- 1202 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Görünür Kaza!
Büyük şehirlerde, müteahhitlerin görevi olan bir işlemi layıkıyla yapmamalarından kaynaklanan yeni bir iş kapısı oluştu.
Yalıtımı yeterli olmayan binalara dışardan mantolama adında yapılan işlemden söz ediyorum.
Birçok büyük şehrimizde olduğu gibi, kış gelmeden yazın sıcaktan kışın soğuktan korunmak için İstanbul’da da birçok semtte olduğu gibi bizim sitede de bu çalışmalar devam ediyor.
Biz kendi binamızı yaza çıkarken mantolatmıştık( bu da hoşuma giden bir kelam değil ama başka türlü anlatılmıyor).
Bir iki aydır yanımızdaki E blokta bu çalışmalar bütün hızıyla sürdü. Sonunda iskeleler söküldü, ‘oh çok şükür kazasız belasız bitti derken…
Niye korkuyorsunuz diye aklınıza gelebilir.
Biliyorsunuz birçok işte olduğu gibi iskele kurulup, yerden onbeş onaltı metrede çalışan işçilere hep endişeyle baktım, ilkbaharda bizim binanın çevresinde çalışırlarken.
Sonunda ‘gözüm görmezse sürekli yürek heyecanı çekmem’diye kapattım güneşlikleri iskeleler sökülünce açtım bir ayın sonunda.
Yan blokta ayni çalışma başladı bizim yatak odalarının olduğu taraftan, onların bloğun arka tarafın bir kısmı görünüyor, kimi güneşlikleri açtım kimi kapattım, işçiler iskeleden yuvarlanmadan iş bitti diye seviniyordum.
Malum bizim cengaver işçi milleti hiçbir önlem almadan, cahil cesaretiyle, ellerine aldıkları kalasları rastgele demir iskelenin üzerine koyarak, maymun gibi tırmanıp inip çıkıyorlar onca yükseğe.
Kalasın ucu bir kurtulsa maazallah diğer namazda er kişi niyetine!
Kendi bloğumuzun bina giriş kapısı tarafı yapılırken bir hafta on gün girip çıkarken kafamıza bir şey düşmesin diye yürek heyecanı çekmiştim.
Geçtiğimiz Cuma günü saat beş sıraları, alışveriş için dışarı çıkmaya hazırlanıyorum, önce ne sesi olduğunu anlayamadığım bir gümbürtü, ardından avazı çıktığı kadar haykıran bir kadın çığlığıyla aklım başımdan gitti.
-Eyvah binalardan bahçeye biri düştü galiba dedim. On yıl kadar önce Alzheimer hastası yaşlı bir adam gecenin bir vakti dördüncü kat balkonundan aşağı düşüp, ağır yaralanmıştı ve biz o gümbürtüyü çok net duyup korkmuştuk.
Acele bahçeye indim aşağısı mahşer yeri; arabanın birine bir hanımı oturtmuşlar başında buz torbası, güvenlik görevlisi, komşular her kafadan bir ses çıkıyor. Araba hastaneye yollanırken, komşumdan öğrendiğime göre, bahçe katı camlarının cumbalı demirleri işlem yapılırken sökülmüştü o gün onları takıyorlardı. Bahçe katının üzerindeki giriş kat da ayni model demirden ısmarlamış.
Binanın giriş kapısının dışardan olan sekiz on basamak merdiveni, onun mutfak camına biraz yakın gibi.
Önceden camlarında demir olmayan birinci kat dairenin, sadece mutfak camına o demiri monte etmek için iki üç metrelik basit bir iskele kuruyorlar, o anda o misafir hanım iskelenin altından geçmek zorunda, dışarı çıkmak için.
Geniş demir kafes iskelenin üzerinde,
-Dışarı çıkmam lazım, geçeyim mi deyince, bizim lakayt işçiler,
-Geç abla geç deyip, sonrada koca pencere çerçevesi demiri hanımın kafasına düşürüyorlar.
Hani derler ya ‘görünmez kaza’.
Yok kardeşim görünür bir kaza hem de insanın gözüne soka soka !
Böyle müteahhitlik ve işveren olmaz olsun.
Yeterli önlem alma, sen milletin canıyla oyna.
O gün nöbetçi olan güvenlik görevlisi gelince, ona soracağım hastanın halini, bugünkü eleman olayı bilmiyor, inşallah o hanıma bir şey olmaz.
Ben alışverişten dönene kadar işlerini bitirip arazi olmuşlar tabii olayın müsebbibi işçiler, iskele sökülmüş, suç delilleri kaybedilmiş.
Siz siz olun değerli kardeşlerim kurulu iskele filan görürseniz beş metre uzağından dolaşın, benim her zaman yaptığım gibi.
Artık görünmez kaza değil, apaçık, görünür kazalar geliyor bağıra bağıra.
YORUMLAR
handan akbaş
Teşekkürler değerli yorumuna canım ,sevgimle.
İnsan hayatinin degersizligi... Alinabilecek en basit onlemi bile aldirmayan, ihmalkarlık... Zincirlemenin sonucunda, yok yere, yanan bir can.... Görünen kaza.... Geliyorm diyen, kaza...
Komşunuz olsaydım, bir an bile destegimi esirgemezdim sizden; suçluları bulmak için... Sevgiler, selamlar.
handan akbaş
Desteğine teşekkürler canım ,sevgiyle.