ALDIRMA GÖNÜL

• 23 Eylül 2012 Pazar 21:55:36

Başın öne eğilmesin/aldırma gönül aldırma/Ağladığın duyulmasın aldırma gönül aldırma.
Sabahattin Ali’nin 1933 yılında Sinop cezaevinde yazdığı bu muhteşem Şiiri; buram buram ALDIRMAZLIK kokan bu günün toplumunun hali derununu nasıl da dillendiriyor feryat figan.

Canım Sabahattin ALİ;
Benim ve sanıyorum yetmiş beş-seksen milyonun ancak küçücük bir bölümünün başı öylesine eğik ki…
Hatta Bayraklar Yarıya İnse yeridir.
Ülke acıdan da öte, kahredici ve çok vahim günler yaşamakta.
Sizin mecazi anlamda sözünü ettiğiniz Aldırma Gönül ifadesini, bu toplum gönülden benimseyip hiçbir şeye aldırmıyor.
Ne kadar aldandığını bilmeden heyhat…

Bu gün 23 Eylül. Günlerden Pazar. Hava güzel. Toplumun havasını koklamak için vurdum kendimi sokaklara…
Her yer şen, neşeli, mutlu insanlarla dolu.
Tıpkı Bahtiyar Köpek hikayenizde olduğu gibi.
Bir panayır havası var ortalıkta.
Ellerde cep telefonları.
Yüzlerde gülücükler.
Kimileri sevgilileriyle el ele.
Kimi karı-koca kol-kola
Çocukların bir dediği iki edilmiyor.
Gençlerin; üniversite parasız olsun, protestolarının dışında gelecekle ilgili bir kaygıları yok. Alış-veriş yerleri adam almıyor.
Araba sayısı hızla artmakta.
Zamlar balyozdan beter vuruyor art arda.
Yiyip-içtiklerimize verdiğimiz parayla ölüm satın alıyoruz.
Hiç biri hiç kimsenin umurunda değil.

66 aylık çocukların okula başlaması demek İmam Hatiplere daha fazla nefer yetiştirilmesi demekken…
Anne–babalar dillerinden düşürmedikleri din-iman söylemlerini unutup, çocuklarının tuvalet ihtiyaçlarını nasıl gidereceklerinin telaşına düştüler şimdilerde.
Bütün herkes din alimi. Bilgini ve Kur-an’ı yeniden yazmanın hevesinde çalakalem!..
Özellikle günahkar olduklarını bilenler büsbütün dindarlaşmanın! çığırtkanlığını yapmaktalar gözler fel fecir okurken.
Üniversitelerde ders arasında hocadan izin almadan cuma namazına gitme serbestliği ve bir takım derslerin müfredattan çıkarıldığı ayan-beyan görülüyor.
Ölmüşlerin kabrinin açılması modası artarak sürüyor.
Şu sıralar en popüler kişi Cumhuriyet tarihinin ilk Padişahı Turgut Özal.
Böylelikle hem gündemdeki acıları, verilen yüz kızartıcı karaları ört-bas etmek, hem bu vesileyle yeni suçlular bulup içeri atmaktır maksat.
Meşhur şapkasını altı kez alıp giden ve yedi kez geri gelen Demirel; Benim yetimim, emeklim, dulum dediği nicesini uğurladı.
Şu an gripal bir rahatsızlığının dışında siyasetle ilgili pek bir rahatsızlığı yok gibi.
Şehit cenazelerine bayrak yetişmeyince! Devletin valisi yöresinin kiliminin reklamını yapıyor kilimi bayrağın üzerine sererek!
Üstüne titrediğiniz çocuklarınızı Allah bağışlasın.
Lakin; Mustafa BALBAY tam tamına 1271 gündür tutuklu. Ve çocuklarına hasret.
Neden?
Bu kara günlerin gelmekte olduğunu; Bu kara yürekli, kara, vicdanlı gözleri bağlı bencil bu çoğunluğu uyardığı için.
Ergenekon duruşmasının sonuçları bir çoğunuzun o arsız, utanmaz, aldırmaz ve kapkara vicdanlarınızı ne kadar rahatsız etti acaba? diye sormak elbette ki bana düşmez.
Bunun hesabını size çocuklarınız ve Rabbimin ilahi adaleti soracaktır nasıl olsa tez zamanda.
Tutuklanan ve savunma hakkı dahi verilmeksizin, yargısız infazla müebete mahkum edilen bu değerli, yürekli gerçek yurtseverleri.
Ve “Biz uyurken onlar bu vatanı bekliyor” dediğiniz onca ordu mensuplarını.
Hükümeti devirecekler. Darbe yapacaklar. İddiasıyla bu güvenilmez, korkak ve dönek toplumu oyalarken. Onlar darbe üstüne darbe yaptılar.
Olsun!
Sen Aldırma yine de!