...yokluğun...
“… bir damla göz yaşı… bir damla var elimde…” şarkının sözleri kulaklarımda yankılanıyordu...ve ben öylece oturuyordum benim gibi yalnız bir bankta… onu seçmiştim belki de yoldaş olsun diye kimsesizliğime yada yandaş… karşımda deniz, burnumda tuz kokusu genzi yakan, başımda birkaç martı çığlığı vardı gecenin bi huzursuz vaktinde… başımda birkaç martı, başımda kara bulutlar, başımda baş dönmeleri uğursuz…
Öylece oturuyordum…
Öylece sessizdi ses’im…
Öylece çığlık çığlığaydı içim…
Sen gitmiştin çünkü…
…birazdan martılarda gidecekti… ellerin de gitmişti… ve benim ilkyaz sıcaklığımda… zemheride kalmıştım, yalanım yok nasılda üşüyordum bir bank soğukluğunda…
Sen gitmiştin çünkü…
…birazdan son vapurda kalkacaktı limanından… acı bir siren sesi… ardından… bir el havada başıboş uçuşan, havada bir el öylece salınan… bi uğurlama - giden gitmiş olsa da – bi uğur-lama onca uğursuzlukta…
Sen gitmiştin çünkü…
…birazdan son trende çıkacaktı seferine… birkaç vagon gürültüsü… son işaret… gerisi akasya ağaçları altında yaşanacak bir istasyon boşluğu…
Sen gitmiştin çünkü…
...birazdan son ışıkları da sönecekti şehrimin… şehrimde terk etmişti beni… kepenkler inecekti peşisıra…ve her köşe başında kapalı - park yapılmaz- konaklanmaz ve hatta yaşanmaz tabelaları…metalimsi bir tat ağzımda… metalimsi bir kimsesizlik yutkunamadığım…
Sen gitmiştin çünkü…
…birazdan son sigaramda bitecekti… gri bir duman bulanıklığı gerisi… gerisi karanlık… gerisi hüzün, talan gerisi…
Gerisi yokluk…