- 881 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MAHALLELİ KADIN- 1. BÖLÜM
Zehra dosyaları çalışma masasına fırlatıp ayağa kalktı ve hışımla ceketini giymeye çalışıyordu, bir an önce uzaklaşmalıydı burdan uzaklaşmalıydı ilk defa yaşamıyordu bu duyguyu kimseyi gözü görmüyordu o an ,ne tuhaf bir nefret allahım ne tuhaf bir hüzün sanki hayatı boyunca üstüne çullanan kederin izlerini taşımak gibiydi bu anlamsızlık..
Hızlı adımlarla yürüyordu caddenin kalabalığına aldırmadan ,nereye gittiğinin ne önemi vardıki gidiyordu ,gözyaşlarına yakalanmamak için kaçıyordu kendinden. Ani bir korna sesiyle irkildi ,ölmek mi istiyorsunuz önünüze baksanıza diye bağırıyordu arabanın içindeki adam .. Zehra adamdan özür dileyerek yolun karşısında duran parkı fark etti hızla parka doğru koşarak önüne çıkan ilk banka oturdu ,sakinleşmeye çalışıyordu derin bir nefes aldı ve o an etrafında cıvıl cıvıl sesleriyle oynayan çocukları farketti, anneleri birbirleriyle sohbet ederken neşeli kahkaları yankılanıyordu boşluğa..kimbilir hangi hikayeleri vardı bu tanımadığı kadınların, biraz beyaz , tatlı pembe, yeşile çalan hayaller ve hiç bir zaman siyahtan öteye geçmeyecek katlanmalar...
Zehra çantasından çıkardığı suyu yudumlarken ,kalbinin bir yerlerde sıkıştığını hissetti, tehlike çanları çalıyordu çocukluk hatıralarında ; Annesiyle Zehranın anıları ,o güzel narin kadın o küçüçük elleri ve yorgun bedeniyle üstesinden gelemeyeceği dert yokmuş gibi ızdıraplarla savaşan koskaca bir yürek..O adamın sesiyle sarsılıyordu oturma odası, şerefsiz diye bağırıyordu pislik herif annesine , mahalle kadınısın sen ,senden bir bok olmaz kadın ol kadın olllllll..! ne yapmıştı zavallı kadın henüz işten gelmiş ,hatırını soran komşusuyla kapının önünde biraz konuşmasını , bahane eden adam avazı çıktığı kadar bağırıyordu ..
Hayal meyal hatırlıyordu Zehra beş yaşlarında olmalıydı ,Annesi gözyaşları içinde ona sarılarak babasını kaybettiğini anlatıyordu ,evet Zehranın babasıydı o, hiç karşısında kendini bilmez şu adam gibi küçülmemişti küçük kızın yüreğinde, ama yaşamıyordu artık o yaşamıyordu .Köklü bir aileden geliyordu Zehranın Annesi zeki,sevecen ,hayat doluydu Ailesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen Babasından vazgeçmemiş evlenmiş yıllarca Aile bağlarını koparmıştı mutluydu kadın huzur veriyordu sevgili Babası Annesine sevgi doluydu yaşamları.Canım Annem diye hayıflandı Zehra ,Babasının bu ani kaybı kadının ruhunda derin bir mezar açmıştı ,yemiyor içmiyor, yaşayan biri gibi davranmıyordu ,aylarca komşular ılgilenmişti Annesi ve Zehrayla yavaş yavaş yaşam belirtisi göstermeye başlayan Annesi zaman içinde tekrar güçlenmiş hatta çalışmaya başlamıştı ,Anne ve Kız yeni yaşamlarına ayak uydurarak yalnızlığa alışmışlardı .
Kasvetli bir hava vardı bugün ,sonbahar halleri ılık bir rüzgar, uçuşan sarı yapraklar, soğuğun habercisiydi haftanın ilk pazartesi.Zehra ondört yaşındaydı artık taze bir bahar ,Annesinin meleği ....Aneciğim diye seslendi okuldan gelmişti ,evdemisin ?salona girdi ,Annesi bordo renginde yıpranmış koltuğun kenarına oturmuş sanki suçlu bir çocuk gibi gözlerini Zehraya dikmişti.Hadi gel bebeğim diyerek yanına çağırdı ve konuşmaya başladı dün gibi anımsıyordu Zehra bu sahneyi ,Annesi bir adamdan söz ediyordu nasıl tanıştıklarını ,ne kadar iyi biri olduğunu ,evlenmek istediğini ,şaşkındım Annemin gözlerinde yıllardır görmediğim ışıltı beni alt üst etmişti ,olumsuz bir cevap vermek istemiyordum ,korkularıma rağmen istemiyordum, mutlu olmayı hakediyordu Anneciğim ve olmalıydı.İki ay sonra yapılan sesiz sedasız nikahın ardından ,Annemin aşk beslediği adam karşımda duruyordu ,ilk bakışta sakin sempatik gibi görünen adamın yüzündeki ifadeyi tanımlamaya başlamıştım bile çocuksu bir his bu adama güvenmemeleri gerektiğini fısıldıyordu bilinçaltına..
Zehra 16 yaşında genç bir kız ,henüz kurdelelerinden kurtulan, başka bir genç kıza olduğu kadar adaletli davranmıyordu yaşadığı hayat günden güne ızdırap içinde küçülen Annesinin kaderine ortak olmak, vakitsiz çalmıştı ya çocukluğunu ,o büyümek istiyordu bir an önce hayatlarına arsızca giren bu adamın haddini bildirmek git gide nefret tohumlarını ekiyordu düşüncelerine.
Adam bir kaç ay sonra gerçek yüzünü göstermeye başlamıştı,girdiği işte bir kaç haftadan fazla barınamıyor sinirleniyor ve hırsını Annesinden çıkarıyordu, sağlığı gittikçe bozulan Annesi Zehraya belli etmemeye çalışsada Zehra her şeyin farkındaydı .Günlerden pazar Annesi bugünde evde yoktu,gündelik temizlik işlerine giden Annesinin evde olmadığı bir gün Zehra erekn saatte uyanmış Adamla mümkün olduğu kadar yalnız kalmamak için arkadaşına gitmişti ,kısa bir süre sonra Annesinin ona her zaman harçlık olarak bıraktığı incilerle işlenmiş küçücük para çantasına almak için eve geri döndü , bir an önce harçlığını alıp evden çıkmak istiyordu Adamla yüz yüze gelmemek için, dar koridorda ayakkabılarını çıkarıyorduki ,oturma odasında iki kişinin konuştuğunu duydu, biri Adamın sesiyken diğer erkeğin sesi yabancıydı...Zehra ayaklarının ucuna basarak, sessizce kapıya yöneldi ve kapının deliğinden içeride olanı görmeye çalışıyordu .Kimdi bu yabancı ne konuşuyorlardı..? İnanamıyordu Zehra ..Adam ve diğer erkek yatıyorlardı aynı yatakta, ve yabancı ona bir deste para uzatıyordu, yine gelicem diyordu ,ağzını sıkı tut karım duyarsa hayattım kayar ,tamam diyordu Adam merak etme sen benden haber bekle,benim manyak karıyı kafaya alırım ben eh erkekliğimizde var biraz köpek gibi çalıştırıyorum aptalı ararım seni yiğidim diyordu...
Zehranın miğdesi bulanıyordu ,kaldırımda çıigın gibi koşuyor gözyaşlarına hakim olamıyordu neler oluyordu, neydi gördükleri şahit olduğu dakikalar beynini kemiriyordu, o tertemiz zihni sanki bir anda kirlenmiş, adını koyamadığı o iğrenç remi defalarca öldürmeye çalışmıştı ,öimüyordu ölmüyordu işte ama öldürmeliydi bir an önce öldürmeliydi bu kabusu yoksa Annesi yaşamazdı yaşatmazdı şerefsiz...
BERRİN KORKMAZ
YORUMLAR
içli samimi bir duyguyla yazılmış güzel bir yazı okudum sabahın ilk ışıklarında sevgilerimle