- 1463 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR DEĞERLENDİRME VE YORUM
Görsellikle algılanan şiirselliğin ve sözcüklerle yazılan şiirin ne olduğu duyumsanabilmiş ancak binlerce yıldır kalıcı, tam bir tanım konulamamıştır.
Değerlendirme olgusu yaşamın her alanında sözkonusudur. Çevremizde olan biteni yanlış değerlendirdiğimiz zaman bir şeylerin ters gittiği sanısına kapılırız. Oysa doğru bilgiyle yapılan değerlendirmelerde yolumuzun aydınlık olduğu görülür. Kolay sanılanın neden (aslında) zor olduğunu iyi bir irdeleme ve bilgiyle tartarak anlarız.
Yaşamda her şeyi göründüğü gibi sanmak, algılamanın bir aldatıcılığıdır. Oysa onu tanıdıktan sonra yargımız değişebilir. Bir şiirin de en ince damarlarına inip incelediğimizde (ki bu da doğru bilgiyle olasıdır) gerçek yüzü ve dokusu ortaya çıkar. Bir şiiri inceleyip değerlendirmek için biçim, estetik, sosyoloji, psikoloji, sanat tarihi gibi olguların yönlendirmesi gereklidir. Ancak yine de şiirin sınır tanımaz doğasını tam olarak açıklayamazlar. “Şairin kendi yarattığı bazı buluşlardan oluşan şiir tekniği, ancak o şaire hizmet eder; aktarılamaz. Çünkü formülü yoktur” diyor Octavia Paz.
Şiire ilk bakışta sözcüklerin seçimi öne çıkar ve şairin ana diline ne kadar egemen olabildiği anlaşılır. Esas olan anlaşılır olabilmektir. Yazım kurallarına uyumluluk ise sözcük ve dil bilgisini ortaya koyar. Basmakalıp (klişe) söz öbekleri ve bağdaştırmalara şiir dilinde yer yoktur. “Sözün hası olan şiir” sıradanlaşmamalıdır. Herkesin kullandığı sözü, kalıbı ve tekrarcı anlayışı şiir saymak kötü şiir anlayışını belirtir. Ancak yeni bir şeyi, yeni bir şekilde söylemek şiire değer katar.
Şiirin kendine has dilini öykü ve romandan ayıran unsur, imge yaratıcılığı, uz benzetme ustalığı ve eğretileme kalitesi gibi söz sanatlarıdır. Taklit ve tekrardan oluşan sıradan bir yapıyla iyi şiir oluşmaz. Bilinen ve bıkılan bir yapı toplumun şiire ilgisiz kalmasına yol açar. Ortalıkta görünen birçok kötü şiir, şiirin en büyük sorunudur. Bu eylem, topluma kötü ve hileli mal sunmak gibidir aslında. Hele yarım bilgiyle şiirlere yazılan yorumlar, anlayanları acı acı gülümsetir kuşkusuz.
Şiir bir edebiyat biçimi olmaktan öte, insanın şiirsel eylem ve görsellikle buluştuğu andır. Gerektiğinde edebiyata kafa tutar ve kendi kuralını-kuralsızlığını kendisi ortaya koyar.
Octavia Paz’a göre “Şiir, dünyayı değiştirebilecek güçte bir eylemdir. Yeni bir dünya yaratır; doğası gereği devrimcidir.” Binlerce yılın eskimiş şiir kalıplarını kullanmak elbette şiire yeni bir şey katmaz ve değer bulmaz. Gelenekçi ve kolaycıların burada durup düşünmeleri gerekir.
Geleneksel halk şiirimizde birçok değerli şair vardır ve söz sanatlarını zaman zaman ustalıkla kullanmışlar; manzumeden yola çıkıp şiir yaratmışlardır. Karacaoğlan’ın “Yüzünde göz izi var/Sana kim baktı yârim” dizesi buna en güzel bir örnektir. Ozan burada şiir dilini kurmuş; “seni kıskanıyorum” sözünü şiirsel söylemiştir.
Geleneksel halk şiirinin tümü de hazır olan hece/uyak formuna dayanır ve yazarının o forma sözcükleri giydirmesiyle şiirleşir. Oysa serbest şiirde dizeler için önceden belirlenmiş fabrika kalıbı gibi bir form yoktur ve her şiir kendi formunu kendisi yaratmak zorundadır. Bazılarınca kolay sanılan serbest şiirin kendi sesini, ritmini ve özel formunu oluşturması esastır. Bunlar yoksa o şiir eksiktir ve sözlerin rastgele alt alta dizilmesinden başka bir şey değildir. Osmanlı şiirinden bildiğimiz beyit formu da kuşkusuz heceye ait bir türdür ve hece/uyak kalıplarıyla oluşur. Serbest şiirdeki ikilik dizelere o anlamda beyit denilemez; hece/uyak aranamaz. Hece şiiri ölçülerine göre yapılan bir şiir yorumu, serbest şiirde anlamsız kalır.
İyi şiir, (örneğin) çölü anlatmaz; onun hangi düşünceleri çağrıştırdığını/yaşamla ilintisini ortaya koyar. Okuyanı yeni bir çağrışımla düşündürmeyi amaçlar. Şair, sözcükleri esas anlamları dışına taşırarak yeni bir şey söylemek isteyebilir. Benzetmenin en ince yeniliklerini bulmayı dener. Bu sayededir ki çağımızda şiir dili gittikçe zenginleşmektedir. Şairin çabası, sıradanlaşmaya başkaldırmaktır. Sanatçılar, taşı, metali, tahtayı, plastiği ya da sözcükleri kendi kültür ve birikimlerine göre eğer-büker sanata dönüştürür; fabrika kalıplarına sokulmadıkça sanat değeri vardır.
Bir şiirin hangi akımların etkisini taşıdığı, yazılış tarihi, şairinin diğer şiirleri ve sanat anlayışı incelenerek doğru bir değerlendirme yapılabilir. Kişisel yorum ise her durumda özgür olmalıdır; yorumcunun niceliğini ortaya koyar. Değerli bir yorum ise ancak doğru bilgiyle anlamlıdır.
Şiirin tarihinde her dönemin baskın bir biçemi olmuştur ve şairler onu kullanmışlardır. Ancak iyi şairler verili biçemi aşmaya çalışır, sıradan bir edebiyat ürünü gibi şiir istemez. Sıradanlığa çomak sokar. Değerlendirme ve kişisel yorumlarda bu gerçek unutulmamalıdır.
Mehmet BÜYÜKÇELİK - 27.6.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.