- 596 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İŞTE TERÖR İŞTE MASA!
Terör nasıl başladı, nasıl gelişti, nasıl önlenir konularında görüşlerimizi defalarca yazdık. Hem de madde madde. Yine aynı görüşteyiz ki, o maddelerde sıraladığımız tedbirler alınmadıkça terörü önleyemeyiz.
Bu görüşlerimizi ve önerilerimizi mahfuz tutmak kaydıyla bugün gelinen noktayı ve varılmak istenen hedefi masaya yatıracağız.
Önce yaman bir çelişkiyi vurgulayalım:
Terörle mücadeleyi fiilen yürüten askeri kanat ve emir verme makamında bulunan sivil kanat arasındaki çelişki. Asker Genel Kurmay Başkanı’nın ağzından diyor ki; “Terör örgütünün liderlerini tespit ettik, peşlerindeyiz, emir verilirse hepsini etkisiz hale getireceğiz.” Buna karşılık iktidar da Başbakan’ın ağzından diyor ki; “Meclistekiler teröristlerle kucaklaştılar, onlarla asla konuşmayacağız, terör örgütünün liderleri ile Oslo’da veya başka bir Avrupa şehrinde müzakere edeceğiz!” Sanki, sakın örgüt liderlerini etkisiz hale getirmeyin, böyle bir emir vermeyiz, onlarla biz müzakere edeceğiz, der gibi bir anlam çıkıyor.
Her neyse maksatlar yanlış cümlelerle ifade edilmiş olsa bile anlıyoruz ki, iktidar teröristlerle yakında masaya oturacak, pazarlık edip anlaşmaya çalışacak. Baştan dedim ya, bu doğru mudur yanlış mıdır değerlendirmemizi mahfuz tutuyoruz. Ama iktidarın yapacaklarını gördüğümüz için o konuda fikir söylüyoruz.
Önce şunu ifade edelim. Ey iktidar yetkilileri, karşınıza çıkıp masaya oturacak olan terörist yetkililer asla sanıldığı gibi Kürt kökenli halkımızın tamamını temsil etmiyor, o halkı da devlet olarak siz temsil ediyorsunuz!.. Onlar masada bile yıllarca destek aldıkları Haçlı ve Siyonist çevrelerin emrinde olacaklar. Bunu sakın unutmayın. Onların isteklerini size kabul ettirmeye çalışacaklar. Çok uyanık olmak zorundasınız. Doğuştan gelen birtakım hak ve hukuk istekleri elbette kabul edilecektir. Hatta bunları belli bir kesim için, mesela Kürt kökenli halkımız için değil, tüm halkımız için kabul etmeli. İnsan olarak inanma hakları, inandığı gibi yaşama, giyinme, inandığını yayma, konuşma, haberleşme, geçimlerini temin etme, yönetime katılma, fırsat eşitliği, sömürüye karşı korunma, can, mal, ırz emniyeti, çalışma, üretme, sendikalaşma, sivil toplum kuruluşlarında faaliyet gösterme, gibi hak ve hürriyetler ile bunların garantiye alınması, bütün vatandaşlarımız için gecikmeden kabul edilip uygulamaya geçirilmelidir.
Yalnız zinhar bu hak ve hürriyetlerin garanti altına alınması konusunda başka bir Haçlı veya Siyonist zihniyetli devletin garantörlüğü, müşahitliği, ev sahipliği, ya da başka ad altında anlaşmaya bir şekilde dahil edilmesi gibi ileride iç işlerimize birilerinin karışması sonucunu doğuracak bir imza isteğine sakın sakın yanaşmayın!.. Çünkü batılılar bu oyunu bize çok oynadılar, maalesef Osmanlı’nın başını böyle yediler. 1856 Paris anlaşmasını asla göz ardı etmeyin. Ali ve Fuat paşaların gafleti yüzünden içerdeki ıslahatlar uluslararası anlaşmaya eklendi. Öyle ki, Gülhane’nin mimarı Reşit Paşa bile böyle bir garabete hayretinden parmaklarını ısırmıştı. Her an içişlerimize karışma hakkını bu anlaşmayla kendilerinde gördüler. Bizi 93 harbi dediğimiz 1876-1877 Rus harbine böyle sürüklediler. Merak edenler o olayları okuyup öğrenebilirler.
Çok önemli bir husus da şudur:
Sakın ha topraklarımız üzerinde bir sınır, hat, not ya da çizgi çekerek, özerklik, federasyon, muhtariyet, güçlendirilmiş yerel yönetim veya benzeri ne adla olursa olsun bir bölgeyi gündeme bile almayın. Yani işi BOP’a bulaştırmayın. Haçlı çok kurnazdır. Şimdi olağanüstü iyi niyet maskeleri takarak size bir çizgi çizdirirler, ama masadan kalkar kalkmaz, yeni bir manevrayla bu çizgiyi bir sınır haline nasıl getiririm, diye hesap yapmaya başlarlar. Çünkü onların zihni BOP’la doludur. Ama efendim yazılı belge var, söz verdiler, yemin ettiler falan gibi taahhütlere sakın aldanmayın. 1444 yılında akdedilen Segedin anlaşmasını nasıl kutsallar üzerine yemin ederek kabul ettiler, ama sonra nasıl bu yeminlerini yaladılar iyi öğrenin. Sadece Segedin değil, tarihi iyi okuyun. Bunlara asla güvenilemeyeceğini sizler de kaç defa denediniz ve gördünüz. Bir tarafa not edin ki, çizilecek böyle çizgilerin sonradan istismar edilerek güzel yurdumuzun bölünmeye götürülmesini asla önleyemezsiniz. Siz önleseniz, sizden sonra gelenler önleyemez. Toprak ve çizgi konusu asla masaya gelmemeli. Bunu da tarihe not olarak kaydetmiş olalım.
Diyelim ki anlaştınız, belgeyi karşılıklı olarak imzaladınız. Silahları susturacağız zannetmeyin. Madem ki bir defa aciz olduğunuzu hissettirdiniz, onların içinden daha başka istekleri olanlar silahı bırakmayacaktır. Siz terör örgütünün tek elden yönetilen bütün ve yeknesak bir örgüt olduğunu mu sanıyorsunuz?
O halde ordumuzun teçhizini acilen gündeme alın. Kendi silahlarımızı ve teknik teçhizatlarımızı kendimiz üretir hale gelelim. Heron’a merona güvenmeyin. İstihbarat görevini ellere vermeyin. Her şeyimiz kendimizin olsun. 60-70 yıldır uğradığımız felaketlerden ders alın. Bölgeye yabancıları her ne ad olursa olsun sokmayın, olanları çıkarın. Rahmetli Erbakan’ın çekiç gücü bölgeden kovarak işe başladığını unutmayın. Bizim ve tüm İslam ülkelerinin başına bela olan NATO’nun feshini isteyin ve bunu başarın. Haçlı saldırılarına asla destek vermeyin. Kendi dertlerimizi kendimiz çözmeye çalışalım.
Sömürüyü, istismarı önleyin. Sanayii geliştirin, argeyi güçlendirin. Aynı delikten sekseninci defa sokulmayın.
Ama bilin ki İslam birliğini kurmadan bu bölgede asla bizi rahat bırakmazlar, daima maskeli düşmanlarımızla dişe diş mücadele vermek zorunda bırakılırız.
İslam ülkelerinin temsilcilerini göstermelik olarak kongrelere davet etmek yetmez. Elinizi çabuk tutun, İslam birliğini kurun. Tabii hiç ummuyorum ama böyle bir niyetiniz ve de iradeniz varsa!..
Dedik ya tarihe not düştük!..
TERÖR DUR MASA
Asker der ki:
Ben devletim bütün güç bende;
Vardır çok kudretli bin elim!
Lider kadroyu tespit ettik;
Emredin, tepesine binelim!
İktidar der ki:
Ben iktidarım çaresizim;
Bakın, aciz elim, naçiz elim!
Ey lider kadro masaya gel;
Beraber yazalım, çizelim!
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Şimdi cesareti olan var mı?-Neye ! diye cevap geldiğinde,soruyorum.Sizin görmediğiniz,asla ulaşamayacağınız hürriyete.Cevap aynen şöyle gelecek.Bizler özgürlük savaşı vererek gelecek nesilleri özgürleştireceğiz.Ya senden sonra mücadelesini verdiğin dava uğruna karşında biriken nefret?İşte şimdi sıra onlarda.Yine soruyorum .Cesareti olan var mı?