ACI DOST NEŞE ARKADAŞ
"Acı" hayatın gerçekliğidir. Neşe , keyif , mutluluk anları hayat tiyatrosunun sahnedeymişiz hali. Karamsarlıktan değil. Canınız yanınca anlıyorsunuz bunu. Sizin ya da sevdiklerinizin ağrısını sızısını duyumsadıkça her nesne , her canlı daha somutlaşıyor. Özgül ağırlığı belirginleşiyor hepsinin. Bir trafik kazasında anlıyorsunuz demirin gerçekten demir olduğunu, kafanızı bir taş yardığında anlıyorsunuz taşın taş, akan ılık sıvının kan olduğunu. En sevdiğiniz şarkıya yüksek sesle eşlik ederken arabanızda demir demir değil ki, sadece keyif veren bir araç. Akmadıkça damardan, kan kan değil ki ! Görmediğiniz , hissetmediğiniz birşey. Ha var, ha yok...
Dedim ya, karamsarlıktan değil. Tespit için. Sevgi mesela , en çok acıda somutlaşıyor. Gözle görülür, elle tutulur hale geliyor. Canı yanan evladınızı izleyerek uyuyamazsınız . İçinizdeki bir özü alıp onun içine katıveresiniz gelir. Ki dinsin acısı. Yanarsınız somut olarak. Ağrıdan kıvranan annenizi izleyerek çekirdek çitleyemezsiniz. Karnınızın orta yerine çöker kamyon yüküyle ağırlık. Acıkmaz, susamaz, üşümezsiniz bile. Bu durumda anne, evlat zaten maddidir ama sevgi de somutlaşır.
İşte bu nedenle çok daha kıymetlidir "acı". Bütün çabamız ona uğramamaktır hayatta. Kaçındığımız temel duygudur. "Acı" öyle gerçektir ki rollerinizi unutturur. Makamınız mı varmış, konumunuz neymiş, nerdeymişiniz...? Aslolana rücu ettirir insanı. Ete ve kemiğe yani. Nesneye ve nesne olmaya dönen tüm insani titreşimlere. Gücünüz burda açığa çıkar. Kamyonetin tekerleği altında kalan yavrusunu bir eliyle kamyoneti kaldırarak kurtaran anne inandırıcı gelmiyor değil mi görmediğiniz için. Çünkü o kadar gerçek bir hayat hali ki o, her zaman rastlanamıyor. Ama basbayağı gerçek. Bu gerçek hayat halleri olduğu için, her birimize an an, ayrı ağırlıklarla da olsa göründüğü için seviyoruz hayatı. Bu hali bildiğimiz için dört elle tutunabiliyoruz yaşamaya. Değer katıyor , "laylaylom" hayat formunun anlamsızlık halini gösteriyor. Tabii ki, "acı" , yani gerçek hayat halleri aynı anda "neşe" - "mutluluk" anlarının da değerinin bilinmesini sağlıyor. Hep derin gerçeklik gibi hep geniş mutluluk hali de mümkün değil ve iyi ki değil. Ama bunu bilebilmemizi "acı" sağlıyor işte. Hani çok güldüm başıma bir şey gelecek klişesi ,bu korkuyu , gerçekle yüzyüze gelebilme ihtimalimizi tutuyor bir yanımızda hep. Hem iyi, hem kötü tabiii...Ama basbayağı gerçek. Kendinizi çok mutlu hissettiğiniz anları bıçak gibi kesip kanatan ne çook örneğiniz vardır. Ne çok kez "acı" , bölmüştür bulutlarda uçma halinizi.
Belki de bu nedenle kısa mutluluk anlarını elimizle oluşturup, rastlamışsak elimizle tutup yazmalıyız tarihimizin arşivlerine. Çünkü "acı" bizi hesaba çekerken o arşivler olmasa hesap veremeyiz. "Acı", bize öğretirken ,öğrenmekten yorulduğumuzda teneffüse çıkamayız yoksa. "Acı" bizim ruhumuzun, zihnimizin deliklerini değerli bilgiyle doldurur ve bizi bütünlerken deliklerin üzerini sıvayacak renklerden mahrum kalırız. Sıvasız duvar oluruz.
"Acı" , doldur deliklerimizi...Delik deşik geliriz çünkü hayata, hayat delmez gerçekte bizi. "Acı" dostumuzdur gerçekte. "Neşe" ve "mutluluk" sadece arkadaştır şen şakrak. Dostlarıma da arkadaşlarıma da sonsuz sevgiyle, sonsuz saygıyla..
YORUMLAR
Açısıyla, tatlisiyla bir hayat nihayetinde...
Yaşam zaten zehirli bir akreptir.Tüm nesnelerin kendi oluşumuyla oluşan yaşam kendi sürecinde sürekli değişimle süre gelmiştir.Biri olmadan diğeri olmaz anlayışıyla bakmamız gerekir.Acı,elem ve kederler yaşamın bir parçasıdır.
Güzelin değerini ancak çirkinlik belirtir.Yaşamsal süreçin içinde mutluluk ve mutsuzluk iç içedir.Dolaysıyla tehilkeleri sezinlemeden tedbiri alınmıyor.Bir olayın oluşumundan sonra olan acı için sadece üzüntü hissedilir.
Yaşam her zaman sürprizlerle doludur,Yaşanılan acı olayların neden ve niçinleri ancak oluşumundan sonra anlaşılır,o zamanda atlı adam çoktan Üsküdarı geçmiş olacaktır.
Tüm olasılıkları harika gül uclu kaleminizle dile getirmişsiniz Kutlarım...
Sevgi ve saygılarımla...