13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1920
Okunma
Şimdiki neslin kesinlikle tanıdığını sanmıyorum. Ama bizim zamanımızda çok bilindik bir simaydı O. O diyorum ya kim olduğunu ah bir hatırlayabilsem.
Durun biraz beyin jimnastiği yapayım. Adamcağız Hz. İsa’dan bin üç yüz elli sene kadar önce bizim Anadolu’nun bağrında yaşamış bir kral…Anadolu’nun bağrında diyorsam tam olarak bağrında…Çorum, Yozgat civarlarında yaşamış.
Bu herifin adını ne zaman hatırlamaya çalışsam aklıma eski bir reklam gelir.
-Bir bilmecem var çocuklar
+Haydi sor sorrr.
-Çayda kahvaltıda yenir
+Acaba nedir? Nedir? ( Öyle ya zeytin-peynirden tut da sabahın köründe ciğer tavadan, hamsi ızgaraya kadar her bi şey yenir kahvaltıda bu ülkede ...Yani ‘’Acaba nedir diye sormak çok da acayip bir durum değil.)
-Bisküi denince akla…( Bisküi mi? O da ne? Sanırım püskevit demek istedi.)
+Püskevit değil mi?...Tamammm..Şimdi buldum..
-Hemen onun adı gelir.
+Eti, Etiiii,Etiiiii
‘’Hah tamam ya bak şimdi yavaş yavaş netleşmeye başladı her şey..Evet..Bu Anadolu’nun bağrından kopan kral Eti’lerin kralı idi. Daha doğrusu bu krallık bizim zamanımızda Eti Krallığı idi.Sonradan Eti adı beğenilmedi sanırım Hitit olarak değişti. Ya da ne bileyim Etiler ayrı Hititler ayrı krallıklardı…Neyse..Ayrıntıya fazla takılmayalım..Asıl konu o değil zaten.
Bu gün bir Tarih Öğretmeni olan ben özellikle lise yıllarımda Tarih Dersinden çok çektim. O yıllarda Bakırköy Lisesinde -benim ismini hatırladığım- iki tane Tarih öğretmeni vardı: 1- Deli Nimet 2- Deli Saliha…( Her İkisi de Nurlar içinde yatsın ) Nimet Hanım gerek yazılılarda gerekse sözlülerde dört adet soru sorar ve siz kitabı aynen yazarsanız ancak 7, en fazla 8 gibi bir not alabilirdiniz…9 almak için hafız olmanız şarttı..10 u ise babasına bile vermesi mümkün değildi. Ben Nimet Hanım’ın en iyi öğrencilerinden biriydim çünkü hiç bir zaman notlarım 5 ten aşağı düşmediği gibi 6 dan yukarı da çıkmadı. O bakımdan bana isim takmıştı Nimet Hanım ‘’ 5ten şaşma, 6 yı aşma Sami ‘’ diye. Saliha Hanım’a gelince onun herkes için sadece iki notu vardı 4 ve 5…Sene içinde hiç bir Allah’ın kulu 4 ya da 5 ten yukarı not alamazdı ama sene sonunda nasıl olursa olur karnede 7-8-9 hatta 10 bile görmek mümkün olabilirdi. Yani Hocamız notlarımızı okurken hep 4 ya da 5 olarak olurdu…O bakımdan da onun yazılılarımızın sonuçlarını veya sözlü notlarımızı söylemesini beklemezdik.
Öyle şimdiki gibi sözlü notları öğrencinin sınıf içindeki performansına bakılıp verilmezdi..Baya tahtaya kaldırılır lcığımız vıcığımız çıkarılına kadar sözlü olurduk. İşte bu sözlülerden birinde sordu Nimet Hanım:
-Anlat bakalım Hitit Kralı II. Tuthalıya’dan sonra olan olayları.
-Hocam.. II. Tuthalıya’ya Cenab-ı Hakkın emr-i ilahisi vasıl olup kendileri fena aleminden bekâ alemine avdet eyledikten sonra yerine yine Tuthalıya adındaki oğlu geçti ise de kardeşi onu öldürtüp yerine kral oldu. Bu yeni kralımız( Hay Allah..Unuttum adını herifin yahu ) bu toprakların yetiştirdiği nadide şahsiyetlerden biri olup pek çok savaşlar kazanmıştır…Kendisi Mitanni denilen namussuzları, Kaşka denilen edepsizleri, Arzawalar denilen hainleri perişan eylemiş olup daha sonra Ugaritleri egemenliği altına almıştır.
-Adı neydi bu kralın?
-Şeyyy…
-Şeyy diye bir Kral yok...Adı neydi söyle.
-Hocam konuyu tamamlayayım isterseniz . Adı dilimin ucunda söyleyeceğim.
-Tamam..Devam et..Ama kralın adını söylemezsen bu sorudan puan yok ona göre.
-‘’Hay adı batsın e mi’’ ( Bunu içimden söylüyorum tabii ki …)Hocam bu arada Mısır Firavuniçesinin kocası ölür.
-Firavuniçe mi o da ne demek?
-Firavunun karısı…Kralın karısı kraliçe olduğuna göre firavunun karısı firavuniçe olmaz mı?
-Olmaz..Ama devam et bakalım..Daha neler yumurtlayacaksın merak ettim.
-Anlattıklarım yanlış mı hocam?
-Hayır yanlış değil ama yeni kavramlar uyduruyorsun bu arada...Neyse devam et..
-İşte bu firavunun karısı kendisine koca aramaya başlar…Hatta bizim krala ‘’ Büyük oğlunu bana yolla..Baya bi yakışıklı çocuk..Onunla evlenebilirim’’ der…Bizim Kral bu numarayı yutmaz…Bir adamını Mısıra gönderir. ‘’ Bi bak hele bu hatun ciddi mi yoksa bizle kafa mı yapıyo’’ diye öğrenmek için. Ama elçi Mısıra varıncaya kadar hatun bir başkasıyla evlenir..Öyle ya hatun azmış…Aylarca cevap mı bekleyecek elin Hitit kralından…Lakin bizim kral ‘’ vayy..Bana haaa..Sen benim oğlan yerine başkası ile evlenirsin demek ‘’ diyerekten Mısır’a savaş açar. Mısır ülkesini de yener..Lakin bu savaştan hemen sonra o da İnce hastalığa yakalanır ve ölür.
-Atma..İnce hastalığı da nereden çıkarıyorsun..Adam salgın hastalıktan ölmüş.
-Allah rahmet eylesin..Toprağı bol olsun hocam…İyi adammış rahmetli.
-Eeee gelelim bu iyi adam dediğin rahmetlinin adına? Adı neydi?
-Hocam o konuya hiç girmesek?
-Sen bilirsin…Bu sorudan sıfır…
-Hocam durun az hatırlar gibiyim.
-Hemen hatırla o zaman…
‘’Lan Duygu..Gözün kör olsun e mi..Tahtada Yusuf olsa hemen fısıldardın değil mi zilli? Bana da söylesene çaktırmadan.’’ Yok arkadaş. Kız öylece bakıyor…Ele gelince şapır şupur…Anaaaa hatırladım valla…’’Şapır şupur ‘’ deyince aklıma geldi.
-Hatırladım hocam.
-Söyle o zaman.
-Şuppiluliuma…
-Aferin…Şimdi oldu.
Unutmak başa beladır. İnsan yaşlandıkça da maalesef unutkanlık daha da fazla başa bela olur.
Biziim Temel’i İstihbarat elemanı olarak işe başlatmak için başka ülkelerin istihbarat elemanları ile birlikte bir sınava tabi tutmuşlar. Sınavın konusu dayanıklılık.
Önce KGB ajanına gizli bir parola vermişler ve hemen bir başka odaya sokup işkenceye başlamışlar. KGB ajanı iki üç tokat, bir iki yumruktan sonra parolayı ötmüş… Peşinden Mossad ajanını sokmuşlar sınava. O da biraz ateş biraz elektrik şokundan sonra söylemiş parolayı…Daha sonra CIA ajanı aynı teste tabi tutulmuş. O da elektrik, kızgın demir, soğuk su filan derken uzunca bir uğraşıdan sonra parolayı söylemiş…Nihayet sıra bizim Temel’e gelmiş.
Önce hafiften yoklamışlar . Temel ‘’ Pilmeyrum’’ diyor da başka bir şey demiyor…Sopa, elektik, kızgın şiş Filistin askısı,domuz bağı, falaka, ne yapmışlarsa Temel ‘’ Vallahi pilmeyrum’’ diyor, başka bir şey demiyor…Ayak tabanlarının derisini yüzmüşler, tırnaklarını sökmüşler, vücudunda sigaralar söndürmüşler ama nafile ‘’ Temel ısrarla ‘’ Pimeyrum ‘’ demeye devam ediyor.
Sonunda işkenceciler yorulmuş… Kendi aralarında konuşmuşlar…’’ Bu namussuz baya dişli çıktı…Bunu odada tutalım, beş on dakika dinlendikten sonra tekrar işkence edelim…’’ Adamlar odadan çıkmışlar...Tam çay içip dinlenirlerken bakmışlar Temel’in bulunduğu odadan ‘’güm güüümm ‘’ bir ses geliyor…Hemen odaya koşmuşlar..Bakmışlar Temel kafasını duvarlara vuruyor:
‘’Hatirla oniiii…Hatirla oniiiii’’
Hani ‘’Basiret bağlanması ‘’ derler ya…İnsanın bazen basireti bağlanır…Çok basit ve çok çok bildiğiniz bir şeyi bir türlü hatırlayamazsınız.
Levent Kırca’nın bir skeci vardı. Onu Asoociated Press Ajansında işe alırlar..Görevi: Gelen telefonlara cevap vermektir. Ancak bir türlü bu kelimeyi söyleyemez…Sonunda kovarlar tabii ki. Evine geldiğinde eşi sorar ‘’ne oldu iş?’’ diye..O da kovulduğunu söyler…Kadın sebebini sorunca da ‘’ Bir türlü Asoşeytıt pres ‘’ diyemedim der…Yani eşinin yanında kelimeyi tam olarak söyler. İşte o hesap geçenlerde bizim kurucumuz ile telefonla konuşuyorum.
-Sami Hocam ne oldu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gitmişsiniz?
-Bizim okulun yönetmeliğini götürdük.
-İyi..Güzel..Başka bir şey?
-Şeyy...Bizden öğretmenlerin şeyini istediler.
-Neyini istediler?
-Ya hani öğretmenleri sey yapıyorduk ya?
-Ney yapıyorduk hocam?
‘’Oğlum Sami hatirla oniii..Hatırla oniiiii…’’ Beyin resmen durdu.
-Hocam öğretmen listesi mi istiyorlar?
-Yok değil.
-Adreslerini, telefon numaralarını mı?
-O da değil.
-T.C Kimlik no larını mı?
‘’Hay Allahım ya… Ulan neydi? Hatirla oniii..Hatırla oniiiii’’ Yok arkadaş resmen durdu kafa. Marş basmıyor...Vurdurmak lazım.
Neyse… Sevgi Hanım yetişti imdada…Usulca ‘’ Atamalarını ‘’ dedi. Oh be yahu…
-Ya öğretmenleri atacakmışız.
-Anlamadım… Öğretmenleri atacakmış mıyız? Niye atalım kardeşim öğretmenlerimizi...Okula öğretmen bulana kadar canımız çıktı zaten...Bir kusurları, bir eksiklikleri mi varmış?
-Pardon ya sizi de telaşlandırdım…Öğretmenleri bir yere atmıyoruz...Atamalarını yapacakmışız.
-Hay Allah iyiliğini versin hocam…Ben de ne sandım..Tamam tamam..Yaparız. Başka bir sorun var mı?
-Yok çok şükür…
-İyi o zaman size iyi çalışmalar.
-Çok teşekkür ederim… ( Hay Allah’ım…Neydi bu adamın adı yahuuuuu ? )
Yok...Durdu yine...Kessen hatırlayamayacağım.
-İyi akşamlar Sami Bey.
-İyi akşamlar Beyefendi.
Yukarıdaki Resim mi? -Şuppiluliuma… Tarih Öğretmeni olduktan sonraki ilk yıllarımda öğrencilere ‘’Tahtaya adını tam olarak yazana sözlü notu 10 vereceğim ‘’ dediğim halde bu güne kadar tam ve doğru olarak yazabilen çıkmadı…Ben de dahil tabii ki. 1980 den sonra kaldırıldı bu isimler ve konular zaten..Şimdi çok kısa bir tanıtım yapıyoruz o kadar.