Hayatla kavga
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu günlerde içim bir tuhaf, dilim suskun, gözlerim dalgın bazen de ıslak. Sanki birileri çok kırmış beni, kavgalıyım ama neye kime belli değil. Cümle kurmaya çalışıyorum kelimeler yan yana gelmiyor, boğazımda düğümleniyor yutkunamıyorum. Ya harfler bana küstü yada ben onlara. Çünkü kifayetsiz kalıyorlar beni anlatmaya.
Etrafımdaki gülen insanları anlayamıyorum, ben üzgünken nasıl bu kadar gülecek neden buluyorlar diye şaşıyorum. Gülümsemeyle de kavgalıyım sanırım bazen yanıma geliyor, gelse durmuyor dursa da kalmıyor, terk ediyor beni.
Kalemle kâğıtla hiç aram yok. Onlar mı birbirine küsmüş yoksa ben mi aralarını açtım bilmiyorum. Tam kalem kâğıda düşmeye karar verdiği an başlıyor savaş. Kalem galip gelince başlıyor karalamaya, bir iki cümle kurduktan sonra, kâğıt kalemden dökülenlerin ağırlığını taşıyamıyor önce büzüşüyor sonra ortadan ikiye bölünüyor.
Mevsimlerle sürekli kavgalıyım. Ne kışın soğuğu içimdeki hüzünleri donduruyor, ne yazın sıcağı içimi ısıtıyor. Sonbaharla aram fena değil işte, oda ben gibi yaprak yaprak dökülüyor.
Günlere de küstüm, birbirine karıştılar. Gündüzler geceye bürünmüş, geceler güne bürünmüş uyutmuyor hiç. Hayatla böyle kavgam devam ederken bir gün küskünlüklerimi karşıma alıp konuşmaya karar verdim. Onlar mı suçlu yoksa ben mi? Söz hakkı tanımalıydım beni ifade edemeyen harflere.
Karşıma dizildi alfabe, ben sustum onlar yan yana gelip bana hünerlerini göstermeye çalıştılar. Harfler yer değiştirip şekil almaya başladı. Sevgi, umut, inanmak, tebessüm, şükür, sabır ve dua öne çıktı.
“Sevgi” bensiz hayatın anlamı olmaz dedi.
“Umut” beni yitirirsen ölü gibi dünyada dolaşırsın dedi.
“İnanmak” sevgi ve umuda inanmalısın dedi.
“Tebessüm” her şeye rağmen gülümsemelisin dedi.
Neden dedim?
-Her sabah üzerine güneş doğuyor, elin ayağın tutuyor istediğini yapacak gücün var dedi.
“Şükür” Bunca nimeti yaratıcı sana sunmuşken O’na teşekkür etmelisin, bunları sen kazanmadın, O sana karşılıksız verdi, olumsuzluklara takılmamalısın, yılmamalısın derken sabır söze girdi.
Her zaman yağmur yağmaz ardından muhakkak güneş çıkar, güneşi sabırla beklemelisin ve yağmurda da şemsiye ile yürümeyi öğrenmelisin dedi. Ya şemsiyem yoksa dedim dua söze atıldı.
Bana Mevlana/ Rumi’nin sözünü hatırlattı. “Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!”
Sevgiyle, umutla, duayla kalın..
Zümra Zen
YORUMLAR
Yeter ki umudun kapısında durmayı bilelim...
Ah Zümra, duan mavi olsun senin, şükrün söyletenin söylettiği kadar... Umudun hep hayr olsun...
Kelimeler küsmez, dinlenir... Senin ummadığın bir anda harf harf dilinden dökülüverir...
Daim olsun Yüreğinin güzelliği...
Her zaman ve hep Söylediğim gibi...
Söyletene Şükürle !
Zümra Zen
Allah razı olsun senden Recep.
ve sancılı bir günün ardından dilim dilim düşüyordu kelimelerin gökteki zembilin sağnak halinde yağışı gibi... arada kelimelere bakışını düşündüm düşlerinin ve kavramsal bir yoğunluğun aslında kime ne kadardan ötede olduğunu süzmüşsün... ama yinede hayat güzel demiyorum... zaten hayat ne zaman güzelse aslın da o kadar daha kötüydü dizelere yüklenenlerde...
şimdi kalkmalı, bir sigara yakmalı, kelimeleri bir torbaya doldurup karıştırmalı ve ilk çinkoda kazanmalı nefes almanın ardı arkası kesilmeyen yozluğunda...
kısaca kısa kesilmeyen kelimeler birikirken dilinde, dilimle sende zamanı gece, gündüz ve izdüşümünde sessizce geriden seyretmeli gibi bir sesle eline yüreğine sağlık diyenlerden üretmelisin bence, yaşamın el ve yürekten ibaretliğini bir şekilde...
her neyse...
yüreğine sağlık, güzel kelimeler, yazmanın devamını diliyorum...
daha nice cümlelere...
Zümra Zen
Bu güzel katkı için teşekkür ediyorum, saygılar..
Sevgili zümra; isminin anlamını dizelere taşımışsın. Allah İnsanlara zulmetmez, hikmeti ilahi vardır her zorlukta. Hüznü sevmek lazım İnsani duyguyu besler, bu duyguyu bilmeyen gaflet içerisinde bir yaşam sürer. Oysa sadece kendi yaşantımızdan ibaret değildir hayat, kendimize ve etrafımızda ki insnalara hayatı ya güzel ederiz yada kötü. İşte herkes kendine yakışanı yapar. Güzel yazını gönülden tebrik ediyorum çok hoşdu hüzünle birlkte doyumsuz anlar yaşattı.
Zümra Zen
Sevgili Zümra Süleymanî bir hava estirdi yazın..Her şeyle konuşmak ve her şeyi konuşturmak..
Keşke demek istiyorum, çok sevmesem de.. Keşke bu kadar buhran anlarımızda kendimize gelip, bir silkelenip,"hayır ya,n'apıyorum ben?" diyebilsek gerçekten.. Ki yazıda tam da bu vardı işte, her şeye rağmen pes etmemek ve her şeye rağmen güzel olanı görmek, ki onlar sahiden öyle çok ki...
sevgiler Zümra..
Zümra Zen
Zümra kardeşim, yazınız bana o kadar tanıdık geldi ki!
Hayretler içindeyim.
Galiba insan olmanın özelliklerinden biri, her zaman mutlu neşeli, gülümseyen biri olamamak.
Sağlıklıyız çok şükür, elimiz ayağımız tutuyor, Rabbimin bütün nimetlerine teşekkür ederiz, ama yine de bazen bu bedbin ve karamsarlık, hepimizi kaplar.
Böyle zamanlarda çok okurum,yürürüm, temiz havaya çıkarım, çevremde çok olumsuz şartlarda yaşam savaşı verenleri görüp, o halimden sıyrılmaya gayret ederim, zaman gelir uyuma güçlüğü başlar, bir şekilde kendime terapi uygularım, sonra o halden yavaş yavaş sıyrılırım.
Yazının başında da söylediğim gibi çok tanıdık bir hal, inşallah kısa sürede geçer, selam ve sevgiler.
Zümra Zen
Yazıyı ilk okumaya başladığımda şaşırmıştım. "Eğer harfler böyle küstüyse hep küs kalın" diyecektim... Devamı geldikçe de yazıyı iyice anladım.
Sorgulama çok güzeldi. Hayatı, insanları sorgulamak yerine özü sorgulamak vardı. Özü ve mutlak değerleri...
Yine başarılı bir yazıydı:..
Bu kalem hep güzel yazar. Birgün kötü yazarsa eğer işte o zaman şaşırırım...
Tebrikler, selamlar...
Zümra Zen
Saygılar