Manifesto
Buğu mu duman mı üstünde tüten.
Bir efsane adı dolanır durur.
Nazlı kuğu mudur hayalde yiten.
Leyla leyl renginde saçın savurur.
İ.K
Çay üstüne yazı yazmak itiyat olalı bir punduna getirip mutlaka su perisine atıfta bulunuyoruz. “Alışkanlığın yaman bir öğretmen” olduğu daha önce dillendirilse de şimdi bunu bizzat yaşayarak teyit etmek bu fakire nasip oldu.
Dar kalıplar içinde düşünenlerce yaptığımız iş çok da elzem olmayan işlerden görülüyor. Yazdıklarımıza kimi burun kıvırıp geçiyor, kimi daha ileri giderek gereksiz bir işle iştigal ettiğimizi; alenen ilan ediyor. Bu nahoş yaklaşımlar, bizi yaptığımız işten vazgeçirmek yerine; aksine şevkimizi ve heyecanımızı artırıyor. Sadece bilir bilmez ahkam kesmeleri biraz üzüyor.
Bu durumu da “Her akıl bir olsa koyuna çoban bulunmaz.”sözünün manasınca suhulet ve sükunetle geçiştiriyor; berrak bakışlı peri ile olan muhabbetimizi daha da pekiştiriyoruz. Onun buğusunda,tadında, billur misali hâlinde yeni yeni iklimler keşfediyoruz. Nice hayal ülkesinin emsalsiz melikelerini iklimimizde görmekten haz alıyoruz.
Çay ve su ikisi de temiz fıtratlı. Su aziz ve mübarek, çay suyun nazlı hâli. Suya sağılan gizemli ıtır, ayrı bir tat ve rayiha ile bağlar bizi kendisine. Suya olan muhtaçlığımız çaydan evvel olsa da çaydan aldığımız haz sudan aşağı kalmaz. Çayı, kâh yalnızlığımızla kâh dostlarımızla paylaşırız. Bu paylaşım esnasında, sükunetin ve suhuletin kapısını nazikçe çalıp içeri sakince gireriz. Hâl diliyle kal dilini harmanlarız dem dem.
Bu sırada çay demindeki usare harflere siniyor. Buğulanmış sözcüklerle haz mahreçli cümleler kuruyor çayı analtıyoruz. Yaptığımızı da marifet değil “gönül işi” olarak görüyoruz. Bu da böyle biline…
Ankara, 07.10.2012 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.