PERDENİN ARKASINDAKİLER
Eğer bir bölgeyi yok etmek isterseniz, bunu nasıl yaparsınız!
Bunun iki yolu var:
Oraya gidip bombalama falan yaparsınız, tabii bu çok da etkili bir yöntem değildir.
Yapmanız gereken şey, orada yaşayan insanlara birbirlerini öldürtmektir ve bu şekilde onların yaşadıkları bölgeyi, tarlalarını yok edersiniz...
Lyndon La Rouche (zeitgeist kuantum ve kur’an)
Başından beri insaf sahibi bütün akil adamlar şu yukarıdaki düşünce çerçevesinde üzerimize oynanan oyunları izaha çalıştılar.
Duymadık, zira yerel ya da küçük kanalların dışında kimse onları ulusal kanallarda konuşturmadı. E, bizlerde okuryazarlığımıza inat okumaya üşenir bir millet olduğumuzdan, tüm çırpınmaları yazık ki boşu boşunaydı.
Birbirimizle hiçbir kavgamız yokken birden bire aramızda çıkan husumetin sebebinin ne olduğunu da düşünmedik ki hiç. Uzun lafın kısası, neyi üleşemediğimizle ilgili soruma hala cevap alamadım.
İnsanın hayatını kolaylaştırmayan, zenginleştirmeyen ve huzurlu kılmayan hiçbir inanç hiçbir felsefe, hiçbir ekonomik sistem, hiçbir hukuk kuralı ve hiçbir yönetimi doğru bulmuyorum. Eğer insan için kurgulanmıyorsa yapılanlar, yönetimdeki hükümetler halkı için değil mutlu bir azınlık yararına varlığını sürdürüyor demektir.
Silahların gölgesi üzerimize düşmeden çorbamızı kaşıklıyor olmamıza rağmen yazık ki büyük bir savaşın tam ortasındayız. Bizler bu savaşı fark etmeyelim diye her gün sahteliklerle dolu bir hayal dünyası karşısında sabahtan akşama kadar oyalanıyoruz. Evet, televizyonlarımız gerçeklik algımızı ortadan kaldırıyorlar yazık ki. Hakikat olanın yalnız kendimiz olduğunu fark edemeyecek hale getiriliyoruz hızla.
Din savaşları, etnik çatışmalar, ekonomik baskılar ve iktidar mücadelelerimizle uğraşırken bizi bu konularla meşgul etmek için kendi hedefleri ve planları olanların amaçlarına hizmet ettiğimizi algılayamıyoruz bile.
Ortadoğu’da birden bire çıkan bu “halk ayaklanmaları” sizleri şaşırtmadı mı? Bizi şaşırttı. Ekonomisi bitmiş olan Yunanistan’da bir ayaklanma çıksa şaşırmazdım ama Libya’da çıkan ayaklanmayı anlayamadığımı itiraf ederim. Dikta yönetiminde yaşıyor olsa da halkı fukaralık içinde baskıcı bir rejim altında mıydı gerçekten. Öyleydiyse neden çıkacak bir iç savaşın hiçbir belirtisi olmadan bu derece pat diye oldu Allah aşkına. Nedir yani açıklama? Halk bezmişti ve yıllar yılı bu anı bekliyor ve evinde askeri mühimmat mı biriktiriyordu. Bir oldu bittiye gelen kadife ihtilaller, menekşeler, vs. havalarda uçuştu ve Ortadoğu baştan sona bir anda bir bilinmezliğe sürüklendi. Sürüklendi de sürüklenmesine asıl soru şu; Kimin işine yaradı ya da yarayacak?
Korkarım küreselleşme diye adlandırılan ve bütün dünya ülkelerine bir ihtiyaç ve mutlu son gibi takdim edilen korkunç bir dalaverenin ortasındayız. Alev Alatlı’nın kitaplarında anlattığı çip’lerle hayatları kontrol edilen toplumlar olmamıza doğru giden bir sürecin coğrafya ayağındayız şimdilik. Bize düşmanımız olduğu söylenenler düşmanlarımız mı sahiden yoksa bizi birbirimizle düşmanlaştırıp çıkacak kaotik ortamdan yararlanacak daha büyük güçlerle mi karşı karşıyayız? Bu sorunun cevabını bize zaman gösterecek. Yaşanan her şeyi mahalle kavgalarımızı bile bu sebeple iyi irdelememiz gerektiği kanaatiyle yaşamalıyız. Yoksa kontrol edilebilen ve sayılardan ibaret çipleriyle yaşayan insanlar olmamız işten bile olmayacaktır.
YORUMLAR
Perdenin arkası büyük karanlık.Gelecek, kimbilir nelere gebe.Bir gün görmek nasip olursa belkide kahrımızdan çıldıracağız, bilemiyorum.Gücümüzün yetişemediği noktada hayırlısı demekten öte söz kalmıyor.Tek umudum gören, okuyan, sağduyu sahibi insanların yetiştireceği yeni nesil.Görünen ise herkes ya ekonomi yada eğitim telaşı içinde.Geleceğe gerçekten yatırım yapan organize bir oluşum var mı acaba?
Okuyan insanı düşündürmek noktasında güzel yazıydı.Eğer yaşadığımız dünyayı doğru değerlendirebilirsek belkide o noktada kendimiz ve gelecek nesillerimiz için istediğimiz hayat şartlarına yaklaşabiliriz.Fikir, yaklaşım ve emeğinize sağlık.Saygılarımla.
öncelikle güncel bir konuyu işlediğiniz fikrnizi sunduğunuz için teşekkür ettim adıma...
ve tarih... tarih yaşamın insan yaşamının çetelesini tutan ama hiç bir zaman da tarafsız yazılmayan! kronolojik takvim...
neden tarafsız yazılma! çünkü tekerrür ettiği herkesçe bilinir de ondan. o sebeple o tarihe yön verenler onu istedikleri gibi
kaleme almak isterler ki; tükenmeyen emellerini daha yapacak işlerini bilmesin insanlar.
ve biz. yaşadığımız coğrafyanın bereketini ve stratejik önemini anlaymadık daha. ve tarih boyunca tüm ideolojik güç odakları buraya boşa göz dikmiş
uğrunda dünya savaşları yapmış olamazlar... konu o kadar derin ve iç acıtıcı ki; belki ben bu anda yazarken bile bir sürü vatan evladı daha gitmiş olacak !
ne için ne uğruna diye abes brir soru bırakarak geride.!
Anglosakson tarihini ve emperyal güdülerin ve işleyiş şeklini bilenler bunu ezberlemiştir. PARÇALA BÖL YÖNET... ve bu bazen çok pahalı bile olsa
getirisi uğruna 2-3 milyon insan bile ölse sorun değildir. ( örnek iran -ırak savaşı örn; ırak savaşı . ve daha binlercesi)
ve bu emelelrin yerine getirilmesi için de bazı ezbere düşmüş zarları vardır bu kumarbazların! ETNİSİTE !
bir bakarsın ne idüğü belirsiz bir Fransız MAdam yengermiz olur - bayan Mitterrand- nir bakarsın insan hakları adına -sözümona- Claudia ROTH ablamız !
bir bakarsın en kolay kullanılacak etnik toplum-kürtler- kendini bir anda Amerikan gölgesine atar, haritada ;Türkiyenin yerini bile bilmeyen Amerikan halkı
kürtlere mihmandar olur onlara ne için olduğunu da hala anlayamadığımız özgürlük sunarlar altın tepside.
hani dediniz ya LİBYAdaki olayları anlamadım . film hep aynıdır bu ritüelde yöntem neredeyse bire bir tıpkıdır. önce yönetimi zayıflat. bu terörle de olur
akla gelebilecek en adi en insanlık dışı yöntemlerle de... Ruanda'da bir ayda 3 milyon kişi ölürken insan hakkı filan yoktur! binlerce insan pazar yerinde
misket bombalarıyla FİLİSTİN olurken ses çıkmaz mesela... falan filan. inanın yazarken bile miğdem bulanıyor...
ve en acısı da bu mikroplar nereye elini atsa hangi ülkeye demokrasi-bu kara varil istilasının =petrol= adıdır -götürse daha tövbe iflah olmaz orası bir daha...
ama buna rağmen bu güzelim ülkede her şeyi paylaştığımız her imkanı beraber kullandığımız kürt kardeşlerimizin bazıları işte bu tarih yoksunluğundan
olsa hala bu masallara hem de kardeşlerini öldüremk yok etmek paahasına alet oluıyorlar.
ben bir çok ortamda birebir sordum bu soruyu? nedir derdiniz eksiğiniz kardeşim. hep bir öğretyi vardır cevap olarak. Kürt değilsen anlamazsın!
neyimiz ayrı ? kimliğimiz mi? otobüslerimiz mi? okullarımız mı? aynı işi yapa mıyor muyuz? emeklilik hakkınız< yok mu? devlet memuru başbakan
hatta cumhurbaşkanı bile ola mıyuor musunuz? aynı memur aynı şartlarda nikah yapmıyor mu? yahu Allah aşkına bana bir tane de
o siz -biz ayrıcalığına örnek göstersinler. ha dene şu devlet bize hoş bakmıyor ? bazı haklılık payları olan çok ufak örnekler vardır ama.
Amerika ıark'a girerken koca bir dünyayı ırakta kitlesel imha silahları olduğuna inandırmadı mı dünyayı? oyuncak maketlerle hemde ! ne oldu peki sonra
ırak halkı Saddam dan kurtuldu deil mi? özgürlük geldi! sonra arap baharı nasıl birden birte peydah oldu. ki o ülkeleri şimdiye dek destekleyen kimdi?
ki ; bizler aynı mezarda aynı ülke topraklar için ölmemiş miyiz? peki şimdi ne diye ve kimin için ölüyoruz? IRAK SURİYE LÜBNAN CEZAYİR olmak için mi? değilse nedir o halde.
20 bin km den gelip de sana ne diye detek vermiş Sam amca? öne sürmüş seni eline silah vermiş? neden?
çünkü ırak'a girmek için bir kapı gerekliymiş değil mi!
ve hele de aydın geçinen ve bu 2 kere 2 kadar görünür bilinir olguya destek olanları anlamak zor... sadece bir menfaat gütmeleri dışında.
kundaktaki bebeği öldürmek, yolda giden kadınları taramak hangi akla hangi dine uyar yoksa! yok dilmiş falan filanmış yahu buyurun serbest oldu kürtçe!
biz halkaların kardeşliğini istiyoruz! şimdiye kadar düşman mıydık peki! yooo ... peki maadem kardeşlik o arkadaki SİNOP_ ADANA bölünmüş harita nedir peki?
be mübarek sana akıl verenler kaç kere kendileri gitdiler oralalra da beraber atmadık mı onları ?_ MARAŞ'ta ANTEP'te vs tüm yurtta.
dalmış gitmişim ama öyle dolu ki içim .
düşünen düşündüren yazının ve gevezeliğim için af dileyerek tebrikler dedim.
asran
Göstermemiz gereken tek tepki kişiler bazında değerlendirmeler yapıp iyi ve doğru olduğuna inandıklarımıza sahip çıkmak. Şunu anlıyorum ki kişisel olarak doğru işler yapmak mecburiyetindeyiz. Başkalarıyla çatışarak değil doğru bildiğimizi sakin ve akla mantığa uygun şekilde anlatmaya uğraşarak bu bataklıktan çıkabiliriz ümidim hala var benim.
Selam ve saygımla...
Yazınızda özetlemişsiniz:
"Korkarım küreselleşme diye adlandırılan ve bütün dünya ülkelerine bir ihtiyaç ve mutlu son gibi takdim edilen korkunç bir dalaverenin ortasındayız." diye.
Bir de bu dalavereye yerli işbirlikçiler bulunca işlem tamamdır.
Yazınızı beğenerek okdum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
öyle güzel irdelemişsiniz ki..okumaya ve düşünmeye üşenen ama izlemeye hiç üşenmeyen toplumlar olarak daha kaçırdığımız nelerimiz var,yakında göreceğiz keçilerimizle birlikte..
Arap Baharı.. tamam da ilkbahar mı bu bahar,son bahar mı?aslında yalan yok yani:) onu da görmeye başladık zaten.
çip mevzuuna gelince..hani bazen bir olgudan söz edilir.ille de o olmayan..yani onu karşılayan başka bir şey.. çip de belki sadece kapak..altında yatan gerçeği yaşıyoruz bence,üzülmeyerek..çünkü üzülmek için de fark etmek gerek..
güzel bir deneme olmuş.düşünen ve düşünmeye sevk eden..aslında bu konu hakkında yazılacak çok şey var,yazar da biliyor bunu..ama okuyucuyu sıkmamak için bu uzunluk da çok güzel br seçim olmuş..
saygılar.
asran
Suya sabuna dokunur işler için sizin gibi farklı açılar yakalayabilen kimselere her dönemden daha çok ihtiyaç var doğrusu. Konu ve biçim bakımından ayrı ayrı gösterdiğiniz ilgi için özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Saygımla...
Toplumu yok etmek için türlü türlü yollar vardır. En etkilisi eğitim sistemini içten içe hissettirmeden çökertmektir ki yukarda değindiğiniz noktalar açısından baktığımızda ülkemizdeki çöküşün en etkili olacak biçimi kapımızda. Kapıyı açtık aldık içeri.
4+4+4
Kimi siyasi düşüncesine uygun düştüğü için içeriğine bakmadan sonuna kadar destek veriyor, kimi siyasi düşüncesine uygun düşmediği için nedenlerini açıklayamadan red ediyor. Sürü Psikolojisine doğru itilen halk ise İmamhatip kısmını çok cazip buluyor.
Eğitimci gözüyle bakalım bir de. Üniversite ve yüksek lisans eğitimi boyunca okuduğumuz kitaplarda, çocuk gelişimi açısından 72 aylık olmayan çocukların okula gitmelerinin uygun olmayacağını öğrendik, şimdi 60 aylık çocuklar daha önlükleri ve ya formalarının içini dolduramazken sıraları doldurdular. Aynı sınıfta bulunan öğrenciler arasında maalesef 22 ay olan bile var. Diğer taraftan sınıf öğretmenleri norm fazlası konumuna düştüğü için Milli Eğitim Bakanlığı hızla alan değişikliği yaptırıp başka alanlara öğretmenleri kaydırıyor. Allah aşkına hiç okula gitmeyen birine sorun ustalık işiniz var bizim çırak gelse olur mu? diye. Kim kabul edebilir? hiç kimse.
Maalesef şimdi sırf iyi irdelenmeyen bir sistem yüzünden eğitim sistemimiz çöküş noktasına doğru hızla ilerliyor. Sınıf öğretmeni olduğu halde norm fazlası konumuna düşen ya da değişen eğitim sisteminden çekinip aynı sınıfta bu kadar yaş farkı ve düzey farkı olan ,sınıf mevcutlarının 50 nin üzerinde olduğu okullarda çalışmak istemeyen öğretmenler, matematik, Türkçe, Türk Dili ve Edebiyatı,fizik, kimya, müzik , sosyal bilgiler, fen vs. gibi yan alanlarına geçip de öğrencilerin karşısına geçen bir eğitim ordusu ile karşı karşıyayız. Kaldı ki içlerinde emekliliği yakın öğretmenler var. Neyi ne zaman öğrenecekler de öğrenciye öğretecekler.
Diyeceğim O dur ki dünyada var olan kirli oyunlar dağlarımızı, tepelerimizi aşıp, sokak aralarımızı geçip, kapımıza dayandı. ve hala kimse aklını başına alıp adam gibi meseleyi irdelemiyor.
Çok kötü günlere gebeyiz.Çok!
sabah sabah bam telime dokundunuz...
affola..
saygıyla şair...
asran
Az bile söylemişsiniz.
Bir ülkenin eğitim politikası, tarım politikası vs. politikaları olmadan yönetilmesi mümkün müdür?
Bizim hiç bir politikamız yok, olmadı hiç. Politikasız böyle kör yordamı hala ayakta kalabildiğimize bile şaşıyorum ben.
N'apıyoruz, n'apacaz nasıl olacak bu işler hiç bilemiyorum artık. Birileri bişey yapsın diyor herkes de, o birileri kimdir nedir necidir niye hala bunca çağrıya kulak tıkarlar onu da çözebilmiş değilim. Üzerime alınıyorum kimse ayaklanmayınca, "herhalde bana söylüyorlar kimse höt demediğine göre nere gitsem de toparlasam olup biteni" diye düşünüyorum artık.
Yorum altına cipimiz var demişsiniz ben dotora bile gitmem çip taktırmadım :))) bir iki yıla kadar da büyük şehirden kayıp bi kasabaya kaçıp yeniden bazlama yapmayı öğrenecem inşaallah.
Selam ve saygımla, teşekkür ederim görüş paylaşımınız için.
-Ezrak Rahel-
aynı hayale kucak açmışız demek ki :))