- 890 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Akrep’in Gözyaşları
Senin için can çekişen sevdaya da bir tetik düştü işte.
Bana diş bilemelerin bitince, gündüzlerde yaralı bir kuş,
Kara gecelerde yırtıcı yarasa olmaların da başlayacak.
Sen de göğsümdeki okyanusları asla geçemeden,
Denizlerimin akışlarından nehirlerine döneceksin...
Bazen kanımı harlayan, öfkemi yılan deliklerine sokan, içimdeki zehrimi yine bedenime enjekte eden biri olur çıkarım. Sevginin literatürlerindeki ismine rastlamak için yürüdüğüm nice zorlu yollarda soluklanırım kimi zaman. Hayalimdeki resmin ve içimde asılı duran suretinle yanı başımda yavaşça soluk alır, girdiğin hayal âleminden turna kanatlarıyla uzaklaşırsın sen benden. Sıkılı yumruklarımı sana göstermeden nice dağları un ufak ederim, benden kopuk durduğun anlarda.
Bitip bitip yeniden başlayan bir öykünün kilometrelerinde birlikte olduk buncadır seninle. Yüreğimizdeki hâlâ çözülememiş sevgilerin anlamsız bulmaca karelerinde sen çözümsüzlüğe kafa yordun, ben bilinen gerçeklerden sorular ürettim kendime. Öfkeme yenik düştüğüm anlarda uzattığın sarmaşıklara tutundum ve bocaladıkça battığım kuyulardan çıkardım şu seven yüreğimi.
Sen, benimle olduğun zamanlarda bir başka atıyordu yüreğim. Nefesin ısıtıyordu buz gibi odamı. Kuşlar omzuma konuyor, rengârenk çiçekler donatıyordu gönlümü. Ufkum genişliyor, kapımdaki karlar eriyordu umudumun sıcacık kriterleriyle. Sorduğum bütün sorulardan basit cevaplarla sıyrılırken, ben nice çözümsüzlüklere dolanıyor, sonu görünmeyen upuzun yollarda yitiyordum.
Günler akrep kıskacındaydı oysa. Sevgiler onun zehriyle kaplıydı. Yanlış zamanların uçurtma kanatlarında aranılan, yapmacık duruşların süslü entarileri her eskidiğinde yenileri alınıyordu. Umut, pazarda her zaman bulunan bir eşya gibiydi. Kurşun askerler hedefe kurulan bir idam sehpasındaydı ve bu anlaşılmaz devran nicelerini heder etmişti her seferinde.
Oysa, avcı hep av olmuştu bu yeryüzü cehenneminde asırlardır. Dağların yücelerinde saltanat süren kartal, gökyüzünü kendine kaçış alanı seçen şahin, en gizli yerlerde sürünerek gezen yılan, sıkışınca kendini feda eden akrep, yürüdüğü tüm yerlerin şeklini alan bukalemun’un gizindedir hayat.
Umudumu serçe kanatlarına bağlayıp sana gönderdiğim günlerde, senden haber getirir diye beklerim turnaları. Nesli tükenmiş sevgi karelerinden çözümsüzlükler sunarsın hep seni özlediğimde. Kaçışlarının yangın yerlerinde öylesine dolaşır, senden kalan küçücük anıları tararım sevdanın yangın külleri arasında. Denizlerim kabarır, gökyüzüm karalara bürünür ve ormanlarım mateme dururdu yokluğunda.
Oysa bir şeyleri eksik yaşadık seninle biz. Sevda olsun dedik yaşadıklarımızın ismi. Aşk ve tutkunun tanımını asla yapamadık. Renkli entarilere, sıkıntısız bir yaşama tutkunluğundu bir şeyleri alıp götüren. Başka kollarda yaşamadığın korkular, benimleyken en uç iklimlerle yarışıyor, baharlarda kış, sonbaharda yazı yaşatıyordun bana.
Çık artık düşlerimden. Haftaların su gibi akan günlerine mahkûm edişin bitsin beni. Resimlerde kalsın birlikteliğimiz. Sen ölümüne sevgilerin çok uzağında yaşıyor, ayrı yataklarda düşüyorsun usuma. Seni bekleyişlerimin kırılgan notalarından nice müzikler türettim, nice gönüllerden arınarak sana döndüm yüzümü. Küçücük sevgilerden büyük aşklar doğurdum, bir kaygı gibi sessizce sana sundum.
Özlemler de enflasyona yenik düşmüş anlayacağın. Sevginin anahtarı sevinç ve hüzünün mahzeninde şarap olmuş. Yıllardır beklediğim gemi fırtınaları atlatamamış ve yaşanan acılardan hep ben incinmişim. Unutulmuş şarkıları sallamışım durmadan gönül salıncağımda. Benim yüreğimde büyüttüğüm akrep sevginin zehrini zerk ediyor şimdi kendine.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Özlemler de enflasyona yenik düşmüş anlayacağın. Sevginin anahtarı sevinç ve hüzünün mahzeninde şarap olmuş. Yıllardır beklediğim gemi fırtınaları atlatamamış ve yaşanan acılardan hep ben incinmişim. Unutulmuş şarkıları sallamışım durmadan gönül salıncağımda. Benim yüreğimde büyüttüğüm akrep sevginin zehrini zerk ediyor şimdi kendine.
Tebrikler...