AH BU ŞARKILAR
Hiç olmayacak bir anda bir şarkı sözü duyarsın derinlerden bir yerden. Öylece esintiyle beraber gelir gider kulaklarına ve yerleşir içine. O sözlerle beraber ve onun getirdikleriyle birden bire yıllarca geriye dönersin. Bu müzik bu nağmeler alıp götürür seni bir başka diyara. Her söz her kelime yüreğine işler. Çağırır seni, gönlünce gidersin peşinden o nağmelerin. Bulunduğun yerde değilsindir, bir zaman dilimine gitmiş orada yaşıyorsundur artık.
Bazen eski bir sevgiliye götürür o sözler, yitip giden sevdaları anımsatır. Yüreğin burkulur acırsın geçen yıllara, doyasıya yaşanmayan ya da henüz ateş bile alamadan küllenen sevdalar acıtır içini. Ah bu şarkı nerden çalındı kulağıma diye diye anarsın mazide kalmış günleri.
“Hatıramda canlandı ah ilk aşkımın gülleri” diye devam eden sözler ve ardından “Anladım gelmez geri, o çocukluk günleri” “Bir bakış ki o kadar yaşadım mazim kadar” diye biten şarkıda dönersin ilk gençlik yıllarına ve ilk sımsıcak duygularına. Zaman ve mekan kaybolmuştur artık. Ayaklarının altından kayıp giden toprak, ve öylece denizlerin ovaların üzerinde uçacak kadar hafiflemişken birden bire kanatlarının kırıldığını duyumsar ve çakılırsın bulunduğun yere.
Gözlerin uzaklara takılır ve sanki bir ipucu bulacakmış gibi dalar gidersin. Defterlerdeki kurutulmuş güller acaba yerlerinde duruyor mudur? Yazılan ilk satırların mürekkebi uçmuş mudur? Acemice karalanan o duygu yüklü şiirler bir kenarda unutulmuş mudur? Ara sıra da olsa anıyor mudur? Cevabı olmayan sorular öylece cevabını bulmadan kalakalır yüreğini sıkarken.
“Bu kadar yürekten çağırma beni, bir gece ansızın gelebilirim” diye bir heves, acabalarla dolu yüreğinde eski duygular, sanki hiç eskimemiş, sanki hiç gitmemiş yaşamından gibi, sanki çağırırsa gidebileceksin gibi öylece, yalan bile olsa güzel duyguların hayaliyle gözlerindeki ışıltıların şavkıması vurur denizin dalgalarına.
Ah bu şarkılar, nerden eski bu rüzgar, niye getirdi şimdi bu melodiyi kulağımın içine yerleştirdi ve çıkmaz oldu oradan. Sözler birbiri peşi sıra sıralanıyor artık ve çıkmıyor beyninin içinden. Bir yığın anı dolu ve yüreğini sıkıştıran o esintinin peşinden sürüklenirken “ Rüzgar söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı. Vazgeç, söyleme artık hatırlatma mazideki aşkımızı” diye isyan edersin yaşananlara.
Artık kabul edilmiş gerçeklere dönme zamanı ve dudaklarındaki şarkı “Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu. Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayal oldu” , sessizce başını eğer ve kabul edersin. Dönersin gündelik telaşlarına.
Bütün suç bu şarkıların, bu melodilerin işte. Alıp götürüyor insanı bir yerlere, bir kere daha yaşatıyor maziyi. Bir ses, bir renk, bir koku alıp götürmez mi insanı, hatırlatmaz mı yaşanan mutlu ya da mutsuz bir anıyı. “İşte öyle bir şey”
“Çoktan unuturdum ben seni çoktan, Ah bu şarkıların gözü kör olsun”
Şükran Demirtaş
YORUMLAR
Okurken benim de aklıma önce '' Ben gamlı hazan, sense bahar dinle de vazgeç '', '' Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım '' geldi. Sonunda da tıpkı yazının finalinde olduğu gibi '' Şimdi uzaklardasın '' deyip son verdim hayallerime ve döndüm ben de gündelik gerçeğime..
Şarkılar olmasa hissizleşirdi her şey...
Gönül bağlarının sıkıca sarılmasına yol açar nağmeler...
Güzel bir konu, güzel bir anlatım...
Tebriklerimle.
sukdem
Tüm şarkılar ve o duygu yüklü melodiler yaşanan aşkların ürünü değilmidir ki, ansızın ummadığımız bir mekan ve zamanda anımsatır eski aşkları o sarhoşlukla değilmidir ki bizleri yeni sevdalara yeni aşklara ummadığımız bir zamanda ve mekanda pupa yelken götüren .Yaşayan yaşatır, ama şarkılarda ama melodilerde ama yüreklerde.Duygu yüklü yazılarınızı okudukça insan olmanın hazzını yaşıyorum.Bizlere yazılarınızla yaşattığınız duygu fırtınası nedeni ile yüreğinize ve mükemmel kullandığınız kaleminize teşekkür ediyorum.Emeğinize sağlık.
çrks srdr tarafından 10/2/2012 12:53:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
çrks srdr tarafından 10/2/2012 12:56:46 PM zamanında düzenlenmiştir.