Merhamet Dilencisi
Adımlıyorum bu şehrin dört bir yanını.İçimde dünden kalma korkular , önümde karanlık , ıssız sokaklar var.Ne elzemler yakar beni artık , ne de ruhumu her seferinde yeniden yakan, sıkan , daraltan dışlanmışlıklar.
İplemezim , sarsılmazım.Vurdumduymazlığım dağlardan aşkın.Dolaşırım şehrin her sokağını her caddesini.Siner üstüme yosun tutmuş kaldırımların küflü kokusu.Bu koku , ah bu koku…Yıllar var ki genzimi yakar, parçalatır, dağıtır.
Yürürüm önümde iki karaltı belirir.Biri yürüyüp uzarken, diğeri kısalıp, karanlıkta kaybolur.Ayaklarım benden azade bir şekilde arkalarına takılır.Bir sual kemirmeye başlar beynimi o dakika içinde:Acaba gecenin bir vakti bu önümde giden karaltılar da kimler olur ?
Giderim , giderler.Ay ışığının vurduğu bir köşedeyizdir artık.Karşı karşıyayızdır .Bilinmezler ay ışığıyla yok olur.Gözlerime çarpar on üç on dört yaşlarında iki çocuk .Soğuktan buz kesmiş elleriyle önlerindeki çöp yığınlarından işe yarar bir şeyler arar, durur.Yüreğime o an bir sızı damlar.İner aşağılara kadar.Merhamet, sevgi , şefkat ne derseniz deyin adına…Beni buraya taşıyan ayaklarım oldukları yerde mıhlanır. Al işte gör der misali…
Kıpırdamam.Kıpırdayamam.Haykırsam da bu saate sesimi kimseye duyuramam.Hıçkırıklarım boğazıma dizilir.Öylesine dururum şehrin en orta yerinde.Şehrin bütün garibanları bende hayat bulur.Onlar bendedir ve ben de onlardayımdır hani.Bizi ayıran, farklı kılan ne kadar kimlik ne kadar cafcaflı etiket ,sıfat varsa o an içinde yok olur.Hepimiz birer garibanızdır artık.
Gariban benim ,
Gariban onlar,
Gariban sizsiniz ,
Gariban tüm insanlar…
Külçe gibi kalırım bir süre öyle. Ayaklarım yavaş yavaş yol alır.Merhamet dilencisiyimdir ben bu gece.Allah’ınızı seviyorsanız gelmeyin öyle çok üstüme.Kendi haline bırakın beni.Yoksa kalbinizi kırarım hiç istemesem de…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.