- 799 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TUTUKLULUK HALLERİ
Bu şehrin akşamlarını sevmiyorum. Gün, yorgun düşmüş bir kadın gibi loş huzur köşeleri arıyor şehrin bir yerinde.
Oysa; sinesinde birkaç saat evvel sabahı, öğleni gösterirken saatler insanlar kalabalık telaşlar yaratıyorlardı.
Hepsi de akşamla birlikte yatağına giden çocuklar gibi yöneldiler hanelerine. Bir bir yanmaya başladı evlerin rengarenk ışıkları.
Şimdi bir ben kaldım seyirci birde batan güneş. Akşamın gizemini çekiyoruz hücrelerimize
Güneş solgun ışıklarıyla dağların yeşilini, toprağın her tonunu okşuyor ve gecenin başladığı çizgiye uzanıveriyor
uykusu gelmiş biri gibi. Güneş kaçıp kurtuluyor bu manzaranın herhengi bir yeriden ben en suçlusu sanki hayatın kalıyorum bir başıma.
İnsanı böyle anlarda işte; derin hüzün, hummalı bir iç çekiş yakalıyor. Dalıp gidiyor düşüncelere.
Her akşam, milyon kere beni mazinin en kızıl acılarına batırıp çıkarıyor yaşamışlıklar. Yüzme bilmeyen biri gibi
gerçeklerin dibine bir batıyor bir çıkıyorum.
Gelip, evin terasının en uç köşesinde çırılçıplak benliğimden bu şekilde akşamları seyre dalmayayım diyorum
ama anılara tutukluğum beni yere mıh gibi çakıyor. Arınmak istiyormuş gibi suçlarımdan çırpınıyorum mazinin derin
denizinde. Kıyılarına tüm hesaplaşmalarımı bitirmiş şekilde çıkmak istiyorum. Belkide bu yüzden şehrin akşamları
çekiyor beni. Geçmişin tortularından kurtulup yepyeni bir başlangıca, taptaze bir geleceğe sayfa açayım diye.
Kimbilir.....
alev yavuz