- 1851 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Bebek Çakır Gözlüydü
Erkekler pek aldırmıyor galiba bu tür şeylere. Yine bir kadındı çöp bidonunun yanına bırakılan bebeği gören.
Önce kucakladı battaniyeye sarılı ve sessiz duran bebeği. Nedense bebeğin cinsiyetini merak etti. Daha çok bir erkek çocuğa benziyordu. Uyuyordu bebek. Rahatsız etmek istemedi. Çantasından cep telefonunu çıkardı. Bebeği bulduğu yerden ayrılmadan polisi aradı. Kısa süre sonra bir ekip arabası geldi olduğu yere. Polisler duyarlılığı için kadına teşekkür ederken, işlemler için kadını da birlikte alıp karakola gittiler.
Karakola kadar uyanmayan bebek, oradaki telsiz ve konuşma seslerinden uyanınca açıp baktılar yüzüne, bedenine. Herhangi bir darp ya da yara izi yoktu yaklaşık beş aylık olduğu sanılan erkek bebeğin.
Önce polis muhabiri çekti fotoğrafını bebeğin. Sonra konuyla ilgili ifadesi alınan ve bebeği bulduğunu söyleyen kadının fotoğrafını çekti. Daha sonra da haberi alıp karakola gelen iki gazete muhabiri fotoğraf çektiler.
Polis amiri sanki bu tür şeylere alışıkmış gibi, yapılması gerekenleri sakin bir şekilde yapıyordu. Önce bebek için süt alındı. Sonra kadın polis memurlarından birine teslim edildi bebek. Hemen savcılığa bildirildi. Sonra hastanelere bilgi verilip bilgi alındı.
Bebeği bulup polise haber veren kadın kendisine teşekkür edilerek evine gönderildi.
Çok güzel bir bebekti. Çakır gözleri cam gibi parlıyordu etrafına bakarken. Hemen orada bir isim buldular bebeğe. Çakır bebek, dediler.
Az sonra hastaneden bir ekip gelip Çakır bebeği anne veya babası bulununcaya kadar hastanede tutmak üzere alıp götürdüler.
Birkaç gün belki birkaç hafta boyunca Çakır bebeğin anne babası aranacaktı. Bunun için de gazete ve televizyonlardan yararlanılacaktı. Anne babası ortaya çıkmazsa, yasalar gereği Çakır bebek, Çocuk Esirgeme Kurumuna teslim edilecekti.
İki gün sonra, Çakır bebeğin durumunu merak eden ve onu bulup polise bildiren genç kadın, karakola gitti yeniden. Polis amiri kadına yeniden teşekkür etti ve Çakır bebeğin şimdilik hastanede tutulacağını söyledi. Genç kadına soğuk bir limonata ikram edildi.
Karakoldaki polisler bir anda telaşla koşuşturmaya başladılar. Telsiz sesleri birbirine karıştı.
Genç kadın polis amirinden izin isteyip kalkacaktı ki, polis memurlarından biri içeriye girip amirine:
“Amirim, bir ihbar aldık az evvel. 2014 sokak 27 numarada bir adam karısını öldürdüğünü söyleyip kendisini ihbar etti. Gidip kendisini almamızı söyledi,” dedi.
Amir, derhal gerekli hazırlıkların yapılmasını ve belirtilen adrese gidilmesini, aynı zamanda gerekli yerlerle temasa geçilmesinin talimatını verdi.
Genç kadına:
“Böyle işte bizim işlerimiz. Kusura bakmayın. Sizi göndermek zorundayım. Belli ki bir cinayet olayı var. Benim bununla ilgilenmem gerekiyor. Ayrıca, Çakır bebeği görmek isterseniz eğer, doğumevi hastanesine gidip karakoldan geldiğinizi söyleyip görebilirsiniz. Zaten orada da bizim polis arkadaşlarımız var. Onlar size yardımcı olur.”
2014 sokaktaki 27 numaralı apartmanın iki yanı polis arabalarınca tutuldu. Amir, arabasından inip polis memurlarına nasıl davranmaları konusunda yeniden talimatlar yağdırdı.
“Hangi dairede bu adam, bilen var mı? Daire numarasını da söylemiş mi?”
“6 numaralı daire amirim,” dedi polislerden biri.
“Hepsini ayrı ayrı mı soracağım evladım? Kaçıncı katta bu 6 numaralı daire?”
“Az evvel apartman sakinlerinden birine sorduk amirim. İkinci kattaymış.”
Bütün olasılıkları göz önüne alarak gerekli önlemleri almışlardı. Dikkatlice ikinci kattaki 6 numaralı dairenin kapısına vardı üç polis memuru. Ellerinde silahları tetikte bekliyorlardı. İçeriye seslendiler.
Az sonra içerideki adam:
“Kapıyı açıp çıkıyorum,” dedi.
Polislerden biri:
“Ellerini başının üzerine koy ve sakince kapıyı aç. Sakın bir hata yapayım deme!” diye uyardı içerideki adamı.
Kapı açıldı. 35 yaşlarında gösteren genç adam, kapıda belirdiğinde oldukça bitkin ve üzgün görünüyordu.
Önce adamı tutup kelepçelediler. Sonra birlikte içeri girdiklerinde salonun ortasında kanlar içerisinde yerde yatan genç kadının cesediyle karşılaştılar.
Gerekli işlemler yapılırken savcı ve doktor beklenmeye başlandı.
Amir, karısını öldürdüğünü söyleyen genç adama dönüp:
“Sen mi işledin bu cinayeti?”
“Evet.”
“Karın mı bu senin?”
“Evet, karımdı.”
“Yalnız mı işledin bu cinayeti? Başka kimse var mı işin içerisinde. Yardım eden oldu mu sana?”
“Hayır. Hiç kimse yok benden başka. Yalnız yaptım bu işi.”
“Neden yaptın peki? Karını neden öldürdün?”
“Namus meselesi Komiserim.”
“İyi halt ettin. Kardeşim bu ülkede yasalar var, kurumlar var. Varsa karının bir suçu, gider şikâyette bulunursun yasalar gereğini yapar. Şimdi iyi mi oldu yani? Hapislerde sürüneceksin. Çocuklarınız var mıydı?”
“Bir çocuğumuz olmuştu. Zaten o yüzden öldürdüm karımı.”
“Nasıl yani? Çocuğunuz nerede peki?”
“Karım onu bu sabah sokağa terk etti.”
“Neden ama? Çocuğunuzu neden sokağa bıraktınız ki?” Hem söylesene kaç aylık bu çocuk ya da kaç yaşında?”
“Dört… Beş aylıktı.”
“Erkek mi kız mı?”
“Erkek.”
“Peki, karın onu neden bıraktı sokağa? Bunun için mi öldürdün karını?”
“Hayır. O çocuğun benden olduğuna inanmıyordum. Onun için de….”
“Ne demek inanmamak? Bir bildiğin mi vardı?”
“Öyle bir bildiğim yoktu ama çocuk yeşil gözlüydü. Bizim sülalemizde asla renkli gözlü yoktur. Çok sordum karıma. Çocuk olduğundan bu yana her gün kavga ediyorduk. En son bugün kavga ederken, kendimi tutamayıp dövdüm onu.”
“Peki öldürmene sebep neydi?” Neydi seni bu yola iten?”
“İtiraf etti karım.”
“Evladım, tıp diye bir şey var. Giderdiniz hastaneye, DNA testi yaptırırdınız her şey ortaya çıkardı.”
“Ama karım itiraf etti.”
“Ne dedi karın?”
“Bağırıp çağırdı. Beni küçümsedi. Sen dedi o çocuğun babası olamazsın dedi. Babası olsaydın götür bu çocuğu yok et, at bir yerlere, demezdin,” dedi. “Öyle deyince de…”
YORUMLAR
Yüz karası cehaletin doğurduğu sonuç çok üzücü..... ve maalesef hala günümüz Türkiyesin de yaşanan bu tarz olaylar var..Okurken hem yaşadım yazılanları ,hemde üzüldüm... Yazınızı kutlarım.. böyle sosyal bir olayı yazarak duyarlılığınızı aktarmışsınız yazınıza... Kaleminiz daim olsun.. Saygılarımla..