4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1030
Okunma
Şiir nedir? Birçok yazar bunu kendine sormuştur elbet. İki kere iki dörttür denildiği gibi kesin bir cevap verilebilir mi? Hayır! Duygularımızın, sevginin, dostluğun tanımı yapılabiliyor mu tam olarak? İşte şiir de böyledir. Önce bir duygu seli başlar. Baştan aşağı hissedersin o kıpır kıpır, tam olarak anlayamadığın hareketlenmeleri. Sonra insanlar aralarında ayrılmaya başlarlar.
Biri alır kalemi eline yazar, yazar … Çağlar boyu yazar. Diğeri de kalemi alır eline çizer karmakarışık dünyasını. Yine bir başka yüreğe misafir olur kalem. Yazar ayrılık şarkısını, söyler iç ürperten sesiyle bakarken dünyaya penceresinden…
Herkes eline bir kalem alır. Yazar – okur, yazar – söyler, yazar – seyreder…
Herkes eline bir kalem alır, sonrasını yüreği belirler. Ama bu değildir ki her şiir yazan “şair”, her resim yapan “ressam” yahut her güftesi olan “şarkıcı” !
Yürek işi bu! Koca bir yürek gerek kendini sanata, edebiyata adamaya. Ben de bir kalem aldım elime mevsim ilkbahardı. Bir şeyler karaladım defterime. Bu uzun bir yolun başlangıcıydı…
Yazılır şiirler, okunur, dinlenir. Kimi ağlar, kimi hiddetlenir. Kimisi de farkına varır içindeki koca vicdanın. Şiir nedir bilinmez tam olarak ama biliyorum ki o yol gösterici, o yansıması yüreğin bembeyaz sayfalara, masumiyet göstergesi, söylenmemiş duyguların dile gelişi, yalnızlığın, çaresizliğin ve mutluluğun tüm bedende hissedilişi. İçten içe kurduğumuz soruların yanıtı yahut cevaplar. Yüreğim dile geliyor ve diyor ki “şiir güzel bir şey” !
Peki ya insanlar nasıl değerlendirir bir şairi? “şair” olabilmenin şartı nedir ki birçok şair diğerlerini bencilce çalakalem değerlendirir?
Örneğin Ümit Yaşar neden “şair” sıfatına layık görülmemiştir? Oysaki döneminin en parlak, en usta şairlerindendir. Bir şair şiirlerinde her konuyu ele almalı mıdır “şair” olabilmek için? Bir şaire “bu şiiri neden yazdın?” denebilir mi? İşte bunun cevabını biliyorum; hayır, hayır, hayır…!!!
İnsan özgürdür! Bırakın dile gelsin yürekler ne hissediyorsa o anda. Duvar örmeyelim duygularımıza. Dinlerken Ümit Yaşar’ın “beni unutma”, “acılar denizi”, “ben seni sevdim mi?” şiirlerini “şair kimdir, nasıl olmalıdır?” diye söylenmek yerine hissetsek o güzel mısraları olmaz mı? Olur olur!
Bırakalım geçmişi, bugünü, yarını… Yazalım sadece, duyalım kitapların dostluk çağrılarını… Hissedelim edebiyatın eşsiz varlığını… Haydi, yine alalım kalemleri ellerimize yazalım. Yazalım çağlar boyu…
Bırakalım "kafiyesiz şiir olmaz!" kavgalarını. Neden olmasın? Duygularımı, kalbimin o vakit sevgiyle çarpışını paylaşırken kalemle, sığdırmak zorunda mıyım hislerimi sıkıcı kalıpların içine? Bir iki mısra yazmakla şair olunmaz elbette. Ama "serbest şiir, şiir olmaz!" diye bir şey yoktur! Hissetmenin diğer adıdır şiir. Ben şiirin şiir olup olmadığına mısraların bana anlattıklarıyla bakarım. O şiiri sayfalara döken şairin yüreğine bakarım. Sonu olmayan bir şeydir şiir. Kendini dile getirebilmektir...
Şiir; duyguları paylaşabilmektir tüm gücünle...Ölçüsünü mısralara kelepçe gibi takan gardiyan değildir, olamaz!