- 679 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şifa Niyetine
ŞİFA NİYETİNE
Gubülay(Kubilay Ünal)’ın konuğu var.Taa Adıyaman’dan gelmiş.Gubilay’ın odası tıklım tıklım...Tayfun (Şahin),Mehmet (Şahin),Gökay (Ertürk),Halil (Kalkan),Gani (Şenel) hepsi hazır ve nazır.
Ağır misafir Menzil’den gelmiş.Mübarek zatın yanından.Selam getirmiş.Mevsim kış.Kış da elini ayağını toplamış gitmek üzere.Son günleri.Adıyamanlı konuk, Gubülay’ın pancarını görecek.Asıl geliş sebebi, bu meseleyi konuşup karara bağlamak. Vakit akşam.
Şeker ezilmiş.Şerbetler içilmiş.Üstüne demli çay... Ne güzel gider.Çaylar içilmiş efendim.
Adıyamanlı elçi, mübarek zatın selamını tebliğ ettikten sonra başlamış va’z ü nasihata.Herkes açmış kulağını.Can kulağıyla dinliyor.Muhterem konuk, bir konuşuyor ki diline kıl dolaşmıyor.Dinleyenler mest...Hayran...Sadece kouşmacının sesi duyuluyor.Kimsede çıt yok.
Mübarek zatın elçisi, konuşmasının en hararetli yerinde Gubülay’a diyor ki:
“İki güğüm su,bir de tas getir.”
Su, kalaylı bakır tas anında geliyor.Yanındaki çıkından bir poşet çıkarıp açıyor aziz misafir.Poşetin içi toprak dolu.Bu toprağı güğümlere boşaltıp karıştırıyor.Sonra dolduruyor tasa:
“Bu toprak okunmuştur.Mübarek zatın ayak toprağıdır.Şifa niyetine içerseniz her bir dertten kurtulursunuz.Hiçbir sıkıntınız kalmaz.Hadi bakalım şifa niyetine...”
İki güğüm su az geliyor.Eline tası alan, bir tas daha içiyor.İçenler şad ü hürrem...Mest...Gubülay içmiyor yalnızca. Ağır misafirin:
”Neden içmiyorsun?” sorusuna Gubülay:
“Ben gadehden (kadeh) içerim.” karşılığını veriyor.Boşuna “Tito” dememişler Gubülay’a.İşkilleniyor.Ama bozuntuya vermiyor.
Neyse efendim...Şifalı sular içiliyor.Herkes halinden memnun.Dideler rûşen...Tam meclisin dağılacağı sırada ağır misafir diyor ki:
“Bakın bu şifalı suyu içtiniz.En az bir ay namaz kılacaksınız.Hem de camide.Eğer namaz kılmazsanız karnınız şişer.Benden söylemesi.Sonra demedi demeyin.”
Hoppala...Bu hesapta yoktu.Bu da nereden çıktı?
Ne yapsınlar? Başa gelen çekilir.Bir ay namaz kılıyor Tayfun,Mehmet,Gökay,Gani, Halil... Öyle ki hiçbir vakti kaçırmamacasına.Kulaklar ezanda.Birbirlerine soruyorlar “Azen (ezan) okundu mu?”diye. Bir ay dolunca sen sağ, ben selamet!
Ağır misafir, pancar işini bağlayıp öndelik para alıyor Gubülay’dan.Ama pancar görmeye gelmiyor.Gubülay’ın parası gitti gider.Diyor ki Gubülay:
“Benim param gitti.Giderse gitsin.Tayfun,Mehmet,Gani,Halil ,Gökay bir ay namaz kıldı ya... Benim sayemde.Beni kurtarırsa o kurtarır.Para mühim değil.”
O gündür bu gündür Gubülay da “şıh” namıyla anılır oldu bizim köyde.