- 697 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GİTME SAHNESİ PART 1- SON YARA
Gitme vakti gelmişti.
Ama kadının boğazına düğümlenen o yumruk bir türlü gitmek bilmiyordu. Nefes alışı bile güçleşmişti.
Sürekli su içip duruyordu boğazına birşey kaçmışcasına.
Hayat en acı zehirlerini içirirken insanlara su bile kâr etmiyordu ya onu paklamaya,
yine de yaşamaya çalışmak için çırpınıyordu insan aslında çoktan öldüğünün farkına varamadan.
Adam hissetmişti gitme vaktinin çoktan kapıya çalındığını. Geç kaldığını telafisiz özürlere...
Oda içmişti aynı zehirden ve öldüğünü hissedemeden yaşamaya kaldıkları yerden devam edebilmek için son hamlesini koydu ortaya ve gitti kadının kapısına dayandı.
Kadın onun geldiğini anlayınca odanın içinde dönüp durmaya başladı. konuşulacak çok şey vardı aslında,
ama hepsi çiğnenip gitmişti saat farkıyla...
- üzerime birşeyler alıp geliyorum , dedi.
Hâlbuki üzerine alması gereken şey soyunduğu cesaretiydi.
Üşüyordu, en derinlerde bir yerde açık unutulan ilk ihanetlerin, terkedilişlerin penceresiyle...
Konuşabilmek için kelime seçmekte zorlanırken, bir de titreyen çenesine engel olmaya çalışması gerekiyordu.
Hızla mutfağa gidip dolaptan soğuk suyu alıp bir nefeste içti, donan insanlara ilk müdahalenin buzla ovulmak olduğunu biliyordu çünkü.
Sıcak olursa birşeylerin hızla çatlayabilme ihtimali de çok yüksekti... kırılabilirdi birçok şey...
İlk ihânetlerin sıtması aynı virüsle pansuman ediliyordu şimdi, kızamıyordu ki...
Sevgiyle sarılınırsa aynı kırılma noktası göz kırpacaktı çünkü biliyordu.
Yine de "İlk yaran neyse o son yaran mı olacak, hadi canım sen de! "deyip içinden açtı kapıyı.
Adam kapıda beklerken giyinebilme süresini hesaplıyordu aklında.
Ama neden bu kadar uzun sürdü ki diye de saat yönünde kafasını çeviriyordu zamanla yarışma niyetli.
Perdenin oynadığını farketti mutfakta. Demek giyinmiyordu, boş yere ağaç ediliyordu o burda akrebi yengeçe bindirirken.
Kapı açıldı, duvarlarda yankılanan sessizliğin tınısı sağır edebilirdi kulağı.
Müzik açılmalıydı acilen.
KAHKAHA ÖLÜM ÇIĞLIĞINI BASTIRAMAZDI,
ÇIĞLIK DA ÖLÜMÜ!
Biliyordu kadın, ama yine de tahammül edilmez bu sessizlik bastırılmalıydı, ölümcül kahkahalar başlamadan gözyaşlarında...
Ne tuhaftı, amaç sessizlik bastırmak da olsa bu defa seçim yapamıyordu, hangi fon iyi giderdi ki vedaya?
Adamın kafasında çınlayan binlerce soru, zaten delirmesini hızlandırıyordu. Üstüne bu müzik de neyin nesiydi şimdi ?
Aklındaki kalp ve fikir arası çarpışmanın şiddeti hızlanmıştı en ağır yaralısından. Ne kadar da anlayışsızdı hâlâ bu kadın.
Neden iki cümle kurmak için beyinciğini parçalarken balyozu en tepeden indiriyordu yine en olmazında...
Ve intro bitince sonun girişi kadından geldi, notasız.
"Meçhule giden bir gemi "kalkmalıydı artık bu limandan.Rota ve rüzgârın yönü hesap edilmemişti.
Tek bilinen GİDİLMESİ gerektiğiydi...
Uzlaşma sağlandı sessizlikle.
Sessizlik uzundu, sessizlik ortadan ikiye bölüyordu adamı.
Dilaltı vermişti kadın, nabzını durdurduktan sonra.
İçinden kendini söküp dikişsiz atmıştı kalp kapağını açıkta bırakılarak orta yere, darmadağın...
Kadın buzlaştırmaya çalıştığı, can yakıcı sözlerini dilinin altında saklamayı başarmıştı, daha fazla üşüyeceğini bile bile...
Daha da fazla, fazladan da daha...
Dahası yoktu artık, artık fazladan az, azdan fazlaydı kalan zaman.
Adam yarım kalan çayını eline aldı, içmeden geri bıraktı tabağına.
Kadınsa çayı içemezdi.Sıcaktı çay ve eskisinden daha da fazla üşümeye başlamıştı şimdi...
Bardağı elinde çevirip duruyordu sadece ısı değişimi için.
İkisinin de çay bardağı renk değiştiriyordu aynı desenlerde oldukları halde...
Biri siyaha çalmaya başlamıştı, diğeri ise rengini kaybetmişti buhran arttıkça.
Adam bir anda telefonunu eline aldı, sigara paketini üstüne koydu, üstüne çakmağını bindirdi. Doğruldu...
Saatin tik tak sesini duyuyordu şimdi ikisi de aynı anda...
Sonra geri yaslandı. Önce çakmağı bıraktı, sonra sigarayı, sonra telefonu...
Kadın telefona baktı, sigaraya, çakmağa...
Adam geriye yaslanınca kadın doğruluyordu, adam doğrulunca kadın geriye yaslanıyordu...
Sonra adam yine telefonu eline aldı, sigara paketini üstüne koydu, üstüne çakmağını bindirdi.
Doğruldu...
Yanlışının farkına varamadan.
Kadın sadece telefona baktı, sigaraya, çakmağa... defalarca.. defalarca tekrarlandı bu yalama yapan hareket...
..................
Saatin tik tak sesi sonunda kesildi...
Durdu zaman ... Dondu sahne... Kalakaldılar öylece...
Taki saat kırılıp yere düşene kadar .
GÜLŞEN MAVİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.