- 1850 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aldanma Günü
Tüm kainatın, içindeki canlılarla birlikte yok olacağı gün; o gün Kıyamet Günü. Kur’an’ın kimi ayetlerinde kavuşma, kiminde mü’mini kafirden, haklıyı haksızdan ayırma günü, kimi ayetlerde de hasret günü olarak geçen o büyük gün. Tegabun Suresi o günün kimileri için ise bir aldanma günü olduğunu şöyle haber veriyor:
Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırız. Rahman Rahim olan Allah’ın Adıyla;
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nundur, hamd (övgü) de O’nundur. O, herşeye güç yetirendir. Sizi yaratan O’dur; buna rağmen sizden kiminiz kafirdir, kiminiz mü’min, Allah, yaptıklarınızı görendir. Gökleri ve yeri hak olmak üzere yarattı ve size düzenli bir biçim (suret) verdi; suretlerinizi de güzel yaptı. Dönüş O’nadır. Göklerde ve yerde olanların tümünü bilir; sizin saklı tuttuklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
Bundan önce inkar edenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar. Onlara acı bir azap vardır. Bu, kendilerine apaçık belgelerle elçiler geldiği halde "bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak?" demeleri ve bu yüzden inkar edip saparak yüz çevirmeleri nedeniyledir. Allah da (onlara karşı) müstağni olduğunu (hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını) gösterdi. Allah Ğani’dir, Hamid’dir.
İnkar edenler kesin olarak diriltilmeyeceklerini öne sürdüler. De ki: "Hayır, Rabbim adına andolsun, siz, muhakkak diriltileceksiniz; sonra mutlaka yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu da Allah’a göre oldukça kolaydır." "Şu halde Allah’a, O’nun Resûlü’ne ve indirdiğimiz nur (Kur’an)a iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
Sizi toplanma günü için birarada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah’a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük ’mutluluk ve kurtuluş (fevz)’ budur.
İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince; onlar da içinde sürekli kalıcılar olmak üzere, ateşin halkıdırlar. Ne kötü bir dönüş yeridir O.
Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah’a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, herşeyi bilendir.
Allah’a itaat edin ve Resûle de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir. Allah; O’ndan başka İlah yoktur. Öyleyse mü’minler (yalnızca) Allah’a tevekkül etsinler.
Ey iman edenler, gerçek şu ki, sizin eşlerinizden ve çocuklarınızdan bir kısmı sizler için (birer) düşmandırlar. Şu halde onlardan sakının. Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir fitne (bir deneme)dir. Allah ise, büyük ecir (en güzel karşılık) O’nun Katında olandır. Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.
Eğer Allah’a güzel bir borç verecek olursanız, onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah Şekûr’dur (şükrü kabul edip çok ihsan eden), Halim’dir (cezayı vermekte acele etmeyendir). Gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, Aziz (üstün ve güçlü), Hakim (hüküm ve hikmet sahibi)dir.
..........
İnsanın yaratılma amacı Allah’a kulluk ve ibadet etmek. Yalnızca bu sorumlulukların bilincinde yaşayan insan ölüm sonrası ahiret hayatı için güzel bir beklenti içinde olabilir. Ancak insanların çoğu ahireti düşünmeden yaşıyor. Bu yanılgı sonucu ahiret beklentisi olmayan insan için tek bir ihtimal geriye kalıyor. Ölümle birlikte toprak olmak, sonsuza kadar yok olmak. Bu düşünce ise dehşet vericidir.
Bu korkudan uzak olmak için pekçok insan ölümü konuşmuyor, tartışmıyor, hatırlamak istemiyor. İnsan hayatının tek kesin gerçeği iken ölüm, adeta yokmuş gibi düşünülüyor. Toplumun büyük kesimi ölüm düşüncesinden kaçıp, devekuşu gibi başını kuma gömerek, topluluk psikolojisi içinde gerçeklerden kaçarak rahat etmeye çalışıyor. Ne büyük aldanış!..
İnansın inanmasın bütün insanlar, kıyametle yüzleştikleri saat, kendilerini bekleyen "yeniden dirilişi" kavrayacak. O günü umut etmeyenler, bu apaçık gerçeği artık reddedemeyecek ve Rabb’lerinin buyruğuna "isteseler de istemeseler de" boyun eğecekler.
Bizleri bekleyen belirlenmiş o gün, dilerim aldanma değil, hasret günü olsun. Mevlâna’nın ifadesiyle bayram günü olsun, gerçek Sevgiliye kavuşma günü, düğün günü olsun...
Fuat Türker
YORUMLAR
Bu korkudan uzak olmak için pekçok insan ölümü konuşmuyor, tartışmıyor, hatırlamak istemiyor. İnsan hayatının tek kesin gerçeği iken ölüm, adeta yokmuş gibi düşünülüyor. Toplumun büyük kesimi ölüm düşüncesinden kaçıp, devekuşu gibi başını kuma gömerek, topluluk psikolojisi içinde gerçeklerden kaçarak rahat etmeye çalışıyor. Ne büyük aldanış!..
Ne kadar kaçsak ta ne kadar düşünmekten korksak ta kaçınılmaz son ve gerçek. Ölüm konusu açılınca pskolojimizi bozma denir olmuş . Neydi rahatsız eden ölüm mü yoksa hazırlıksız oluşumuz mu?
Değil inkar edenlerin haberi günümüzde gözümüz önünde olan ölümlerden ibret alamaz olduk. Bir cenaze var ortada insanalar taziyeye gelmiş köşede bucakta günlük konuşmalar. O ölünün çığlığından haber yok, düşünmek yok. Düşünmekten korkuyoruz, ölüm rabıtası insanları ürkütür korkar hep insan. Eğer gerçek anlamda düşünebilseydik kendimize çeki düzen verirdik belkide.
Ölüme düğün günü gibi bakabilmeyi Rabbim nasip etsin. O bakışta olmak için öyle bir yaşam gereke dünyayı eğlence hayatı olarak görmemek gerek. Şükretmek sabretmek gerek. Birazda huzurumuzu kaçıran ağız tadımızı bozan ölümü sık sık anmak, ölüm rabıtası yapmak gerek..
Allah razı olsun ..