- 1539 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
Babama Masallar (son)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“Polyanna bir mavisiz gök
Külkedisi bir uzun ağıttır çocukların dilinde
Evvel zaman içinde sütü kırmızı damlıyor masal koyunlarının
Büyüdü yedi cüce
Ah ölüm pamuk prensesi alıştırıyor kendine”
Ölümün kirli sakalları ağarınca/ kuşluk vakti
Gölgesiz kaldı Karadağ yamacında
Xezal’ın ayrılığa b/ölünmüş adımları….
Usul usul özledim
Yürek dayanmaz yoksa….
Adı adımla eş yorgun bir güz sabahında yaprak yaprak dökülüyorum sana. Bir kaçkın özlem gurbet gurbet sancılanıyor yürek yerimde. Tiz sesle “Min bêrîya te kirîye”
_Tüm mısralarda adının harfleri çoğalırken
Yeni anlamlar kuruyorum yokluğunun koynuna
Bıraktığın yerdeyim hâlâ_
Dolmuşken saçlarıma aklar sana varan yolların sonrasında dönmüşken sele ve dokunmuşken kederler alnımın yokuşuna sendeliyorum yüreğime sızan her mızrap sesi suskusunda…
Siyah ayinler dönencesinde düşüyorum kederin zülüfüne
İçimdeki çocuğa ihanet ediyor semazen hıçkırıklarım
Ve k/ana k/ana içtiğim kılıç kesiği isyana muzdarip dudaklarım
Sus düşüyor ellerim çığlığıma…
Gözlerimi kapayınca bir boşluğun savunmasız sanığı oluyor bedenim. Düştükçe dehlizlerine karanlığın,
Kederi sabitleniyor çehremin. Yerin yedi kat dibine sığamıyorken bedenim gölgesizliğe isyan ediyor yüreğim. Anacığımın dar oyalı yazmasını tutuyorken avuçlarımda, incinmesin diye dualar sıkıyorum dişlerimle kelimeleri…
Gece harami heybesinden dökerken dünlerimi
Sepya fotoğrafların selamı kanatıyor kapanmayan sen’imi
Sabrımı ırgaladıkça kangren ayrılıklar
Arşı âlem tutuşuyor yüreğim
Avuç içi kadar küllerim savruluyor kahrımın rüzgârıyla…
Kıyamet artığı sözcükler savuruyorum olan biten yiten çarkında eridiğim yalan dünyaya…
Hani bakarda görmez ya insan, hani duyarda anlamaz algılayamaz ya varoluş gayesini öyle kem ve küm sayıklıyor dudaklarım hararetle…
Kök verdin ya toprağa,
Hasret misin diye endişelenmiyorum tulum peyniriyle demli çaya…
En sevdiğin türkü çalıyor radyoda şivan dilinden yüreğe inme”kewe narine”...
Onlarca roman okuyorum. Okudukça sırnaşıyor hüzünler okudukça mutsuz sonlarda yalpalıyorum.
Kahramanların kirpiklerinden ölüm soluduğu ağzından suni bedenler yaktığı şekilsiz masallarda kesiliyorken sesi soluğu gülümseyişin,güneşe kananlar cemreden oldu…
Sonra sorular arasında diplere düşüyor yetim.
Hani şu yaşama sevinci dedikleri şey, atlıkarınca misali bir şey mi?
Ya da her yeni güne astarsız sevinçler biriktirmek mi?
Teyelsiz gülümsemelerle ağız dolusu haykırmak mı?
Mutlu sözcüğü mutlu mu sahi onca yürek medet umarken her harfinden?
Biliyorum ki geceleri çok seversin. Şimdi en temiz yıldızlar düşüyor üzerine. Bir dilek tutsana benim için.Toprak kadar, susman kadar derin…Bir demet menekşeyle yasına düşecek adımlarım
Yangın özlemlerimle
Soğukluğundan öpeceğim adını
Üşüme babacığım
Çarşaf çarşaf örteceğim kabrini
Dudağıma mimlenen dualarımla…Bayramlar pusu kurmuşken duldasız yaşlarıma
Takvimler dönümünde yılının/bir gözü açık
Ellerinin nasırından öpmek istiyorum
İnancım bastırırken ağıtlarımı/dolukmuş suskumla umut
Anladım ki,
Hicranım baharını yaşıyor yeniden
Hasret/liğ/im taş duvar ortasında…
Sessizliğinin de bir dili var
Boşluğunun anlam eşiği
Adımlarımı acıttıkça neler neler öğrettin sancıyan çocukluğuma…
Gittin ya
O gün bu gündür
Sırtım üşüyor baba…
Masallar sıvasız örüldü yokluğunda...
Hazal Karadağ
YORUMLAR
İçli bir şarkı gibi dinledim...Ne acı ve ne güzel sevgili şair.
Söyleyecek söz bulamıyorum. Çok beğendim desem, okuduklarım edebiyat değil, acılı bir iç sesi. Evet metin olarak son derece güzel ama...İçindeki samimiyet insanı edebi konuşmaktan men ediyor. Sus ve dinle diyor sanki...
Öyle yaptım.
Sevgimle.
Sessizliğinin de bir dili var
Boşluğunun anlam eşiği
Adımlarımı acıttıkça neler neler öğrettin sancıyan çocukluğuma…
Gittin ya
O gün bu gündür
Sırtım üşüyor baba…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Akılma düştü birden..
Hz Rasulullah sav Mekke sokaklarında bir çocuk görür boynu bükük, yanına yaklaşıp hüznünü sordu, savaşta babasını kaybetmiş annesi ölmüş. Hz peygamber çocuğa istemez misin yavrum ben baban Aişe annen olsun dedi. O çocuk bahtiyardı artık mutluydu.
Ve o büyük Peygamber iki parmağını birleştirerek, yetime iyi davranan mahşerde benimle böyle bitişik olacak buyurdu..
İşte yetimlerin babası Hz Rasulullah..
Güzeldi, anlamlıydı, acıydı..
Kaleminiz daim olsun..Saygılar..