kurduk kurtulduk
"bir yığın savunmadan sonra"
-sürüldün
-nereye?
-Elazığ
-sebeb?
-Sendika kurmaya çalışmak.
-kurmuş muyum?
-hayır kuramamışsınız, teşebbüs etmişsiniz.
-teşebbüs etmek, tecavüz etmek gibi bir şey mi müdürüm?
(sessizlik)
-ben bilmem.
-neyi?
-on beş gün meyil müddetin var.
-meyil derken?
Kurtuluş olmadığını biliyorum. O anın tadına varmak lazım.Ne kadar kızdırırsam, o kadar gözüm arkada kalmayacak!
- evraklarınız ile muhasebe müdürlüğüne gideceksiniz, yolluk verecekler.
-hem sürüp, hem para veriyorsunuz yani.
-biz vermiyoruz devletimiz veriyor.
-sizin mi?
-ne?
…
Uzatsam, eminim evrakları elimden alacak yeni bir soruşturma daha başlatacak.En iyisi yavaş yavaş uzamak.Döndüm köyüme, zaten bir kanepe vardı.Bıraktım kanepeyi Hidayet Amca’ya. Kitaplarımı bir koli yaptım, elbiseleri de bir valize sıkıştırdım ver elini Elazığ.
"Elazığ İl Milli Eğitim Müdürlüğü"
-göreve başlamak için gelmiştim.
-hayırlı olsun
(işlemler yapılırken sohbet etmek lazım değil mi?)
-nerede bu köy?
-125 km uzaklıkta, eski adı Guleman, yeni adı Alacakaya olan ilçemizin, Sularbaşı Köyü.
- köy mü 125 km uzaklıkta buraya?
-yok, ilçe.
-deme ya..
"Evraklar alınır İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidilir"
-göreve başlamak için gelmiştim.
-hayırlı olsun.
-nerede bu köy?
-hocam, siz gelmeden, kaymakamlık oluru ile başka bir köye verildiniz. Asıl görev yerinizden bir saat daha gideceksiniz.
"Köydeki okulun müdür odası"
-göreve başlayabilir miyim?
-başlatırız hocam, gel bir çay iç.
Tam yüz elli üç tane geçici köy korucusu var köyde. Her akşam silah sesleri ,mermiler kafamızın üzerinden geçiyor.Uyku uyumak hayal.Elazığ’a gitmeyi unuttum, ilçeye bile gidemiyorum.
"bir ay sonra yine müdür odası"
Müdür laf atar bana;
-hocam kurarız değil mi?
-neyi hocam?
-sendikayı.
…
kurduk.
ve kurtulduk