- 9406 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yüreğim Seni Çok Sevdi (Düşüngülü Eleştiri)
Y Ü R E Ğ İ M S E N İ Ç O K S E V D İ
(DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ)
‘Hiç ummadığın anda dönüp sahibini
tokatlayabilen, acımasız bir el gibidir
hırs.’ Kitaptan
Kitapları çok satanlar listesine giren Canan Tan’ın son yazdığı ‘Yüreğim Seni Çok Sevdi’ tutkulu bir aşk romanı.
Bursalı bir iş adamının tek oğlu Murat, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde birlikte okuduğu Aslı’ya âşık olur. Tutkulu aşkları sürerken Aslı’yı ailesiyle tanıştırmak için Bursa’ya davet eder. Murat’ın ailesi Aslı’ya sıcak bakmaz, arkadaşlıkları ‘imkânsız aşka’ dönüşür. Bunun farkına varan Aslı, master bahanesiyle gittiği Amerika’da Ekonomi Profesörü Robin’le evlenir. Onun evlendiğini duyan Murat da evlenir, kızının adını Aslı koyar. Aslı, kocası Robin’den boşanır ve Türkiye’ye döner. Birbirlerini hâlâ seven iki eski dostun arkadaşlıkları devam etmektedir.
Çok basit kurgusu olan roman için katmanlar oluşturulmamış. Eski masalımsı hikâyeler gibi düzayak bir anlatım seçilmiş. Rakamlarla ayrılmış bölümler var, ancak aynı sınıfta okuyan Aslı ile Murat arasındaki gidiş gelişler. Romanın modernleşmesine katkı sağlayacak deneme seçileceği yerde gezi kitabı gibi Bursa, New York, Orlando, Mystic, Hartford, Rhode Island, Norwich, Atlantik City kentlerine yapılan seyahatler ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Farklı bir seçim…
Romanın üç dört sayfalık giriş bölümü geriye dönüş tekniğinden faydalanılarak kaleme alınmış. Tam olarak yansıtmasa da romanın finalini veriyor. ‘Rektördü arayan. Hiç beklemediğim, ilginç bir önerisi vardı: Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği seminere katılabilir miydim? …Bursa’ya gidecek yüzüm yok benim!’ (s.7) Yazar bunu yapmakla, romanın her aşamasındaki kurgunun, tutkulu aşkın nasıl biteceğinin ipucunu veriyor. Hep yüksek tutması gereken gerilim, coşku ve merakı daha ikinci paragrafta törpülüyor.
Canan Tan, rol verdiği kahramana geleceği görmüş gibi anlatım yaptırmış. Yazar, romanın başında geriye dönüş tekniği yapmakla sadece okuruna öykünün sonucu ile ilgili ipucu veriyor. Öyküyü yaşamakta olan roman kahramanı, yaşayacağı şeyi nasıl bilebilir?.. ‘günü dolduğunda beraberliğimizin üzerine karabasan gibi çökecek acımasız bir kâbusla boğuşmak durumunda kalacağımı bilmiyorum henüz.’ (s.83) ‘Yaklaşmakta olan fırtınanın varlığından habersiz… Şu ana kadar ustalıkla gizlenen, uçları sivriltilmiş okların hedefinde oturduğumu bilmeden…’ (s.139)
Doğru olmadığını, çalakalem yazıldığını sandığım söz: ‘Ne var ki deprem, Bursa’nın iklimini değiştirmiş, batı rüzgârları hakim olmuş kente.’ (s.102)
Canan Tan, kurgu örgüsüne yakışan kahramanlar yaratmış. Betimlemeleri sevmediği için kahramanlar zayıf kalmış. Okur, zaman zaman kendini yerine koyduğu kahramanı kime benzeteceğini bilmiyor.
Tan’ın kolay okunabilen işlek bir dili var, bazı bölümlerde yenilikçi bir dili yakaladığı da söylenebilir. ‘Yüreğim Seni Çok Sevdi’ adlı duygusal aşk öyküsünü yaşayanlardan biriymiş gibi benöyküsel bir dille anlatmış, sözün yetmediği yerde yüreğini de koymuş!.. Romana özgü bir dil oluşturmuş.
Canan Tan, diyaloglarda üslubu canlı tutan şimdiki zamanlı kısa cümleler kuruyor. Kahramanın ruh haline göre kısa – uzun cümleler kurduğu söylenemez. ‘Yüreğim Seni Çok Sevdi’ romanının yüzde 16.5’i (35.4)* diyaloglarla geçiyor. Sayfada ortalama 6.5 (5.2) kez paragraf yapmış.
Yazar, estetik zevk peşinde koşan okurunu mutlu etmek için uğraşır. Kıvrak ve güzel sözcüklerle içsel tellerine su verir… ‘Asla vazgeçemem, demek, aşkın bencil yüzüdür. Vazgeçebilmek ise yürek ister!’ (s.182) ‘Mutluluk, insanın sevdiklerinin yanında yaşaması ve sevdikleriyle beraber yaşlanmasıdır!’ (s.245) Hoş olmayan feminist söz: ‘En iyi dediğin erkeğin bile aşağılık bir yanı vardır’ (s.436) Tan’ın şiirsel sözleri: ‘Ne zaman internete girsem, mesajı karşımda.’ (s.214) ‘bedenimin bir yanı güz sarısı, diğer yanı leylak…’ (s.255) Okuruna tutkulu bir aşkı yaşatmaya çalışan Tan, yabancı sözcüğü sayfada ortalama 32.8 (47.5) kez kullanmış. ‘bu kadar curcunayı ve keşmekeşi’ (s.229) ‘Vermont ve Michigan’ın Maple şuruplarının’ (s.364) Yazar romanında yüzde 17.6 (19.4) kez yabancı sözcük kullanmış.
Gülmece öykü yarışmalarında ödüller alan Tan, okuru için imge bahçeleri kurup, kadınsı çağrışımlarla imge cümbüşü yaratmamış. ‘Yüreğinin derinliklerinde bir yerler ağlar, susturamazsın…’ (s.245) ‘beğeni terazimdeki ibrenin ne yöne kaydığını anlamak ister gibi.’ (s.100) Sayfada ortalama 2.5 (3.6) kez imge kullanmış.
Senaryo yarışmasında ödül alan Tan’ın ayrıntıları sevdiği söylenemez. ‘Ben kim, onun beni sevdiğinden çok sevmek kim? Aşkı uğruna bunca direnen Murat’ın masalsı sevdasıyla yarışabilir miyim ben? Hem, dediğim gibi, kesin bir kopuş değil bizimkisi. İki yıllık bir süreç. Ayrılık güçlü aşkların sınavıdır, derler ya… Ne kadar doğruymuş, göreceğiz.’ (s.182)
Aşk romanı yazdığı halde on dört şubat sevgililer gününden hiç söz etmeyen Tan, güzel süslü betimlemeler yapmamış. ‘denizin azgın dalgalarına kendi isteğiyle atlayıvermiş umarsız bir kum tanesi gibi, oradan oraya savrulmaya boyun eğmiş’ (s.399) Sayfada ortalama 7 (15.2) satır betimleme yapmış.
Romanına davet ettiği okuru imge oylumlarında pek gezdirmeyen Tan, Kahramanlarının iç çatışmalarını anlatan içmonolog tekniğini her yetmiş dokuz (otuz bir) sayfada bir kez kullanmış, düşük bir oran. “ ‘Beter ol Aslı!’ diyorum kendi kendime.” (s.359) ‘Evlilik bu işte, diyorum kendi kendime.’ (s.405)
Gizem duygusunu romanında göz ardı eden Tan, bellekçakımını her kırk yedi (yirmi dört) sayfada bir kez kullanmış. ‘Keşke burada bir tiyatro eseri izleyebilseydim, diye düşünmekten kendimi alamıyorum.’ (s.97) ‘Bundan doğal ne olabilir ki, diye geçiriyorum içimden.’ (s.137)
Çocuk romanları ödülü alan Tan, bölük pörçük düşünce ve duyguları yansıtan bilinç akımını ‘içimden geçirdim,’ demeden de ifade etmiş. ‘Ne yapacağım şimdi ben? Bundan sonrasında nasıl bir yol çizeceğim kendime…’ (s.453) Her on dört sayfada bir kez kullanmış, oldukça yüksek bir oran.
Romana derinlik vermek için pek gayret göstermeyen Tan, anlatımda pekiştirme işlemi gören benzetmeyi sayfada ortalama 1.2 (1.5) kez yapmış. ‘öcü gibi gördükleri’ (s.261) ‘ağlamaktan davul gibi olmuşlar’ (s.428) ‘bomba gibiyim ben…’ (s.438) ‘kaz gibi yoluyorlar adamı’ (s.441) ‘mıknatıs gibi kendine çekiyor’ Zaman ve mekâna uygun benzetmeler yapmamış. Kulağa ve göze güzel gelen eğretilemeleri sayfada ortalama 0.1 (0.2) kez kullanmış. ‘Bir damlacık çocuklar, nasıl korkmazsın?’ (s.300)
Romanını geniş açılımlı öykülerle kurgulamayan Canan Tan’ın çok farklı mizah yapma üslubu var. Ustalık gösterdiği söylenebilir. “ ‘Çok yakıştı,’ diyor Murat. ‘Seni beklemiş bu güne dek… Daha önce, bu kadar yakışacağı birini bulamamış.’ ” (s.130) Sayfada ortalama 0.1 (her elli üç sayfada bir) kez mizah yapmış.
Gücü ve işlevselliği olan alıntıları her yirmi iki sayfada bir (0) kez yapmış. Oldukça yüksek bir oran. 165 dize şiir (54 dizesi Nazım Hikmet’in), 45 dize oyun havası, 8 satır söz, 14 dize de kendi şiirine yer vermiş.
Sofrasına oturttuğu okuruna edebiyat doyumu sağlamayan Tan, ruhsal çözümlemeler yaparken, ruhsal ve fiziksel nitelikleri yansıtan deyimlerden yararlanmamış. ‘yürek işiydi aşk! Beynin güç kazandığı, öne çıktığı yerde yüreğin işlevi geri plana düşüyor, düşünceler ve mantık baskın çıkıyordu. Beynimin, yüreğimden önce hareketlenmesi, körkütük âşık olma şansı tanımıyordu bana.’ (s.11) Sayfada ortalama 0.1 (0.2) kez ruh çözümlemesi yapmış.
Zamanı iyi kullanmadığı için tutkulu aşkı sıcak tutamayan Tan, sözcüklere yan anlam katmayı sayfada ortalama 1.7 (2) kez yapmış. ‘O geceyi Murat’ın şiir bahçesinde geçiriyorum.’ (s.43) ‘içimdeki kavurgan lavı dışarı akıtıveriyorum’ (s.167)
Aşkına inat, tuttuğunu koparan kahramanlar yaratan Tan, yazın dilinin anlatım gücünü artıran ikilemeleri sayfada ortalama 0.2 (0.3) kez kullanmış. Oldukça düşük bir oran. ‘basamakları teker teker değil, çifter çifter atlayacaksın’ (s.180) ‘Şişe şişe şarabı, kutu kutu birayı’ (s.437)
Yazınsal dile zenginlik katan bilinç altında yer alan düşünceleri öne çıkaran tekniklerden yararlanan Tan, Türk Sözü’nden (atasözü) bir (1) kez, Amerika’n Sözü’nden iki kez yararlanmış. ‘İnsan doğduğu değil, doyduğu yerde yaşar’ (s.171) ‘Aşk, evlilik kullanılmaz. Gönlünü indir, gümüş yerine bakır tencerede pişir aşını ve âşık olmadığın kadınla ya da erkekle evlen; mutlu olursun!’ (s.369)
Şiir ödülü de alan Tan, toplumun dilini yansıtıp, kültürünün de izini süren çağrışım gücü yüksek deyimleri sayfada ortalama 0.5 (1.1) kez kullanmış, düşük bir oran. Benzetmeler deyim sayılmaz. ‘insanların ekmeğine yağ süreceğini unutma.’ (s.170) ‘Bu kez de kefeni yırttık’ (s.278) Zaman ve mekâna uygun deyim kullanmamış.
Çocuk öykü yarışması ödülü de alan Canan Tan, kullanıldığı yere anlam zenginliği ve estetik bir güzellik veren pekiştirmeleri sayfada ortalama 1.3 (0.5) kez kullanmış. ‘kıran kırana tavla maçları’ (s.24) ‘duvarlar boydan boya’ (s.137)
Bir dönem köşe yazarlığı da yapan Tan, bezemenin vazgeçilmezi sıfatı sayfada ortalama 5.6 (4.6) kez kullanmış. ‘kahverengi takım elbisesi, aynı tondaki çizgili kravatı, kol düğmeleri beyaz gömleği’ (s.101)
Çağrışım gücünü henüz keşfetmeyen Tan, okurun gülümsemesini gevreten sorular yöneltmemiş. ‘Sayfanın başında ‘sol anahtarı’ olmadan okuyabilir misin notaları? Okuyamazsın, kimse okuyamaz. Bizim sol anahtarımız da aşkımız! Hayat sayfamızın sol üst köşesine yerleştirilmiş notaların dansını başlatmak için ne bekliyoruz?’ (s.145) Sayfada ortalama 1 (1.3) kez soru sormuş.
Roman araç ve gereçlerini yeteri kadar kullanmayan Tan, yazının içinde süs gibi duran montaj tekniğini her yetmiş dokuz (yüz seksen altı) sayfada bir kez kullanmış. “Fuzûlî. Ve bence aşkı anlatabilen, gelmiş geçmiş en büyük şairdir. ‘Aslolan aşktır hayatta, gerisi lâf ü güzaf’ diyebilen biri o!” (s.46)
Edebiyatın laboratuarı dergilere sahip çıkalım!.. Okuyalım, okutalım. Dürüstçe yapılmış eleştiriye sabır gösterelim. Yüreğim Seni Çok Sevdi / Canan Tan / Altın Kitaplar / 474 s.
*- Parantez içindeki bilgiler, yine çok satanlar listesinde yer alan Nermin Bezmen’in ‘Sırça Tuzak’ romanına ait değerlerdir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.