ANLADIM
Anladım artık bütün kelimelerin yetersiz kaldığını ve bütün çabaların yetersizliğini. Çok zor da olsa anladım ellerinin nasıl bomboş kaldığında insan nasıl da çaresiz kaldığını. Oysa bütün kelimelerime ne anlamlar yüklemiştim. Özenle seçilmiş cümleler kurmuştum hayata dair. Masallar yaratmıştım çalakalem plansızca. O masallar elimde öylece kalakalınca anladım.
Herkesin kendi masalı varmış içinde doğup büyüyeceği. Ve herkes kendi masalı içinde yaşıyormuş. Masal için inandırıcılığı olmayan uydurma öykü denirse de her masal gerçeğin izlerini taşırmış. Hayalimde yazdığım o masal içinde yer almak istemiştim, anladım ki bu mümkün değilmiş. Kendi masalımı kendim yazmalıymışım. Ve başrolü kendime vermeliymişim.
Anladım ki dürüst olmak için insanın yüreğinin olması gerekirmiş. Ve bolca cesaret. Yüreği olmayanların havaya saçtığı bir yığın sevgi sözcüklerine derin manalar yüklenmemesi gerektiğini anladım. Ve dürüstlüğün sadece sözlükte geçen karşılıksız bir söz olduğunu, bunca edilen lafların dudaklarında nasıl da iğreti durduğunu gördüm.
Denizleri seviyorsam dalgaları da sevebileceğimi biliyordum, oysa o dalgalara kapılıp hiç bilmediğim yabancı sahillere varabileceğimi de anladım. Geriye baktığımda “nedir bir aşktan geriye kalan” sorusuna cevap bulamadığımı, kulaklarımdaki sürekli fısıltıların bana hiç bir şey anlatmadığını, geriye elle tutulur hiçbir şey kalmadığını da anladım. Anladım ki dudaklardaki zoraki gülücüklerin söylediğini ama hiç gülmeyen gözbebeklerin yalanladığını ve bunun da bir veda olabileceğini anladım.
İnsanlar gelmiş, insanlar gitmiş. Bazen kalan olur insan bazen isteyerek giden. Her giden bir şey koparıp gitmiş duvarından. Yıllar geçip gitmiş hep bir şeyler eksilmiş. Ancak, gönül şenlendirici iki çift sözün duymayı hiç istemediğimiz insanlardan geldiğini ama çok beklediklerimizden bir türlü gelmediğini gördüm. Ve bu yönde tüm kelimelerin anlamını yitirdiğini öğrendim. Anladım ki gereğinden fazla değer verdiğimiz insandan çok bize değer verenler beklentisiz sevenlerdir. Ve onların bizim üzerimizdeki hakları daha çoktur. Ne denli değer verirsen o denli değerin katlanır biliyordum, ancak verilen değerleri hak etmeyenleri de gördüm.
Hayatta adalet terazisinin dengeli olmadığını anladım. Haksızlıklarla boğuşmaktan yorulurken ben hep nerede hata yaptığımı sorguladım. İnsan sevmediklerinin doğrularında hep bir yalan ararken, sevdiği kişinin yalanlarında bile ille bir doğru arar oluyormuş. Yalan bile olsa duymak istiyorum diye düşünürken bulduğumda kendimi, dehşete kapıldığımı gördüm. İnsanın kendinden taviz verdiği ve yine de anlaşılamadığı zaman buna değmeyeceğini ve tavizsiz bir yaşamın daha dik ve onurlu olacağını nihayet anladım.
Korkaklık mı desem, cesaret yoksunluğu mu, söylenemeyen ve havada gözle görülürcesine asılı kalan sözcükler varken hala sevgi içeren kelimeler üretebiliyormuş demek ki insanlar anladım. Veda tadında bir merhaba gibi olan bütün sözcükleri kaldırım atasım var artık kelime hazinemden. Halbuki doğru kelimeler yan yana getirilebilirdi ve hayata tutunma adına başka dallara uzanabilirdi insan. Ve suskunluğa mahkum olmadan konuşabilmenin erdemini kavrayabilirdi veda sözcükleri üretmeden.
Anladım ki hayatta değerli olan bir tek kendinsin. Her seferinde azalan umutlarla parçalara ayrılmadan bir bütün halinde kalabilmek adına söylenmesi gereken sözcükler geçiyor aklımdan bir bir şimdi. Ama kırılmış yüreğimi kırık dökük yapıştırarak ve bunun izlerini de taşımayı göze alarak, dik durma savaşını verebilmek adına söylenecek sadece üç kelime var. “Kendine iyi bak”
Şükran Demirtaş
YORUMLAR
Evet efendim !.. Kendinize iyi bakın lütfen !..
Kısa bir hasbihalden sonra ... Ayrılırken ; bal dudakları mırıldanıyordu Hüdavendigâr Mevlana'nın ... Kulak kesildim acep ne diyor diye ... '' BEN YALNIZ ADAM ... '' diyordu çok tatlı bir musiki makamında ...
Siz yalnız hanımefendi !.. Kendinize iyi bakınız lütfen efendim !.. Kimselerin lâyıkı ile sizi anlayabileceklerini beklemeden , ummadan ... Zira ; size sizden daha yakın ve asil bir dost olmayacaktır ... Biri müstesna ...
Emin olduğum engin hoş görünüze sığınarak , çalakalem yazdım efendim !.. Bağışlayınız lütfen !..
Okudukça '' işte bu benim !.. '' diye kendimi bulduğum nezih eserinizi en kalbi saygılarımla tebrikler ediyorum ... Öyle hoştu ki !..