- 995 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kaldın mı Dımdızlak Herif !
Evin reisiymiş.
Hadi ordan!
Aha da bırakıp gittim seni.
Ne evin kaldı, ne reisliğin.
Kaldın mı dımdızlak.
Kadın özgür olamazmış.
Neden ?
Kadını Allah mı, yoksa sen misin lanetleyen.
Hadi diyelim ki, etiketli reis olmak hoşuna gidiyor, bari edebiyle yap.
Medeni yaşama ayak uyduramamış ve yontulmamış fikirlerinle, sen reis değil, seyis bile olamazsın.
Kadın ve erkeğin birbirinin tamamlayıcısı olduğunu bilmeyen; özde kadını bir et olarak gören senin gibi beyinsizler, kendilerini reis zannederler. Karısına, dişi olmasından dolayı gerek duyan, koyduğu şartlar içinde yaşamasını emreder.
Kadın dediğin; kadın gibi konuşacak, kadın gibi gülecek, kadın gibi giyinip, kadın gibi yürüyecek, haddini aşmayacak. Senin sunduğun rolü iyi oynayacak. Oynayamazsa eğer; sen kabile reisisin ( !) haddini bildirirsin değil mi?
İşte bu tutum, ilkel düşüncelerin, örümcek ağı bağlamış zihniyetlerin bir numaralı göstergesidir.
Kadınlar üzerinde egemenlik kurmak ve sapkın düşüncelerini rahat bir şekilde uygulamak amacıyla dini kullananlar, her türlü rezilliği yapar, ardından dinin arkasına sığınırlar.
Altıncı yüzyılda Allah’ın elçisi Peygamber: ‘’İnsanlar arasında üstünlük ancak takva’dadır’’ buyuruyor.
Yirmi birinci asırda;
Kendini peygamber zannedenlerin, dini faşizmin ve feodal rejimin değerlilik sıralamasını dayatıyorlar;
önce erkekler,
sonra çocuklar,
daha sonra mal mülk ve hayvanlar,
ve en son kadınlar.
Bu yüzden kadınları okutmazlar.
Okursa, gözleri açılır. Okursa konuşma hakkı olur. Okursa namusunu yitirir(!) Kadınlar erkeklerle tokalaşamaz, dolaşamaz, şakalaşamaz. Kadınlar erkeklerle beraber oturamaz, konuşamaz, tartışamaz.
Eğer kadın bunları tek başına yapıyorsa; o yobazın gözünde kadın kötüdür, hatta namussuzdur. Çünkü kendisi böyle bir karşılaşma durumunda, kadına kesinlikle kötü gözle bakıyordur.
Kadını şekillendirme yöntemi mağara hayatında kaldı.
Kadınlar uyandı ve önemli işlere imza atıyorlar artık.
Elbette bu uyanış; üç beş koyun, bir inek veya tosun, veya beş on bin kaymeyi alıp, bir güzel yemeye alışıkların işine gelmez.
Kadın ne kadar cahil bırakılırsa, ne kadar çok söz dinler, itaat ederse;
ne kadar çok gönülden boyun eğip, secde ederse; erkek o kadar rahat hareket edecektir.
Halbuki ne boyun eğmek, ne de isyan etmek gerekir. Kişiler, cinsler birbirlerini kabul eder, saygı duyar ve görevlerini yaparlar.
Medeni kadınlar; cahil erkleri ürkütür.
Çünkü cahil erkekler başarılı kadınları hazmetmekte güçlük çekerler. Kadındaki nitelikleri anlamamakta direnir, hem reis olmak ister. Gerçeği anladıkları zaman da; reisliklerinin balon olduğuna kahreder, kompleksleriyle hırçınlaşırlar.
Medeniyetin kendilerine birkaç beden bol geldiği, cahiliye döneminden bugüne gelemeyen, mağara hayatından kurtulamayan zihniyetler; kendi ayakları üzerinde duran kadına iftiralar atarak, yakıştırmalar yaparak, aşağılamak/yok saymak çabası içindedirler.
Kadınını erkeği ile eşit insan saymayan, kadınını toplumdan koparan;
rezillikten kurtulamaz. Erkekteki bu üstünlük sevdası, bu densizlik boşunadır, zararlıdır.
İnsanlık dediğimize yüksekten bakarsak, herkes eşit haklara sahiptir ya da olmalıdır. Çünkü yaşamak; herkes için en temel, en kutsal haktır. İnsan gibi yaşamadıktan sonra diğer hakları savunmanın pek anlamı kalmaz.
Her insanın doğuştan sahip olduğu en temel hakkıdır özgürce yaşamak.
İnsan olan herkes; insanın en vazgeçilmez olan bu hakkını savunmak ve korumak durumundadır.
Ne yazık ki;
Ataerkil düzenin tüm sosyal kademelerinde erkek; sahip, dişi yanaşma / sığınmacı/hizmet eden/kul olandır.
Ne yazık ki;
Günümüz gelişmişliğinde anaerkil-ataerkil sosyolojik yapılanmaları tarih olmuşken;
Benliğini, kimliğini yaşayamayan, geri kalmış topluluklarda erkek bu tarih olmuş, aslında kendisine zül getirdiğini fark edemediği, yanıltıcı avantajından vazgeçmemekte ısrar etmektedir.
*müsadenizle*