- 8353 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİNİ BİLİYOR MUYUZ?
Bugün dünyada okul öncesi eğitimin üzerinde durulmaktadır. Çocuklarımızın hayatları boyunca başarılı ve özgüven içinde yaşamaları için okul öncesi eğitime ihtiyaç vardır. Bu eğitimin yeni nesillerin gelişmesi ve hayata hazırlanmasında büyük bir önemi vardır. Çocuğun içinde bulunduğu fiziksel ve sosyal çevre gelişimi etkilemektedir. Çocukların geleceğinin yapı taşlarının oluşmasında, kişiliğinin gelişiminde okul öncesi eğitimin önemli rolü olduğu inkâr edilemez.
Çocuklar okul öncesi eğitimiyle temel bilgi ve becerileri kazanmanın yanında, kendi ve başkalarının haklarını korumayı, işbirliği alışkanlığı kazanmasını ve çevresiyle uyumlu bir şekilde yaşamayı öğrenmektedir. Çünkü çocuklarda beyin gelişimi 0–7 yaş arasında çok daha hızlı olmaktadır. Ülkemizde okul öncesi eğitimin okullaşma oranı çok düşüktür. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde 2–3 yaşları arasında başlayan okul öncesi yuva eğitimi çocukların beyin gelişimine büyük oranda katkı sağlıyor. Ülkemizde okul öncesi okullaşma oranı her çocuğu içine alacak şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Çocukların şuur altı beslenme dönemi eğitimcilere göre 0–7 yaşları arasıdır. Bu dönemin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Okul öncesi eğitim kurumları günümüzde önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu okullar aileleriyle birlikte çocukları yönlendirmede istenenlerin verilmesinde ve onların eğitilmesinde önemli rol oynamaktadır. Verilen bilgiler hayatın şartları göz önünde tutularak plan ve program içinde eğitim ve öğretim, hikâye ve oyunlarla süslenerek bir sevgi atmosferi içinde verilmelidir.
Bu kurumlarda çalışan personelin çocuk psikolojisi, çocuk sağlığı ve çocuk eğitiminde uzman kişiler olması; çocukların beden, zihin ve ahlâk yönünden sağlıklı gelişmesine ve olgunlaşmasına katkı sağlamaktadır. Gerçekten personelin yetenekli ve nitelikli olması çok önemlidir. Anne-babalar henüz ihtiyaçlarını karşılayamayan ve isteklerini tam anlatamayan yavrularını sevgi, şefkat ve eğitime en fazla muhtaç olduğu dönemde uzun süre bir başkasının eline bırakmak zorunda kaldıklarında buradaki eğitimcileri seçmek durumunda kalmaktadır. Buradaki eğitimciler hangi özelliklere sahip olmalıdır? Çocuğunu anlayacak, ihtiyaçlarını karşılayacak ve ona iyi bir eğitim verebilecek birini bulmak aileye güven verecektir.
Bu eğitimcinin hiçbir çocuğu ayırmadan seven, onlara karşı şefkatli davranan, ağlama, hırçınlık, kavga, kırıp-dökme gibi davranışlarda sabırlı olabilen, yüreği çocuk sevgisiyle dolu, gerek söz, gerekse davranışlarıyla çocuklara örnek olabilen özelliklere sahip olması gerekir. İyi bir model olma, sevgi ve sabır en önemli özelliklerdir. Her çocuk sevilmek ve anlaşılmak ister. Çocukların anne-baba kadar öğretmen tarafından da sevilmesi gerekir. Çünkü öğrencinin sevgiye çok ihtiyacı vardır. Bunun için diyorum ki, yüreğinde çocuk aşkı olmayan öğretmen olmasın.
Çocuk ailede gördüğü sıcak, samimi ve karşılıksız ilgiyi öğretmeninden de görmek ister. Okul korkusu ancak çocuğun okulu ve öğretmeni sevmesiyle aşılabilir. Öğretmeni tarafından sevilmeyen çocuk öğretmenin isteklerini yapmaktan zorlanır, kabullenemez, benimseyemez. Bunun sonucunda istenilen amaç gerçekleşmez. Öğretmen öğrencilerinin elinden tutar, onu sever, okşar, öperse çocuk öğretmene karşı sevgi ve güven duyar. Çocuk karakterinin istenilen şekle gelmesine zemin hazırlanmış olur. Artık öğretmen çocuğun karakterini rahatlıklar şekillendirebilir.
Sevgisizlik sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Stres ve baskı altında yetişen çocuğun vücut direnci düşer ve hasta olur, bu da çocuğu sağlıksız ve mutsuz eder. Okulda öğretmen ve öğrencisi arasında sevgi bağı iyi oluşmuşsa çocuk okuldan ve öğretmenden ayrılmak istemez. Bu durum öğretmenin öğrencisini bir anne şefkatiyle sevmesinin sonucudur. Öğretmenin karşılıksız sevgisi manevi bir duygudur, bu duyguyu yaşamayan bilemez. Öğretmen öğrencilerini ne kadar sever, öper, okşar, koklarsa o kadar mutlu ve huzurlu olur. Manevi yönden kazançlı çıkar.
Okul öncesi çocuklar ben merkezli olup paylaşmayı bilmezler. Meraklı, araştırıcı, hayal güçleri kuvvetli ve olayları sorgulayıcıdır. Sürekli konuşup soru sorarlar, yerinde duramazlar. İsteklerini ağlayarak veya huysuzluk yaparak göstermeye çalışırlar. Öğrenme safhasında oldukları için eline geçen her şeyi denemeye çalışırlar, işini iyi bilen öğretmen istenmeyen davranışın sebebini çocuğun bakış açısı ile ortaya çıkarmaya ve sorunları çözmeye çalışır. Çocuğa yapma, sus, otur, ağlama, koşma, atlama gibi sözler yerine niçin yapmaması gerektiğini anlatır. Öğretmen çocuğun anlayacağı şekilde konuşarak ikna eder. Bunun içinde öğretmenin çok sabırlı olması gerekir.
Öğretmen çocuklarda istediği davranış değişikliklerini sağlamak için oyun içinde onlara değişik görevler verir. Bu roller hem davranış kazandırır, hem de çocuk bu rolden mutlu olur. Çocukları anlama, eğitme ve sorunları çözmede acele etmemek gerekir. Bir fidanın yetişmesini düşünecek olursak; tohumdan meyveye kadar geçen sürecin çok uzun zaman aldığını düşünürsek, bir çocuğunda yetişkin olana kadar uzun bir zamana ihtiyacı olduğunu bilmeliyiz.
Acele etmeyip davranışların yavaş yavaş oluşmasını beklemek akıllıca bir davranış olacaktır. Birden bire değişim beklemek yanlış olur. Çiçeğe hemen yetişsin diye bol su vermek çiçeği çürüteceği gibi acele etmek te çocukta ruhî ve bedenî rahatsızlıklara sebep olabilir. Kendini okul öncesi öğretmenliğe hazır hissetmeyenler bu işe hiç soyunmamalıdır.
Eğitimde en etkili yöntem çocuklara iyi örnek olmaktır. Çocuk gördüğü davranışları taklit ettiğinden anne-baba ve öğretmen çocuk için çok önemli bir modeldir. Çocuk örnek aldığı her türlü davranışı kopya eder, bunu yaparken de iyiyi-kötüyü ayırt edemez. Çocuklarda taklit yeteneği çok gelişmiştir. Öğretmenin söz ve davranışlarını hemen taklit eder. Güzel konuşan bir öğretmenin öğrencileri de güzel konuşur. Öğretmenin saygılı, merhametli ve nazik oluşunu öğrenciler taklit eder. Öğretmen teşekkür eder, özür diler, lütfen gibi kelimeler kullanırsa çocuklarda bunları benimseyerek kullanır. Çocuklarda taklit yeteneğinin en üst düzeyde olduğu yaş 3–6 yaşlarıdır.
Öğretmenin söz ve davranışlarındaki titizlik, isteklerinin yerine gelmesi, konuşmalarının tesiri açısından son derece önemlidir. Çocuklar iyi ahlâklı olmayı, öğütlerden değil iyi modellerden alır. Öğrencisine iyi model olan öğretmen ciltli, kalın kitaplardan daha etkili olur.
YORUMLAR
Hocam..Tam onikiden...Küçük kızım Sueda 3.5 yaşında...Aydın'da dahi çocuklar kulübü diye bir yer var..Zeka testi için oraya gitti.2 gün orada kaldı ve üstün zekalı olduğunu söylemişler...Şimdi devamlı arayıp, çocuğu kaydettirmemizi söylüyorlar...Biz Nazilli ilçesindeyiz ve bu mümkün değil...Sueda çok hareketli bir kız..Ben işim icabı eve geç geliyorum..Beni bekliyor, çoğu zaman geç yatırıyoruz...Gündüz uykusu uyumadığı gibi az yemek yiyor ve çok hareketli..Gözü kara ve yükseklere çıkmaktan ve atlamaktan(yaralansa dahi) hiç korkmuyor...Bizde negatif telkinlerde bulunmamak için çok dikkat ediyoruz...Gazeteden harfleri söktü ve okumayı kendi kendine sökmeye başladı...
Velhasılı, yazınızı okudum hocam...Çok faydalı ve aydınlatıcı buldum....Başka özel tavsiyelerinizde varsa çok seviniriz...Selam ve saygılarımla....mail:[email protected]
Öğretmenin söz ve davranışlarındaki titizlik, isteklerinin yerine gelmesi, konuşmalarının tesiri açısından son derece önemlidir. Çocuklar iyi ahlâklı olmayı, öğütlerden değil iyi modellerden alır. Öğrencisine iyi model olan öğretmen ciltli, kalın kitaplardan daha etkili olur.
Didaktik boyutu yüksek, herkesin defalarca okuyup yararlanması gereken çok yararlı bir yazı,
Saygıdeğer;Bir eğitimcinin kaleminden çıkması yazının real boyutunu yükseltmiştir.
Nice güzel ve yararlı yazılara Rabbim sizleri ulaştırsın derken, saygı ve selamlarımı sunarım efendim....
Çocuk ailede gördüğü sıcak, samimi ve karşılıksız ilgiyi öğretmeninden de görmek ister. Okul korkusu ancak çocuğun okulu ve öğretmeni sevmesiyle aşılabilir. Öğretmeni tarafından sevilmeyen çocuk öğretmenin isteklerini yapmaktan zorlanır, kabullenemez, benimseyemez. Bunun sonucunda istenilen amaç gerçekleşmez. Öğretmen öğrencilerinin elinden tutar, onu sever, okşar, öperse çocuk öğretmene karşı sevgi ve güven duyar. Çocuk karakterinin istenilen şekle gelmesine zemin hazırlanmış olur. Artık öğretmen çocuğun karakterini rahatlıklar şekillendirebilir.
Yapılan çalışmalar okul öncesi eğitim alan çocuklarda okula devam oranlarının ve okul başarısının daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Okul öncesi eğitim sosyal ve duygusal gelişimi destekleyerek, yetişkinlik döneminde de kişilerin daha üretici ve verimli olmalarını ve sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanmalarını sağlar.
Çocukların gelişim özellikleri, bireysel farklılıkları ve yetenekleri göz önüne alan, sağlıklı bir biçimde fiziksel, duygusal, dil, sosyal ve zihinsel yönden gelişimlerini sağlayan, olumlu kişilik temellerinin atıldığı, yaratıcı yönlerinin ortaya çıkarıldığı, çocukların kendilerine güven duymalarının sağlandığı, ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olduğu kaliteli bir okul öncesi eğitim programına katılan çocukların diğer çocuklara kıyasla gelecekte okul başarıları daha yüksek, sosyal ve duygusal, sözel, zihinsel ve fiziksel gelişim açısından daha yetkin olduklarını araştırmalar göstermiştir.Tebrikler hocam Allaha emanet olun.
okul öncesi eğitimin daha öncesi evde başlayacağından öncelikle eğitilmesi gerekenler ana -babalar olmalıdır...evde ki örnekler ilk örnekolduğundan önemi çok büyüktür...ve evin içindeki sihirli kutu TV...çok dikkat edilmesi gereken..MEB nın özel hazırladığı eğitim programları ana-baba ve çocuklara yönelik...MEB na ait bir kanaldan ve diğer kanallardan da yayınlanması ve en önemlisi ilköğretim okullarında 1.sınıftan önce hazırlık sınıfında okunması zorunluluğu getirilmesi ile sorunlar büyük ölçüde çözülecek ve toplum kalitesinde artma görülecektir...
sayın Hocam
topluma ışık tutan değerli yazınız için kutlarım...
saygılar...selamlar..
bu tarz konuların üzerinde özellikle durulması gerekiyor gelişmkete olan ülkelerde...
Eğer biz geleceğimiz olan çocuklardan gerçekten birşeyler bekliyorsak öncelikle onların ihtiyacı olan eğitimi tam vermeliyiz...
Eğitim konusunda bilinçli bir türkiye için önemli bir adım olan yazınızı kutluyorum...
Acele etmeyip davranışların yavaş yavaş oluşmasını beklemek akıllıca bir davranış olacaktır. Birden bire değişim beklemek yanlış olur. Çiçeğe hemen yetişsin diye bol su vermek çiçeği çürüteceği gibi acele etmek te çocukta ruhî ve bedenî rahatsızlıklara sebep olabilir. Kendini okul öncesi öğretmenliğe hazır hissetmeyenler bu işe hiç soyunmamalıdır
ÜSTADIM NE KADAR TEŞEKKÜR ESEK SANA AZ...
HARİKASIN
TAM PUAN BENDEN
Çoçuklar ,
Hayatı çoçuklara anlatan kişinin varlığı çok önemli , gelişim sürecini iyi bir gözlemci olarak ele almak lazım .
Her çoçuğun o geniş dünyasına inmek ve gördükleri karşısında doğru karar alarak gelişiminde faydaya endeksli bir yetişme tarzı uygulayarak geleceğin çoçuklarını bir dahi yapabilir...
En büyük çabayı ve özeni onlara vermeliyiz...
Çok iyi gözlemlemeli yeteneklerin farkında olabilmelerini sağlamalıyız..
Sevgi kıtlığı çekenlerin egitimci olmasını istemiyorum , çoçukların sevgisiz bir yaşama güzel gözleri ile bakmaları gelecekleri için en büyük bir yıkım olur...
Sevgiyi ifade edemeyenlerinde etkisini düşünmek gerekli diye düşünüyorum....
En büyük güç sevgidir...
Sevgiyi verebilirsek her şeyi kazanan çoçuklarımız olur...
sevgiyle kalın....
Değerli üstadım..
Böylesi değerli eğitici vede öğretici çalşmana baştan
sona kadar harfiyyen katılıyorum..
Ne varki görsel medyanın çocuklar üzerindeki etki
ve küçücük zihinlerindeki tahribide göz ardı etmemek
gerekir..Keşke yazınızın bir bölümünde bu konuyada
değinmiş olsaydınız en azından çocukların bu gibi durumlardan
nasıl korunulabileceğini işleyebilirdiniz..
Genede yüksek bir düşünce ve duyarlılığın eseri
olan bu çalışmanızı tüm yüreğimle kutluyor sizi
vede kaleminizi tebrik ediyorum..
Selamlarımla Allaha emanet ol..yudumyunus