Kusmuk İçinde Sen ve Bir At
Ben ilk seni kustum hayatımdan. Yaşamın boğazından takıla takıla seni kustum. O pisliği de kimse görmesin diye gazetelerle örttüm. Ola ki görür de biri o da bir başkasını kusmasın. Kusuktan bir cennetin ortasındasın. Düşün bakalım yüzdüğün su, seni dakikaların derisinden yüzerek aldığım kadar berrak mı? Hayır. Sen saçma bir gökyüzünde kendine renk aramaktasın göğün mavisi seni sarmışken.
Farkındalık var bu olayda. Bir atın çiftesi teke düşerse senin gözün açılır. Olmadı mı? Dibe çök ve at gözlüklerinin numarasını arttır. Ta ki göremeyene dek. Belki o zaman beynin içinde elektronlar tepinir de fark edersin gündüzü, ışığı, bir atı tımarlamanın huzurunu.
Şarap şişesinin, herkesin görmesi ve görmeyenin annesinin ölmesini gerektiren dibi kadar kalın bakış açının tomrukları. Bu gidişle neslinin tohumları, ucuz yollu ekilmiş gübreler kadar değersiz. Bir atın bastığı çamurda nal izi, sana tanıdık gelir parmağını mürekkebe batırıp kağıda vursan.
En uzun parmağını burun deliğinden içeri sok ve beynine ulaşmaya çalış. İşte kusmuk içinde kör bir atın nalıyla bana ulaşman bu kadar zor olabilir. Koşan atın boku seyrek olur, senin nasibin de anca o seyrek boka ojeli tırnaklara sahip koca ayaklarınla basmak olur.
Bahattin BERKDİNÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.