- 1028 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
SİZ NE YAPIYORSUNUZ
Candan aynanın önünden geçerken kendine bakacak cesareti yoktu. Kağıt peçetelikten bir peçete daha aldı, gözyaşlarını sildi. Telefonda rehberden aradığı numarayı buldu. Ara tuşuna bastı dördüncü arama sesinde telefon açıldı. Tanıdık ve sevdiği sesi duyduğunda yine hüngürerek ağlamaya başladı. ‘’Sibel, ne olur gel’’, deyip bir yandan da ağlıyordu. Telefondaki ses, Candanın sesini tanıyamamıştı, bir an bocaladı ve ‘’Alo’’, dedi. Candan hem ağlıyor hem de akan burnunu elindeki mendille siliyordu. Ağlamaktan sesi boğuk çıkmıştı. ‘’Sibel benim Candan, ne olur çabuk gel’’, dedi anlaşılması güç bir sesle. Candan adını söylemese bile Sibel arkadaşının sesini tanımıştı bu kez. ‘’Ne oldu, neyin var, nerdesin’’, ‘’Evdeyim, çok kötüyüm hemen gel ne olur’’, dedi ama bir yandan da yanaklarına süzülen göz yaşlarını siliyordu. Sibel, tamam değip telefonu kapatmıştı bile. Candan telefonu kulağından çektiğinde gözyaşlarıyla telefonun ıslandığını gördü ve yine ağlamaya başladı.
Sigara paketinden bir sigara daha aldı, çakmağı sigaranın yanında yoktu. Az önce sigara yaktıktan sonra yaşadıkları aklına gelmiş ve sinirden çakmağı bir tarafa fırlatmıştı. Şimdi de bulamıyordu. Koltuğun altına baktı oradaydı demek ki fırlattığında koltuğun altına kaçmıştı, eğilip aldı. Sigarasını yaktı ve evde nefes alamadığını fark etti. Nefes alması gerekiyordu yoksa ölebilirdi. Balkona çıktı, derin derin nefes aldı sanki atmosferin bütün havasını içine çekmek istermişçesine kocaman havayı ciğerlerine çekti ve usulca içindeki havayı dışarıya bıraktı. Sonra elindeki sigaraya baktı ve sigarasından da büyük bir nefes çekti. Yanakları içine çöktü neredeyse sigaranın hepsini bir nefeste bitirmeye ant içmişçesine dumanını ciğerlerine doldurdu. Sonrada gördüğü manzara aklına geldi. Ayakları kırılsaydı da gitmeseydi oraya, görmeseydi. Cemal geldi gözünün önüne ve onu o halde görmek ölümden beterdi Canan için. Kendi kendine söylenmeye başladı, ‘’Salak kafam nasıl da güvendim, nasılda inandım ona’’, diye hem söyleniyor hem de kafasına vuruyordu. Bir anda korkunç bir gök gürmesiyle irkildi, kafasını göye doğru kaldırdı. Yağmur başlamıştı, iri iri damlalar yüzüne düşmeye başladı. Yağmurun yağması Candanın yine ağlamasına sebep oldu. Bu kez hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Başını da balkondan dışarıya uzattı bir yandan gözyaşları yanaklarını ıslatıyorken yağmur damlacıkları da yanaklarına yağıyordu.
İçeriden telefonun sesi geldi, ısrarlı şekilde defalarca çaldı. Candan başını içeriye doğru çevirdi. ‘’Ne kadar ararsan ara açmayacağım o telefonu ve seninle konuşmayacağım’’, dedi. Kendisine bu yapılanı hazmedemiyordu. Sonra başını balkondan dışarıya doğru çevirdi arkadaşı Sibel yağmurda apartmana doğru koşuyordu. Birkaç dakika sonra kapının zili çaldı aşağıdaki kapıyı açmak için otomat düğmesine bastı ve arkadaşının girmesi için evin kapısını açık bıraktı. Sigara paketinden bir sigara daha alıp yaktı. Kül tablasına baktı ağzına kadar izmaritle dolmuştu. Sigara içmekten ağzının içi zift gibi olmuştu, sanki dilinde paslı boru tadı vardı. Yinede sigarasını içmeye devam etti. Artık hiçbir şey umurunda değildi hatta önce Cemal’i öldürüp sonrada intihar etmeyi bile düşünmüştü. Tekrar kötü oldu.
Sibel’in sıcacık dost sesini duyunca kendini bıraktı ve hıçkırarak arkadaşının boynuna sarıldı. Salya sümük ağlamaya başladı, belli belirsiz bir şeyler söylüyor bir yandan da hıçkırarak ağlıyordu. Sibel şaşkın bir halde arkadaşına sarıldı ve çocuğu gibi onun başını ve sırtını okşayarak yatıştırmaya çalışıyordu. Bir yandan da,’’Ağla canım ağla istediğin kadar ağla ben buradayım’’, dedi. Candan’ı ağlarken görmüştü ama bu vaziyette, bu kadar perişan ilk kez görüyordu. Candan ağlamaya devam ediyor, bir yandan da zor anlaşılır bir ses tonuyla,’’İyi ki sen varsın, iyi ki yanımdasın’’,diyordu. Sibel arkadaşının başını omzundan kaldırdı. Yüzüne baktı elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. Ne olduğunu sormak üzereyken Candanın telefonu yine ısrarla çalmaya başladı. Sibel telefona doğru yöneldi arayan Cemal di, Candan’a baktı. Candan ağlayarak,’’Açma, bırak pisliğin teki o, açma’’, dedi. Sibel sorunun ne olduğunu anlamıştı ama yinede bir şey sormadı, susmayı ve Candan’ın anlatmasını bekledi. Belli ki çok kötü şeyler olmuştu. Cemal, Candan’ın kalbini kırmış ve üzmüştü zaten o adama hiç bir zaman güvenmemişti. Sibel, Cemal de ters bir şeyler seziyordu. Candan’a da söylemişti ama arkadaşının başında aşk fırtınası son sürat esiyordu ve anlamamıştı.
Sibel salonu incelemeye başladı. Gözleri sigara dumanından yandı, göz gözü görmüyordu ve çok pis sigara kokuyordu içerisi. Kül tablasını aldı, mutfağa gitmek üzere yöneldi,’’Ben çay koymaya gidiyorum Allah aşkına sende şu pencereyi, balkon kapını aç içerisi in gibi, göz gözü görmüyor, leş gibi de sigara kokuyor’’, dedi. Candan pencere ve balkon kapısını açtı ve içine temiz ve yağmurlu havayı çekti. Yağmur ince ince çisemeye devam ediyordu, doğa mis gibi toprak kokuyordu. Sibel çayı ocağa koydu yanına yemek için biraz kurabiye çıkardı, bir yandan da salondaki Candan’a neler olduğunu soruyordu ama ‘’ anlatma sen rahatla biraz ben gelince çayımızı içerken anlatırsın’’ dedi. Candan,arkadaşının bu soğukkanlılığına hayrandı ama bazen adamı çılrırtacak derece rahat ve sakin olması sinirine dokunuyordu. Yine Sibel’in soğukkanlılığı üzerindeydi ve bu Candan’ı sinir ediyordu çünkü Cemal’e küfretmek bağırıp çağırmak istiyordu.
Elinde çay tepsi ile geldi, fincanları ve kurabiye tabağını sehpaya koydu. Çayından bir yudum alıp, ‘’Anlat bakalım neler oldu?’’ dedi. Candan’ın yine gözünün önüne aynı sahne geldi. Cemal’in evinde ki görüntü gözünün önünden gitmiyordu bir türlü. Çayını dökerek sehpaya bırakıp yine ağlamaya başladı. Sibel kanepedeki mendil kutusundan bir mendil çıkartıp Candan’a verdi. Candan burnunu sümkürdü, burnunu ve gözyaşlarını sildi. Yaşlı gözlerle Sibel’e baktı ve başını sallayıp,’’ Neler olduğunu bilemezsin Sibel, Cemal’in neler yaptığını bilemezsin’’, ‘’Anlat neler yaptı o pislik, ona hiçbir zaman güvenmedim ama sen ona öğle bir aşıktın ki gözün onun gerçek yüzünü görmüyordu’’. Candan, arkadaşının onun hakkında söylediklerini hatırladı ve arkadaşı haklı çıkmıştı hatta Sibel bile bu kadarını beklemezdi. Candan daha gördüklerinin ve yaşadıklarının şokundan çıkamamıştı.
Sibel’e sabah yaşadığı olayı anlatmaya başladı. Candan yalpalayarak çayını tazelemeye mutfağa gitti. Çayını aldı, sigarasından bir nefes çekti. Mendil kutusunu kucağına aldı, çünkü anlatırken ona ihtiyacı olacaktı ve ağlayarak anlatmaya başladı. ‘’Cemal sabah aradı, okula gelemeyeceğini kendini iyi hissetmediğini söyledi. Sesi de kötü geliyordu arada hapşırıyordu, yatmasını dinlenmesini söyledim. Bu gün Kenan’ın doktora tezi için notlarını almaya geleceğini söyledi. Bende ders vermeye sınıfıma girdim ama aklım hep Cemal deydi. Onu çok merak ediyordum. Hastaydı onunla ilgilenmek ve onu iyileştirmek istiyordum. Gribin tek ilacı C vitaminydi ve meyve alıp evine gitmek ona meyve sıkıp içmesini sağlamak istedim. Sabah iki dersten sonra dersim de yoktu bütün gün boştum. Dersim bitince oyalanmadan alacaklarımı alıp Cemal’e gitmek için sabırsızlanıyordum’’, biryandan da ağlıyor akan burnunu siliyordu. Tamamıyla salya sümük vaziyetteydi. ‘’Zıkkım içsin, o aşağılık adamı düşünüyordum. Benim salak kafam nasıl anlamadım’’, diye kafasına vuruyor bir yandan da sigarasını içmeye çalışıyordu. Bazen onda kaldığım için bana da evin bir anahtarını yaptırmıştı. Sibel arkadaşına sen ne diyorsun gibilerinden baktı, ‘’Nasıl yani sen onun evinde mi kalıyordun? Sen onunla yattın mı?’’, Sibel başını önüne eğdi. ‘’Sen salaksın, valla salaksın bana neden söylemedin. Tabi söylemezsin seni durduracağımdan yapma diyeceğimden korktun değil mi?’’, ‘’Bunun için söylemedim, kızacağını biliyordum. Ona aşıktım ve beni sevdiğini ve beni istediğini şimdiye kadar benim gibi kimseyi sevmediğini ve istemediğini söyledi. Şerefsiz, adi adam o.ç ne olacak’’, dedi.
Candan yine ağlamaya başlamıştı. Hüngür hüngür ağlıyor sürekli mendil alıyordu mendil kutusundan. Tam o sırada telefon yine çalmaya başladı, Candan baktı yine Cemal arıyordu. Okkalı bir küfür savurup telefonu kapattı,’’ Şimdi ara bakalım pislik, ibn..’’ dedi. Sibel kibar olarak bildiği arkadaşının ağzından çıkan küfürleri duyunca kulaklarına inanamıyor ağzı açık dinliyordu.
Candan kaldığı yerden anlatmaya devam etti, biryandan da gördüğü manzara gözlerinin önünden bir türlü gitmiyor ve her seferinde midesi bulanıyor kusmak istiyordu. Yine öyle bir an geldi elini tutup banyoya kusmaya gitti. Sibel olaylardan habersiz senaryolar üretmeye başlamıştı bile, kafasından ‘’Eyvahlar olsun bu kız hamile ve Cemal denen oros.. çocuğu, Candanın karnındaki çocuğu kabul etmiyor’’, manzaraya baktığın zaman en mantıklı senaryo bu gözüküyordu. Candan banyodan elini yüzünü yıkamış ve biraz rahatlamış olarak salona geldi. Sibel meraklı ve endişeli gözlerle arkadaşına bakıyordu. Bir an önce anlatmasını bekliyordu.
Candan kaldığı yerden anlatmaya devam etti. ‘’Elimde poşetlerle kapıyı zar zor açtım. Poşetleri mutfağa bırakmak için yöneldim. Cemal’in hasta diye uyuduğunu düşünüyordum. Meyve suyu sıkıp çok hoş bir tepsi hazırlayıp yatağına götürmeyi düşünüyordum. Bunun Cemal’in çok hoşuna gideceğinden emindim. Mutfağa doğru yöneldim, yatak odasından sesler geliyordu. Kulak kesildim, kim var diye. Sesin biri Cemal’le aitti diğer ses ise Kenan’ın sesiydi. Kenan doktora tezi için Cemal den notlarını almaya geldiğini düşündüm. İki arkadaşın gülüşme sesleri geliyordu. Kendi kendime demek ki biraz iyileşmiş diye sevinmeye bile başlamıştım’’, diyip bir sigara yaktı ve derin bir nefes çekti. Yine gözlerinin önüne o iğrenç manzara geldi. Gözlerindeki yaşları yutkunup geri gönderdik den sonra başını öne eğip anlatmaya devam etti. ‘’Kapıyı açtım ve’’ o anı yaşıyordu, titremeye başladı.’’ Ve o iğrenç manzarayı gördüm. Benimle yattığı, sarıldığı, beni sevdiğini söylediği, seviştiği, uyuduğu yatakta’’, O anı tekrar yaşıyordu adeta bir an yine kendisini Cemal’in yatak odasında ve o manzara karşısındaymış gibi hissetti. Elindeki poşetlerin elinden kayıp düşüşünü anımsadı. İçindeki portakalların dağıldığını ve bir tanesinin yuvarlanarak yatağın altına gidişini istemsiz bir şekilde göz ucuyla gördüğü anı hatırladı. Ayaklarında bir ıslaklık hissetti. Diğer torbadaki Cemal’e ısıtıp içirmek için aldığı süt şişesinin kırılmıştı ve süt ayaklarına doğru akmış ayakları ıslanmıştı. Islaklığı hissedince ayaklarına istemsizce baktı ayakları süt içindeydi.
Karşısında ise Salonunda Sibelin yanında oturduğu ana geri geldi ve yine midesi bulandı öğürdü. Elini salladı gözlerinin önünden görüntünün gitmesini istercesine ve zorda olsa anlatmaya devam etti. ‘’Benimle seviştiği yatakta Cemal ve Kenan çırılçıplak sevişiyorlardı’’, dedi ve tekrar ağlamaya başladı. Sibel şaşkınlıktan ağzını bir karış açmış nerdeyse küçük dilini yutmuşçasına birkaç saniye öylece donup kaldı. Soğukkanlı Sibel bile anlatıkları karşısında donup kalmıştı. Kendine gelince ‘’Ne’’ diyebildi sadece. Candan, Sibel’in şokuna hiç şaşırmamıştı çünkü o da ilk gördüğünde şoka girmiş birkaç saniye neler olduğunu anlamaya çalışarak yataktakileri izlemişti. Arkadaşına baktı ve ‘’Evet Cemal homoymuş, bende gördüğümde senin gibi şok oldum.’’, ‘’Nasıl olur seninle de seviştiğini söyledin, oysa homolar kadınlarla birlikte olmaz,’’ dedi Sibel. Candan da orasını anlamamıştı, ‘’Bilmiyorum ama bana şimdiye kadar senden başka hiçbir kadını istemedim, arzulamadım derken doğru söylüyormuş. Dahası sen benim ilk erkeğimsin dediğimde o da bana sende benim ilk kadınımsın derken yalan söylediğini düşünürdüm, demek ki doğruymuş’’, dedi. Sibel daha kendine gelememişti. Şaşkın şaşkın arkadaşının anlattıklarını ağzı açık dinliyordu, ‘’Peki onları öyle görünce ne yaptın?’’ diye sordu arkadaşına. Candan’ın gözlerinin önüne yine o sahne geldi ve ‘’Siz ne yapıyorsunuz böyle’’, diye bağırdım. Cemal ile Kenan ayrıldılar ve beni görünce onlarda benim kadar şaşırdılar. ‘’İğrençsiniz, sapıksınız diye bağırdım odadan çıkarken, Cemal de yataktan fırladı. Evden kaçarken ah diye Cemal’in sesini duydum. Sanırım kırılan süt şişesine bastı. Candan dur beni bekle diye bağırdı ama ben o manzara karşısında duramazdım hemen oradan kaçtım’’,dedi.
Candan anlattıklarını bitirmiş biraz rahatlamıştı. Durmadan Cemal’e küfürler ediyordu, Sibel de arkadaşına küfür konusunda yardım etmek de geri kalmıyordu. İkisi de kapının zil sesine sustular, Kim bu dermişçesine birbirilerine baktılar. Kapıdaki ses, ‘’Candan lütfen kapıyı aç anlatmama izin ver, sana her şeyi anlatacağım’’ dedi.
Devamı gelecek
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
30.9.2012
YORUMLAR
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
çok şaşamamak lazım...
sizi okumayı seviyorum...
içten ve sammimi kaleminiz..
sevgilerimle..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
İlginç bir öykü... Okurken benim de tüylerim diken diken oldu. Devamını merak ediyorum. Kim bilir nasıl yalanlarla savunacak kendisini ibn...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
Kız; bir geldin pir geldin ve hoş geldin:)))))
İlk okumaya başladığımda kocası tarafından aldatılan ve kocasını başka bir kadınla evinde yakalayan biri zannettim Cananı. Yine yaptın yapacağını... Şok oldum hiç beklemiyordum. Senin farkında bu canım işte. İyi ki geldinnnnnnn...
Merak ediyorum devamını. Kucak dolusu sevgilerimle...
seher_yeli tarafından 10/1/2012 2:50:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
İyice merak ettim şimdi. Her daim sevgimlesin. Öptüm güzel yüreğinden...
Özgür, Lut kavminin başına gelenlerin tek sebebiydi bu azgınlık.
Zamanın normal karşıladığı hastalıklı haller... Her hastalıktan kurtulmak için en acı tedavilere razı olunurda bu sapkınlıktan kurtulmak için fazlaca uğraşılmaz.. Bu bir tür rahatsızlık denilir ve geçilir.
Cesurca anlatılan bir yazı dizisi olacak Eraycım. Kutluyorum..
Selam ve sevgiler.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
biliriz.....konuşuruz...tiksinir....kızarız..... ama yazamayız....işte eray farkı.... saygılar yürekli kalem....
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
Aykırı hayat tarzını yaşayanları konu seçmişsin Eray'cığım, bu konuda yazmak cesaret ister.
Sağlıklı insanların midelerini bulandıracak ilişkiler, maalesef toplumda da varlar, devamında neler olacak bakalım, selam ve sevgiler.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Davidoff
:)
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Davidoff
Eğilmesin diye dala, taşa bakmaz.
Sevgimle Eray Özgür Sarıkaya.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Mutluyum
Mutlusun
Mutlu
Mutluyuz
Mutlusunuz
Mutlular
Valla iyice zırvalamaya başladım
Davidoff
En güzel yorum cevabıydı valla Eray bu. Ben cin miyim tam olarak belli değil :)
Ama bir fal baktılar iki meleğim varmış dedi kadın. Kazadan, beladan koruyormuş. 20 liramı aldı gitti, yanımdakilerin zoruyla baktırdım. Ben öyle fala, mala inanacak biri de değilim elime bir sopa verseler kovalayacam ya kadını.
Fakirin biriydi, hadi dedim yardımım olsun.
Aldım omzuma melekleri yürüdüm gittim. Yağmur yağınca zor oluyor. Üçümüz birden ıslanıyoruz :(
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Öykünün ilk bölümü uzun da olsa okuttu kendini.
Doğal bir anlatım vardı öyküde. Olaylar zinciri meraklandırmak açısından özenerek gizemli hale sokulmuştu.
Diğer bölümler olgunlaşınca bazı konularda söyleyeceklerim olacak tabii.
Cesur bir konudan yüzünüzün akıyla çıkmışsınız...
Tebriklerimle...
Saygılar...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
Midem bulandı okurken ama öyle bir akıcılığı vardı ki hikayenin yine de okudum sonuna kadar tebrik ederim...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER BİR SONRAKİ BÖLÜMÜDE OKUYUN LÜTFEN DAHA DA İLGİNÇ OLACAK
SAYGILAR
efendim yazıyı okumaya başladığımda kafamda canlandırıyordum nereye varacağını malesef tamamen yanılmışım bu konu hakkında pek bir bilgim olmadığı için fazlaa bir şey yazamayacağım sadece bildiğim bu gibi insanların karşı cinse ilgi duymadığı ve pikolojileri bozuk olduğudur buda toplum içinde sapık olarak değerlendirilir ilginç yazıydı kolay gelsin devamı olduğuna göre saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
SAYGILAR
bekir odaci
Devamını bekliyoruz hocam fazla söze gerek yok alıştığımız bir durum yine harikasınız saygılar bıraktım sayfanıza en güzel paylaşımlarınızın devamı gelmesi dileğiyle esen kalın
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
biraz uçuk, anlatımı yazması zor bir yazı olsada, maalesef toplumumuzda böyle insanlar bulunmakta.
bu gibi konulara dokunmak birilerini tedirgin etsede yazmak anlatmak doğru olacak sanıyorum.
kolay gelsin okuyacağız.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler