- 1827 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
İŞTE GELDİM GİDİYORUM 15
İŞTE GELDİM GİDİYORUM
Bölüm 15
-Hayır! Gelemez; çünkü orası zaten kalabalık. Sen işini bitirince yeniden gelirsin.
-Ama Hocam…
-Sus artık ya! Son sınıftan biri okuyacaktı şiiri. Gelmemiş beyefendi. Hesaplaşacağız onunla. Disipline gidecek. Onun yerine sen okuyacaksın bugün. Hele bugünü geçiştirelim; bayramda yine o okur. Daracık yere bir de arkadaş götüreceksin. Okulun bahçesi dar mı geldi?
-Hocam onu demek istemedim…
-Ne dediysen dedin! Gel benimle!
Delikanlı öfke selindeydi. Kıza el etti; “Bekle geliyorum.” anlamında. Bu kafayla da nasıl şiir okunacaktı? Hem de binlerce kişinin olduğu yerde… Hiç bakmamıştı bile şiire. Biyoloji öğretmenine bunu anlatamazdı ki. Onun için şiirin nasıl okunacağı değil; şiirin okunması önemliydi.
Giderken kafasını yere eğdi, düşünerek, söylenerek yürüdü. Hem binlerce kişi vardı, hem de kız arkadaşı vardı. Şimdi hiç hazırlanmadan okuyacağı şiirle rezil olursa, kızın karşısında karizması da kalmayacaktı. Hiç korkmamıştı bugüne kadar şiir okumaktan, konuşmaktan. Bu başka bir şeydi ama.
Tribünden inen kısacık merdiven, ona çok uzun gelmişti. Sonuçta mikrofonun olduğu yere geldiler. Müzik öğretmeni de ordaydı. O çalacaktı ve delikanlı müzik eşliğinde okuyacaktı. Bu çok iyi bir hazırlık gerektirirdi oysa. “Mahvoldum ben! Rezil olacağım!” dedi içinden. Ayakları titremeye başladı. Bu bir muhasebeydi içinde. Korkusu; o kadar kişiye rezil olacağı için mi, yoksa kıza kendini beğendirememesi için miydi? Çok hassas bir terazi gerekiyordu galiba çözmek için. Müzik hocasının sesiyle irkildi.
-Ben başladığımda yüzüme bak. Gözlerimle işaret ettiğim an başla şiire.
-Hocam, şiir nerde? Hiç değilse on beş dakika göz atayım. Hiç bakmadım ki daha.
-Zaman yok evladım. İki dakika sonra sıra bizde! Al kâğıdı, hemen hazırlan.
-Hocam, rezil olacağım.
-Okumasan da okul rezil olacak evladım. Kötü de okusan sonuçta prova.
-Ama herkes benimle alay edecek.
-İdare et o kadar…
Şiiri eline aldı. Hoca müziğe başlamıştı bile. Eli zangır zangır titriyor, buna bağlı olarak da, kâğıt rüzgârda savrulurcasına sallanıyordu. Hocaya baksa işaret için, kâğıda nasıl sahip olacaktı? O an biri elinden kâğıdı çekti ve gözlerinden az uzakta delikanlıya doğru tuttu. Tam bu sırada da Müzik öğretmeni kafasını salladı. Şiir başlamıştı.
Okuyordu artık. Kahramanlık destanıydı zaten şiir. Her bölüm sonunda alkışlar duyuyor, yeni bölüme geçmek için alkışların bitmesini bekliyordu. Alkışlar ya da işlerin yolunda gitmesi unutturmuştu her şeyi. Artık delikanlının dünyası; önündeki kâğıt, kâğıtta yazan şiir, dudaklarına uzanan mikrofon, alkışlar ve çalan müzikti.
Şiirin sonuna geldiğinde büyük bir alkış duydu. Dayak atılıp haşat olmuş bir halden, üzerine kovalarca soğuk su dökülerek ayıltılmış bir ruha gelmişti. Kızı düşündü; beğenmiş miydi acaba? Sert bir sözle irkildi:
-Nereye gidiyorsan git artık! Nazını çekecek halim yok! Hadi bakalım. Çekil şuradan; bu yaptığını unutmayacağım. Sana zorla okuttum. Bir daha da göremezsin.
-Hocam ne naz...
-Defoool! Ukala!
Delikanlı ağlamaklıydı. Kısa sürede bu kadar gelgitlere dayanamadı ruhu sanki. Çenesi titriyor, ağlamamak için dudaklarını ısırıyor, gözyaşlarını içine akıtıyor, yumruklarını kaskatı sıkıyordu. Şu an tek istediği, bu adama o yumruklarla vurmaktı. Başka hiçbir şey düşünemiyordu. Hocanın kısık bağırtısı bir kez daha duyuldu.
-Defooooool! Şimdi elimde kalacaksın!
Delikanlının yumruğuysa, göğüs hizasına gelmişti bu son sözden sonra. Artık düşünen bir varlık değildi. Robotlaşmıştı. Bedenindeki tüm sinirler olağanüstü hal ilan etmişlerdi; sürekli hareket halinde, öfkeden bir azgın sel yaratmışlardı delikanlının beyninde. Beyin ise yumruğa komuta ediyor, “Vur!” diyordu öğretmene. Yumruk göğüs hizasından geriye doğru hız almak üzere yaylandı ve harekete geçti ileri doğru.
-Durrrrr!
Bir ses… Çok şiddetli. Sonra, harekete geçen yumruğun gerisindeki kola uzanan iki yumuşak el… Ellerde hem şefkat, hem kararlılık, hem gizli bir güç vardı sanki. O kaskatı yumruklar yumuşadı, gevşedi iyice. Ellerin sahibine bile bakamıyordu. Aklı başına gelmişti ve yaptığı hareketin hayatına mal olacağını anlamıştı. Sahne gerisi böyle bir şey olmalıydı işte. Seyredenler alkışlarıyla mutlu ederken, sahne gerisinde neler yaşanıyordu demek.
Baktı ellerin sahibine. O idi. O kız… “Eyvah!” dedi içinden, “En aciz anlarımı gördü.”
-Bana bir de yumruk mu sıkıyorsun? Bak seni disipline vermeden, ayağımın altına alıp ezmeden defol git buradan.
Yine hocaydı. Kışkırtıyor muydu ne? Kız elinden tuttu delikanlının ve merdivenlere yöneltti.
-Kusura bakma… Çok alkış alınca yerimden kalkıp seni tebrik etmeye geldim. Hoca böyle davranınca da senin tepkini ister istemez durdurmam gerekti. Vursaydın eğer, hocanın istediği olacaktı. O zaten seni kışkırtma derdindeydi. Okuldan mı atılacaksın? Sinirine yenilme!
-Haklısın. Çok sağol! İyi ki geldin.
Birlikte stadyumun dışına çıktılar. Kız, delikanlıyı o çevreden uzaklaştırmak istiyordu. Müthiş bir başarı, birden böyle bir kargaşaya dönüşmüştü hiç yere…
-Hadi beni eve bırak. Bak sana ne diyeceğim? Dört gün okul da yok. Bence bin bir arabaya memleketine git. Sonra gelirsin.
Artık başlayıp çokça da içtiği sigaradan bir tane yaktı delikanlı.
-Ama daha seninle tanışmadık bile…
-Çok zaman var önümüzde. Daha çok konuşuruz.
Bu fikir delikanlının da hoşuna gitmişti. Babasını, annesini, kardeşlerini, dede ve ninesini özlemişti zaten.
(On beşinci bölümün sonu)
YORUMLAR
Yine devam dedim kaldigim yerden...
Anlatim surukleyiciydi..
Tebriklerimle.
Turgay COŞKUN
Saygılar...
Turgay COŞKUN
Saygılar...
Öğretmenlik çok kutsal bir meslek. Hakkıyla yapabilmeliler diye düşünüyorum.Yapamıyorlarsa son vermeliler. Öğrencilerin geleceğini belirledikleri dönemde çok önemliler.
Bizim delikanlı iyi dayandı bence ama kızımızıda tebrik etmek gerek. Bir hatanın geleceğini etkilemesine izin vermedi. Tek anlamadığım öğretmenin psikolojikmi bir sorunu mu var yoksa siyasi görüşte ters düştüğü için mi öğle davranıyor. Siyasi görüşte aynı yerde olmadığımız için lise yıllarında bizlerde sorunlar yaşadık. O günler geldi aklıma.
Evet ailesi delikanlımıza ilaç gibi gelecektir. Dinlenmeli bencede.
Yazıyı okurken sesi kapatmıştım dikkatim dağılmasın diye. Okurken onu unutmuşum yorumu yollayınca ses tekrar açıldı. Çok güzel duygularla nefes olmuşsunuz. Evet Öğretmen dediğiniz sizin anlattığınız gibi olmalı. En güzel örneğide baş öğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK gibi...
Yüreğinize, emeğinize sağlık. Saygılarımla...
seher_yeli tarafından 10/1/2012 2:42:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Kızın da dediği gibi kışkırtma amaçlı. Delikanlıyı okuldan attırmaya yönelik. O yıllar siyasesetin içinde olan öğrenciler bunu iyi bilirler...
Değerli ve olayları araştıran bir yorumdu. Çok teşekkürler...
Saygılar...
BİRİNCİ BÖLÜMDEN OKUMAYA BAŞLAYACAĞIM GÜZEL BİR HİKAYE İLGİMİ ÇEKTİ TEBRİKLER
SAYGILAR
Turgay COŞKUN
Saygılar...
Bir öğretmen yüzünden okul hayatımın bittiği aklıma geldi ve çocuklarımda benim kaderimi yaşadılar öğretmen yüzünden okuldan soğudular :(( gerçi her meslekte var çürükler dediğiniz gibi bu okumuş yada okumamış farketmiyor ...
Tebrikler saygımla selamlıyorum...
Turgay COŞKUN
Teşekkürler...
Saygılar...
…………………….Giderken kafasını yere eğdi, düşünerek, söylenerek yürüdü. Hem binlerce kişi vardı, hem de kız arkadaşı vardı. Şimdi hiç hazırlanmadan okuyacağı şiirle rezil olursa, kızın karşısında karizması da kalmayacaktı. Hiç korkmamıştı bugüne kadar şiir okumaktan, konuşmaktan. Bu başka bir şeydi ama…………………………………………
Elbette ki izleyenlerin arasında kız arkadaşının da olması endişelendiriyordur, delikanlıyı.
…………..-Hocam, şiir nerde? Hiç değilse on beş dakika göz atayım. Hiç bakmadım ki daha……………
Delikanlı daha önce şiir okumuş belli ki ve öğretmenleri de bunu bildiği için ona veriyorlar bu görevi, son anda. Delikanlı da mükemmeliyetçilik de var benim hissettiğim kadarıyla. Hazırlanmadan şiir okumaya hem alışık değil hem de dinleyenler arasında bu kadar özel bir kız da olmadı daha önce, anladığım kadarıyla.
…………Şiirin sonuna geldiğinde büyük bir alkış duydu. Dayak atılıp haşat olmuş bir halden, üzerine kovalarca soğuk su dökülerek ayıltılmış bir ruha gelmişti. Kızı düşündü; beğenmiş miydi acaba? Sert bir sözle irkildi:………………………
Şiiri okumaya başlayınca, şiirin büyüsüne kapılıp unutmuştu tüm endişeleri. Belki öğretmenin saygısızca davranmasını da. Tek düşündüğü, kız arkadaşının beğenip beğenmediğiydi.
Tam rahat bir nefes almışken, öğretmeninin kaba davranışları ile irkiliyor yeniden. Duygu durumunda ki bu ani değişimler sonucunda, yumruğunu kullanmaya yeltenmesi de son derece olağan bir durum. O henüz bir öğrenci ve hazırlıksız olduğu halde şiiri okudu, öğretmenin istediği şekilde.
Olayın içindeyken fark edemediği kışkırtma durumunu, kız arkadaşı uzaktan daha iyi fark ediyor ve şifalı bir kelebek gibi konuyor zor durumda ki öğrencimizin omzuna. Düşünüyorum da bu dünyada ki herkes taraf olabilir, bir yerlere. Bir tek öğretmenler çalıştıkları kuruma taşımamalı, taraf olduğu fikirleri. Çocukları hayata hazırlamakla görevli olan sevgili öğretmenlerimiz, çocuklar arasında hiçbir ayırım yapmadan eğitebilme kabiliyetinde olmalı. Mesleki bilgi donanımına sahip olmak da yetmez, öğretmen olmak için istekli olmak da. Öncelikle insani değerlere sahip olmalı öğretmen adayı. Sonra, çocukları çok sevmeli ve onları makine gibi görmemeli. Çocuklarla sağlam diyalog kurabilecek yetenek ve beceride olmalı. Tüm dünyaya yetecek kadar sabrı olmalı. Öğrencileri, kendi çocuklarından ayırmayacak kadar adil olabilmeli. Dünyanın kir ve pasını çocukların gözlerinde yıkamamalı. Öğrenci dediğimiz varlıklar, birer çocuktur ve onlara o masumiyette davranmak gerekir. Baş Öğretmen Atatürk, çok güzel bir örnektir değerli öğretmenlerimize.
…………….-Haklısın. Çok sağol! İyi ki geldin………………..
Bu cümlenin tercümesini yapıyorum: - İyi ki geldin, hayallerinle doldurduğum, sensiz dünyama.
…….-Hadi beni eve bırak. Bak sana ne diyeceğim? Dört gün okul da yok. Bence bin bir arabaya memleketine git. Sonra gelirsin……………..
Delikanlının aklı başından gittiği için kızın sayesinde, kız mecburen düşünmek zorunda kalıyor onun adına.
………..-Ama daha seninle tanışmadık bile…
-Çok zaman var önümüzde. Daha çok konuşuruz……………
Bu iki satır bir teklif niteliğinde.
Delikanlı nasıl gideyim daha tanışmadık bile diyor. Tanışmak istediğini ifade ediyor bu soruyla. Kızın cevabı da “evet” oluyor.
Yaşanan kargaşa can sıksa da, delikanlının yürek sızısı diniyor aynı anda. Gözle görülmeyen güçlü bir bağ oluşmaya başlıyor aralarında.
Yazıyı incelediğimde dikkatimi çeken şeylerden birisi de gereksiz açıklamanın yapılmamış olması. Öğretmenle ilgili diyaloglarda, "kışkırtma" kelimesi ile ne olduğu anlaşılıyor. Demek ki herşeyi olduğu gibi aktarmadan da anlatabiliriz bazı şeyleri. Yazılarınızı bu denli irdelememin bir sebebi de birşeyler öğreniyor olmam.
Bu arada şiiri çok beğendim, bilmediğim bir şiirdi ve sayenizde dinlemiş oldum. Müzik ve seslendirme de çok etkili ve uyumlu olmuş.
Saygılarımla.
hayal deniziii tarafından 9/30/2012 12:31:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
hayal deniziii tarafından 9/30/2012 1:17:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Emek ürünüydü...
Saygılar...
okurken tek tek canlanıyordu her sahne gözümün önünde
tek eksik bir şiir ve seslendirme diye düşündüm ve o anda farkettim sesli açmadığımı
güzel bir bölüm olmuş hocam
kutlarım emeğinizi
saygı ve hürmetlerimle
Turgay COŞKUN
Çok teşekkür ediyorum güzel yoruma..
Selamlar...
acaba kitap cikarmayi düsünüyormusunuz hocam bence yerinde olurdu cok güzeldi saygilar sevgiler esen kalin...
Turgay COŞKUN
Teşekkür ediyorum güzel yoruma...
Selamlar...
Evet... Öğretmene çok sinirlendim... Eğitimci kişi öğrencisine böyle davranmamalıydı. Öğretmenlik bu nedenle zor işte. Öğrencisinin omuzlarını okşayacağına, onun maneviyatını yükselteceğine aksine sanki sokak kabadayısı gibi davranmış.
Yazılarda bu konuları belirtmek toplum bilinci yönünden çok olumlu. Bir de öğretmenliği anlatan seslendirdiğin şiiri eklemiş olman sayfayı okunası yapmış.
Tebriklerimi bırakıyorum sayfana...
Sevgiler, selamlar...
Turgay COŞKUN
Tıpkı dediğin gibi öğrencisini okşamalıydı. Ama demek ki başka hesaplar içinde öğretmen.
Bu tür yazılarla toplum bilincini arttırmalı bence. Ve sen gibi yorumlar da aynı bilinci arttırır.
Şiiri bunun için ekledim evet... Farid Farjad serisini koymaktaydım. Bu bölüme özel oldu...
Çok teşekkür ediyorum... irdeleyen bir yorumdu...
Sevgiyle kal... Selamlar...
e böyle bir kız da sevilmez mii?:) delikanlı haklıymışş.
maalesef bu tarz öğretmenleri biz de gördük..karşıdakini rencide eder miyim,etmez miyim..hiç umrunda olmayan öğretmenler..maalesef..çok iyileri de var tabi..ne onlar unutuluyor,ne bunlar..
delikanlıya ailesinin yanına gitmek iyi gelecektir..bana hep iyi gelmişti okul dönemlerimde..var mı onlar gibi şefkatlisi???
cahilliğimi bağışlayın ama bu okuduğunuz şiir size mi ait?
Turgay COŞKUN
İşte böyle demiş Çin düşünürü... :)
Yorumunuzun düşünen yanı her daim çok çok güzel. Bazen merak ediyorum, o şiire ya da yazıya ne yazacağınızı.
Benim de mesleğim olduğu için bu öyküde o öğretmenin yaptıklarını özellikle vurguladım. Yorumlardan gördüğüm kadarıyla da vurgu yerini bulmuş. Yani ben de öğretmenim diye, kusur kapatma yoluna asla gidemezdim. Çünkü doktorlar doktorlarda çürük ayıklamazsa, hukukçular ayıklamazsa, öğretmenler ayıklamazsa bu ülke çok şey kaybeder. Bilhassa toplumu yönlendiren mesleklerdeki çürüklükler yok edilmeli diye düşünüyorum. Belki de bu delikanlı öğretmen düşmanı olacaktır ilerde kimbilir...
Şiir ise... Konuyu iyi anlatacağını düşündüm. 13 yıl önce, o yılların teknolojisiyle seslendirmiştim. İdealist bir öğretmeni anlatıyor. Milli Eğitim Dergisi'nde yayınlanmıştı. Şair ben değilim... Mustafa Nejat SEFERCİOĞLU...
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ediyorum...
Saygılar...
küsss
şu ana kadar okumadığım hiçbir şiire ve yazıya yorum yazmadım..bazen hissediyorum yapanlar oluyo maalesef..oysa bi emek var burda..hiçbir şey deme,daha iyi...ve düşünmeyeceksek eğer onu okurken,okumanın da bir anlamı yok..yorum konusunda hakkaten eksiğiz..bu muhakkak..
demek öğretmensiniz:)) aslında anlamalıydım:) babam da öğretmendi..o yüzden sanırım öğretmenlere karşı ayrı bir sevgim vardır..şimdi sizi daha da bi sevdim örtmenim:)) ve kesinlikle o mesleği yapanın bunları irdelemesi gerektiği konusunda da çok haklsınız.
şiire bayıldım,bunu söylemeden önce bir pot kırmamak adına sormak istedim:) ama yoruma da bayıldım:)
saygılar suskunyazar..
Turgay COŞKUN
Şimdilerde ise o sözleri diyenler, kendileri şiir okuma çabasındalar. Nerden nereye? Aklıma neler getirdiniz :)
Çok yaşayın...
Saygılar...
küsss
"meyve veren ağaç taşlanır" hocam..hep böyle olmadı mı??? ve her yenilik korkutmadı mı eskiye alışan küflü yürekleri??
siz de çok bereketli yaşayın inş...
saygılar benden.
Turgay COŞKUN
Saygılar...
Maalesef böyle anlayışsız öğretmenler de var. Sanırım mesleklerini sevmeyenlerden biri olmalı. Eğitim insanı yoğurmak, şekil vermektir. Eğitim, yanlış kararı asla affetmez. Bence çok iyi analiz edilmeli. Güzel bir bölümdü yine. Tebrikler.
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Genç bir insanı tebrik etmek ve teşekkür etmek yerine, paylamak!
Maalesef bazı eğitimcilerimiz yeniden eğitilmeye muhtaç.
Bunu çok güzel işlemişsiniz.
İnsan ilişkilerinde hep kabalık, hep anlayışsızlık!
Güzel bir bölüm, okullarımızdaki noksanlıklar, anlayışsızlık güzel işlenmiş, tebrikler, çok güzel devam ediyor, selam ve saygılar.
Turgay COŞKUN
Öğretmenlik benim de mesleğim olduğu için, bu bölüme daha bir önem verdim ve Farid Farjad serisinden bu bölüme mahsus olmak üzere ideal öğretmenliği anlatan, yaklaşık 13 yıl önce seslendirdiğim şiiri ekledim fona...
Değerl yorumunuza teşekkür ediyorum...
Saygılar...