanlığına esir düşmüş sokağa bakarken, sessiz sessiz ağlamasıydı…
14.10.2012________________Seher_Yeli
YORUMLAR
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Yazı, aile içi şiddeti ve bed duanın ne kadar kötü olduğunu güzel anlatmış. Anlatım akıcı, konu yerinde.
Tebrikler, sevgimle.
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
çok güzelbir yazı tebrikler çocuklar ne görürseonu yapar ne duyarsa onu söylerler acıklı bir hakaye
sevgiler
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Sayın Yazarım,
Bed dua , nedense benliğimizi sarmış , çok kötü bir olgudur,dilimizden düşmeyen.
Çocuğun ,kötü dua'sı , ona can vermiş olan babayı, tutar mı bilmem. Tutmamalı diye düşünürüm, hele de ,anneden duyduklarının ,taklidi ise.
Çocukları ,bu tip kavgalardan uzak tutmalı, onların gözünden uzak bir yerde ,sakince tartışmalı. Ama bu kurala ,kaç çift uyabilir ki?
Güne düşen yazınızdan ötürü sizi kutlarım.
Saygılarımla.
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Devamın da tutup tutmadığını göreceğiz. Evet; biz herşeyi bilen ama ne yazık ki uygulayaman bir milletiz.
Çok teşekkür ederim. Saygılarımla...
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
tebrikler yazı ve resim süper kombinasyon olmuş harika.....................saygımla
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Beddua etmenin zararları, riskleri öğretilmeyen her çocuk, annesinden gördüğünü taklit ettiği gibi bunu da tekrarlamış, çok acı!
İbret alınası bir paylaşım, güne gelmesi çok güzel,tebrikler, selam ve saygılarımla.
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Yazılanlar acı evet hemde çok acı ama yaşanan gerçekler ne yazıkki çoğu evden yükselen beddualar sessiz ağlamalar keşke olmasa denilen...:(((
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Yan binada oturan evli bir çift, adam eve içerek geliyor eşiyle kavga derken balkondan kendimi atacağım diye bağıran kadın, o uğultunun ortasında ağlayan iki çocuk sesi. O nasıl acı bir sestir öyle. O çocukların psikolojilerini düşünemiyorum.
Çocukların yanında tartışıp kavga eden aileler, bir birine söylenen aşağılayıcı sözler,çocukların bilinç altında büyük derecede yer ediyor, İleride hayatlarına kuracakları yuvalarına bile yansıyor. Çocukların yanında olan olumsuzluklar geri dönüşüm kutusunda bekletilen şey gibi. Bir gün mutlaka ebeveynlere dönecektir o davranışlar o kelimeler. Daha 3-4 yaşındaki çocuk bile "gidişin ola dönüşün olmaya " diyebiliyor bilinçsizce. Duyduğunu uyguluyor.
Güzel bir yazıydı, emeğinize sağlık.
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Kim bilir aralarında neler geçti yoksa adam niye gitsin.
Güzel bir çalışma olmuş gönlüne sağlık abla
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
"Gidişin ola dönüşün olmaya!" ya da "Gidişin ol gelişin olmaya!"... Bilhassa kadınların en çok kullandığı öfke dozunun en yoğun hali.
Küçükken bilmezdim anlamını. Çok küçükken yani. Birileri benim isteğim dışında giderse bir yerlere hemen bu lafı ederdim.
Yazıyı okuduğumda ebeveynlerin çocukları düşünmediği aklıma geldi de; en fazla beni düşündüren bir başka şey oldu.
Toplumumuzda sanırım beddua kültürü çok gelişmiş durumda. Hani "Güneş görmemiş" derler ya; öylesi güneş görmemiş beddualar var ki. Bu da bize toplum olarak öfkelerimize sahip olamadığımızı anlatıyor...
Tebrik ediyorum...
Saygılar...
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Malesef:((((
Beddua ederek evreni kirlettiğimizi düşünüyorum. Bir şekilde o beddulardan iyi yada kötü herkes zarar görüyor. Beddua yerine Allah ıslah etsin dememiz yeterli bence...
Şiirlerinizden sonra yazılarınızdaki güzellikleri okumak ne güzel.
Aile drmalarından harika bir kesit sunmuşsunuz.V eolaylar gözümün önünden geçerken hep çocuklarda iz bırakır dağılan yuvalar ve ayrılan eşler dedim kendi içimden...Keşke çocuklar bu tartışmalara şahit olmasalar....
Elinize yüreğinize sağlık kutlarım ...
En derin saygılarımla....
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Aileler kavga ederken ya da başka durumlarda çocukları düşünmüyorlar. Özellikle bağırmamalı seslerini yükseltmemeliler. Öylesine benciller ki çocuklar unutuluyor. Bunu özel yaşantımda
çocuk ve anne olarak gördüm. Sesimi yükseltmemeye çalıştım ama karşı taraf sarhoştu ve beni
dinlemezdi. Geceyarısı televizyonu sonuna kadar açar, komşuymuş çocukmuş vız gelirdi. Neyse unutayım beni..
tebrikler gelinciğim gerçekten çok güzel yazılmış br yazı. Düşündürdü..
selâm ve sevgimle..
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Fakat seni çok takdir ediyorum. Çektiğin tüm eziyete rağmen susmamış ve mücadelende bir kadın olarak tek başına ayakta kalmayı başarmışsın.
Biz kadınlar yaşadığımız kötü olayları kimse duymasın. Kol kırılır yen içinde kalır, kan kusar kızılcık şerbeti içeriz deriz ve susarız. Senin yaşadıklarını gizlememen ve açık yüreklilikle bizlerle paylaşmansa takdire şayan...
Çok teşekkür ediyorum. Kucak dolusu sevgilerimle...
sizi kutlarken bu yazımınız için işin psikososyal boyutuna ineceğim...evlat yetiştirmek çok önemli bir konu.ne kadar kendimizce dikkat ettiğimizi sansakta bir boşluğumuz mutlaka olmakta...bazen erkeğin hatası..kendine hakim bir erkek olmayışı,bazen kadının çocuklara ve hayat şartlarına kendini kaptırıp eşi boşlaması ve gelen sonuçlar...nedense hep bedelini ebebeyinlerin evlatlar ödüyor.toplumun gerçeğinden bir kesit yazımınızı yeniden kutlarım saygı ve sevgilerle..ema
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
efendim aile dramını bir çocuğun görebildiğini çok güzel şekliyle kaleme alınmasıydı yazı harikaydı anlatım akıcı kutlarım sizi kaleminizi saygılarımla selamlar
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
yüreginize saglık kaleminiz daim olsun . .......kutlarım.. saygılarımdasınız...
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
olay yanımızda olmuş gibiydi..... kalem kavi.... anlatım eşsizdi usta işi saygılar sevgiler
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Yine harika bir anlatım insan resmen yaşıyor okurken devamını heyecanla bekliyorum gelinciğim
Tebrikler ....
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seni seviyorum....
Çoğu ailede yaşanan dırakatik hadiseyi, çok güzel bir dille anlatmışsınız kutluyorum sizi.Sevgiyle kalınız.
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
ata-erkiL
"erkegin kaburgasinda kadin"
"saçi uzun akli kisa"
bir baska isi yok muydu ya hù yaradanin.?
su dunyanin ipi elimde olsa
ahirlar bos kalmadigi gibi agillarda bos kalmazdi
çekil ulaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan.! onumde çekil
.oz babam olsa....dahi.......teki bunlarin kalmazdi
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Çok teşekkürler. Sevgilerimle...
içten ve samimi duygularla yazılmış güzel bir yazıydı kutlarım değerli kalem sevgilerimle