- 1085 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnızlar Kasabası
Ücra bir köşede unutulmaya yüz tutmuş yalnızların,
yalnızlığı tercih edenlerin kasabasına hoş geldiniz.
Dağların eteklerinde denizle derenin birleştiği koya kurulmuş, küçük köy görünümlü kasabadır burası.
Yazları birkaç meraklı, tatil için gelir.
Burada yaşayan insanların bir hikayesi vardır. Kimisi vurgun yemiş, kimisi balığa çıkıp bir daha dönmemiştir .
Burada yaşayan topu topu altı ,yedi hane vardır.
Terk edilmişlik izlenimi bıraksa da yinede huzur veriyor insana sakinliği…
Edindiğimiz bilgilere göre yöre halkının geçim kaynağı
balıkçılıkmış. Kasabanın gençleri iş imkanı olmadığından göç başlamış,terk etmişler buraları büyük şehirlere, kalanlarda birkaç yaşlı …Balıkçılık yaparak yaşamlarını sürdürüyorlar.
Eşleri el işi hediyelik eşya yapıp eve katkıda bulunmaya çabalıyormuş.
Köyün en yaşlı Veli amcası, sert görünümlü ama yumuşak kalpli,onun ,konuştukça hoş sohbet olduğunu görüyoruz.Yaşını sorduğumuzda,daha on sekize girmedim diyor.
Alnında hayatın çizgileri bir hayli derinleşmiş olsa da, sevimli yüzü insanın içini rahatlatıyor.Yıllar önce sünger avında vurgun yemiş, ayakları felç olmuş belli etmese de hayata küsmüş, çok sevdiği denizini ancak uzaktan seyrediyormuş -
-“Sevginin vurgunu işte böyle olur” diyor ve susuyor…
Veli amcayı küçük oğlu hiç bırakmamış,ayrılmamış baba ocağından
-“elimde, avucumda tek oğlum kaldı” diyor. Veli amca oğlunun balıkçı olmasını istememiş,ama başka şansları yokmuş…Soruyoruz siz neden gitmediniz, sizi bu kasabaya bağlayan nedir? Diye;Gözlerini ufka dikip derin bir ahhh çekip ,başlıyor anlatmaya;
-“Babamın babası dedem… Yıllar önce Yugoslavya’dan gelmiş
,dişi tırnağıyla buraları yaşanır hale getirmiş. Çalışıp didinip bir şeyler yapmış” Arkasını dönüp bize uzaktaki ağaçlıklı bir yeri gösteriyor, -“İşte oradaki ev dedemin yaptığı evdir.
Bu güne kadar,ne zelzeleler gördü çatlamadı yıkılmadı üç kuşak o evde yaşadık. O gördüğünüz evde üç tarih yatıyor.
Buradan gidersem tarih ve geçmişim yok olacak
Burayı çok seviyorum vurgun yediğim denizimi de öyle.
Kaybettiğim eşimi de burada tanıdım evlendik, dört çocuğumuz oldu. Karşıki köyden gelin getirdim…” diyor ve o esnada gözleri doluyor Veli amcanın, konuşmakta zorlanıyor.Sararmış parmakları gözümüzden kaçmıyor,elini antika sigara tabakasına uzatırken müdahale ediyoruz. “O seni öldürmeden sen onu öldür” diyoruz…
“ben yıllar önce zaten öldüm” diyor.
“Yanınızda kaç çocuğunuz var?
Bir oğlum yanımda, üç kızım evlendi uzak yerlere gitti.
Torun hasreti çekmek zordur ,en çokta onlar burnumda tütüyor” diyor.Anlatırken dudakları titriyor
Daha fazla üzmek istemiyor ve rastgele veli amca deyip ayrılıyoruz oradan.
Haziran ayını sabırsızlıkla bekliyor insanlar.
Kasaba biraz daha şenleniyor,gelip gidenlerin hareketliliği
Oraya can veriyor ,Ölü kent olmaktan çıkıyor…
Küçük yalnızlar kasabanın büyüsünde kapılıp,
Uzun bir süre kalmak için yer bakıştırıyorum
Tek odalı bir pansiyon buluyorum.
Bir iki hafta derken yazı burada geçirmeye karar veriyorum.
Kasabaya geldiğimiz ilk gün,burası yalnızlar kent’i dediğimde arkadaşlarım çok gülmüştü.Kendine mi benzettin dediklerinde ince bir alay vardı sözlerinde.Hani haksızda değillerdi.
Kasabaya yabancılık çekmedim bir birimizi anladık ve tamamladık.
Sabah güneşin doğuşunu izlemek için sahile indim
Çok güzel kumsalı vardı.Yürürken martı ve balıkçıların motor sesleri bir birine karışıyordu.Sanki iki farklı radyo istasyonundaki yayının karışması gibiydi. Balıkçıların dönüşünü ağlarını neşe içinde, toplamalarını, martıların bir balık kapma kavgasını izliyordum.Derin bir nefes aldım .
Yaşamak her şeye rağmen çok güzeldi. Pansiyona dönerken evlerin bahçesinden gelen hanımeli kokuları,yaşadığımı hatırlatıyor.Allaha şükür ediyorum.Oysa ne zorluklar çekmiştim,kaç kez intihar düşünceleri saplanmıştı beynime.
Şimdilerde gülüp geçsem de geçmişe,geçmişim benim gerçeğimdi.Bu güzel kumsalda olumsuzluklarımı oracığa bırakıp, deniz dalgası alıp götürsün, geri getirmesin diye ellerimi açıp her sabah dua ediyorum.
Evet…
Evet burada kalmalıyım.Ölümü burada beklemeliyim.
Bu kasabada beni tutan bir şeyler var ayaklarım kelepçelenmiş gibi adım atamıyorum.
Böyle olması üzmüyor,aksine sevindiriyor beni.
Veli amcanın sözleri geliyor aklıma ,ne kadar öldük desek de bir şeyler bağlıyor insanı hayata.
Bu sabah uyandım…
Haydi rast gele dedim…
Rast gele hayat.
28.09.2012
YORUMLAR
Hayatın gerçeklerini okuyorsunuzYaşamak her şeye rağmen çok güzeldi. Pansiyona dönerken evlerin bahçesinden gelen hanımeli kokuları,yaşadığımı hatırlatıyor.Allaha şükür ediyorum.Oysa ne zorluklar çekmiştim,kaç kez intihar düşünceleri saplanmıştı beynime.
Şimdilerde gülüp geçsem de geçmişe,geçmişim benim gerçeğimdi.Bu güzel kumsalda olumsuzluklarımı oracığa bırakıp, deniz dalgası alıp götürsün, geri getirmesin diye ellerimi açıp her sabah dua ediyorum.
Evet…
Evet burada kalmalıyım.Ölümü burada beklemeliyim.
Bu kasabada beni tutan bir şeyler var ayaklarım kelepçelenmiş gibi adım atamıyorum.
Böyle olması üzmüyor,aksine sevindiriyor beni.
her satırda...Hayatın güzelliklerini...Her sabahın,hayatın yeni bir başlangıcı olduğunu okuduk satırlarda...
Her gün doğumunda kaderin yeniden yazıldığının...
Çok güzeldi.emeginize saglik
Yalnızlar kasabasına hemen bilet almalıyım çünkü bu gece oldukça efkarlıyım
Buruk hep sol yanım, bir pansiyon bulmalıyım çünkü çay bardağında çay demleyecek kadar yalnızın
Bir tek çatalım, bir tek bıçağım,bir tek kaşığım, la yalnızlar kasabasında soframı donatmalıyım bir tek dostum olsun sırdaşım olsun yanımda yani yıllanmış şarabım
leziz ızgara balığım bana borç buz verir herhalde yalnızlıktan içi boş nofrost buzdolabım
yalnızlar kasabasına takıldı bu akşam aklım
Muhteşem bir duygu akışı sizedir sevgili şairem engin selam ve saygılarım
Benide yaz mahalle sakini olarak yalnızlar kasabasına sayın muhtarım
bir aah! çekiyorum yol kenarında kalmış
teskin eden bir kasabaya
sessizce bakınıyorum etrafa
gözlerim azıcık peltek bakıyor
az ilerde sakin bir koy görünüyor
bir kaç yaşlı çınarın dışında kimse yok..
sanki dünya onlardan habersiz,
onlarda dünyadan.
bütün dertlerini koyun mavi sularına gömüşler
üzerinde ise azıcık bi burukluk kalmış..
bunu da martılar hergün temizliyorlar..
bir kaç yıla kalmaz herşey çok daha güzel olacak..
koya gelenler çok daha neşeli ve hayat dolu insanlar bulacak....
öykünüzü okurken içinde çizilmiş,
güzel bir resim vardı..
hayal ettikçe içimden bir kaç cümle dökülüverdi..
sonra mutlu bir kasaba nasıl olur düşündüm..
cevabı bana öykünüz verdi...
yüreğinize ve kaleminize sağlık...
umarım hep böyle başarılı olursun..
sevgi ve saygılarımla...
Gamze yağmur
Diliyorum ; kaleminizden düşürdüğünüz bu incilerinizi de , görenler olsun ve toplasın onları ...
Tatile gelenlerin o şiirin köyü şenlendirdiği gibi ; gönlünüzde de , adını koyamadığınız o sahilleriniz şenlensin ...
Malûmu ihsanınız ; deryada ne varsa , sahiline onlar vururmuş ya efendim !..
Gönül sahilinize de öyle güzel güzel inciler vurmuş ki !.. Bizde gördük ve topladık onları ... Gönül vitrinimizin en nadide yerinde saklamak için ...
En kalbi tebriklerim ve saygılarımla efendim !..
Gamze yağmur
balıbey
Kendimi bulduğum ,yütirdiklerimi gördüğümdü enfes yazınız ... O inciler bize aitti aslında inanın ... O sebeple asıl bendeniz çok teşekkürler ediyorum ...
Bir ömür hoş olmanız dileklerim ve en kalbi saygımla hep ...