- 744 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gören Körler Ülkesi
Gören Körler Ülkesi
Anlamsız bir zaman,
Yer, gören körlerin ülkesi.
Yürümekten yollar aşınmaz derler…ama aşınıyor.
İnsan fantezileri ile büyür, hayalleriyle yaşlanır.
Zaman o kadar çabuk geçer ki!
Bir zaman sonra kenarda unutulmuş, peynir parçası gibi yavaş yavaş çürür küflenir, olduğu yerde yok olur gider insan.
Ne hayaller, ne fantaziler kalır ve sonra birileri onu son vazife olarak görür, sonuç kimsesizler mezarlığı.
Zaman, doğru şartlar oluştuğunda ne güzel de olur vazgeçilemeyen cennet bahçesi, ya şartlar oluşmamışsa düşünmek bile kötü;
Hava soğuk…
Adımlarımı büyüterek vitrinlere bakarak ısınmaya çalışıyorum. İlerde dolmuş duraklarının yanında simit arabasının köşesinde, kıpırtı hareketlilik ilgimi çekiyor. Yürüyorum o yöne doğru, bağrışlar çağrışlar.
Soğuk, ayazla bir olmuş geceyi çağırıyorlar...
Dolmuş durağında balık istifi insanlar. Karmaşa içinde yaşanan hayatlar. Beklemediğim bir şey irkiliyorum ellibeş altmış yaşlarında ihtiyar bir kadın..
Bu durumun, bir hikaye bir öykü olmasını düşünmek istiyorum veya fantastik bir film o durum için bile kötü hissettiklerim.
Üşümekten vazgeçiyorum içim, yanıyor…
Bir şeyler yapmak istiyorum korkuyorum, utanıyorum, hiçbir şey yapamadan olduğum yerde donup kalıyorum bir şeyler yapmalı, yapılmalı…
İçim yanıyor fakat üşümekte olan beni daha üşür daha çaresiz yapıyor bu durum.
Hareket edemiyorum bakıyorum kadıncağızın gözlerine. O gözler çaresizliği değil, gücü. O yoksulluk, insanlığın acizliğini anlatıyor bana. Yaşayanmış bir hayatı.
Çaresizliğimi ve yokluğumu lanetleyerek dönüyorum sırtımı bütün utanmışlığımla haykırmak istiyorum, ben bir insanım, siz insansınız o da bir insan….
Aklım karıncalanıyor, belini bükmüş zaman, ne zamandır sokaklarda acep, belli ki! Yok bir ailesi elinden tutanı. Olsa, bu akşam vakti üstü başı bin perişan Pazar arabasından bozma valizini sıkı sıkı tutmuş ne yapıyor o karmaşada bir başına.
Acaba en son ne yemiştir? Ne zaman yemiştir?
Bir ailesi yok galiba bir ilgileneni, üstü bin perişan ,kirli belki ama sokaklar evi olmuş. Elleri kararmış pislikten bakımsızlıktan, çatlak çatlak her tarafı, kurak vadileri anlatıyor nasırlaşmış her yeri.
Kim ister bu şekilde yaşamayı.
Beline sarılı atkıdan bozma kuşağı bir zamanı anlatıyor sanki güzel yaşanmış zamanları ne kadarda yoksul çaresiz. Belindeki kuşağıyle süslemiş kendini salmış püskülünü yandan. Ne de olsa o bir kadın, Zaman boynunu bükmüş olsada belkide bir anne.
Bir zamanlar iyi durumda iyi biriydi. Belki de bir ailesi, peşinde koşuşan çocukları vardı. Zaman iyi davranmamış olmalı. Bir ailesi varmıydı? var ise bu durumdan haberdarlar mıydı? Bu duruma nasıl gelmişti? İnsan evladı ne kadarda acımasız olabiliyor.
Belki o zamanlar bu tür garibanlarını koruyan bir devlet belediyeler veya sosyal kurumlar vardı. O zaman ki yaşadığı yerde bakıp görenler vardı. Belki bir ailesi.
Gerçek insanlar gerçek yöneticiler…
Şimdi!
Cadde ortasında dolmuş duraklarının durma noktasında elinde Pazar çantasından bozma valiziyle gezen, Banyo maşrapası içindeki yemeği ile günü kurtarmaya çalışan yaşlı bir kadını insan olarak gören birileri vardi.
Orhan Eren UNCU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.