Bozkır yetim kaldı bugün
Uyandığımda anladım, bozkır yetim kaldı bugün. Varsın dereler yine şarıl şarıl akadursun. Varsın dumanlı dağlar yine efkarlı gözlere uzaktan bütün haşmetiyle el etsin. Varsın çobanlar sürüleriyle o sarı toprağın üzerinde dertli dertli dolanıversin. Varsın çeşme başları pabuçsuz köylü gençleri tarafından beklensin Zahideleri için. Bugün anladım artık bozkırlar yetim.Toprağından anlayan, onu çığıran son garip te başka diyara göçtü bugün...
Üstadım, bilirim ki artık bağlamalar sustu, sustu bozlaklar. Feryadı kesildi aşıkların, dertlilerin. Fakirlerin ekmeğini dolduran son umut ta son türkünle birlikte ekmeğin arasından uçuverdi, gitti. Şehirlere mahkum oldu artık bozkırlar, yenildiler. Üstadım,
Biliyorum ki, yetim kalan bozkır babasını bugün öyle bir bağrına bastı ki; varsın köprüden geçen gelinler bilmesinler seni, varsın mühür gözler görmesinler seni. Sen Muharrem Baba’ya kavuştun ya, varsın bozkırlar ağlasın bugün. Ne de olsa hıçkırıkların akordu bozuk bugün...
(Neşet Baba’ya Allah’tan rahmet dilerim. Cennette sevdiklerinle olasın Üstad.)
Oktay Yılmaz
YORUMLAR
Bozkırın yanık sesi Neşet ERTAŞ da göç kervanına katıldı. Buram buram Anadolu, buram buram millet kokan türkülerle beraber Leyla da Zahide de sazı da yetim kaldı, uçan kuştan bile kıskandığı mühür gözlü sevgili de...
Sahneye çıkarken de başı önde, saygılı, hürmetli ve mahçup bir hali vardı, sahneden inerken de aynı saygı ve mahcubiyet... Yarım asır boyunca tüm şan ve şöhrete rağmen bu duruş hiç değişmedi...
Bozkırın bu yiğit sesini Rabbim huzurunda mahçup etmesin, makamı cennet olsun.