- 1112 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EĞİTİMLE GELEN EĞİTİMSİZLİK
Türk Eğitim Sistemi hastalanmış, yatağa düşmüş bir haldedir. Eğitimin başına her kim gelmiş ise bu hastayı ayağa kaldırmaya çalışmış; ancak kendi egolarını tatmin etmek-ten öteye gidememiştir. Her yıl yeni bir eğitim sistemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bir ba-kıyoruz Başbakan elinde bilgisayar tabletiyle halka sesleniyor; “işte bu bizim eserimiz. İşte FATİH Projesi” Ancak şu sıralar, FATİH Projesinin iflas etmek üzere olduğunu biliyo-ruz. Bilgisayarlı eğitim ilkokul düzeyine indirgenecek, küçük çocuklarımız bilgisayar ile tanışacak ve aradığı konuları bilgisayar yordamıyla bulacaklar! Böylece çocuklarımız henüz yedi yaşında iken bilgisayarın ne olduğunu ve ne işe yaradığını öğrenmiş olacak. Çağı yakalamak için demek ki böyle bir projenin hayata geçirilmesi gerekiyor(muş) Ya-zık, çok geç kalmışız(!)
Her yıl düzenli olarak değişime (erozyona) uğrayan eğitim sistemi ne acıdır ki çocukla-rımızın ruh halini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle uyum sorunu, çocukların en büyük sorunları arasında yer almaktadır. Sisteme uyum, öğretmenlere uyum, arkadaşla-ra uyum… Böyle bir ruh halinde olan bir çocuğun başarılı olması elbette mümkün değil-dir.
Balık baştan kokar misali, ÖSYM’nin yapmış olduğu tüm sınavlara şaibe bulaşmıştır. Sorular çalınmış, toplu kopya çekme gibi hadiseler yaşanmıştır. Hatta doğu bölgelerinde soru kitapçıklarının fahiş fiyatlarla satıldığı dahi dillendirilmiştir. Evet, şaibeler ve hak gaspları arasında yetiştirilmeye çalışılan bir nesil… Bu kadar skandala rağmen halen pişkin bir eda ile görevlerine devam edebilen yöneticiler! Pes doğrusu! Bu kadar pişkin-lik, pek hayra delalet etmese gerek! Ey makamI Ey koltuk! Sen nelere kadirsin(!)
Halk arasında 4+4+4 diye bilinen yeni bir eğitim sistemiyle çocuklarımız yeni eğitim yılına girmiş bulunuyorlar. Yetkililerin iddialarına göre bu eğitim sistemiyle çocuklarımız çağdaş bir eğitim ile yetiştirilecek. Bu sisteme geçiş aşamasında mecliste ve kamuo-yunda ciddi tartışmalar yaşanmıştır. Her şeyden önce bu proje hayata geçirilirken; eği-timde uzmanlaşmış eğitimcilerin ve pedagogların düşünceleri doğrultusunda hareket edilmesi gerekirdi. Ancak hükümet, kendi düşünce ürünü olan bu sisteme hiç kimseyi karıştırmamış; “Ben yaptım oldu” mantığı ile bu garip sistemi hayata geçirmiştir.
Bu sistem hayata geçirilmeden önce şu sorunların çözülmesi gerekirdi:
a-) Okulların fiziki durumu:
Yeni eğitim sistemiyle birlikte, müdür ve öğretmen odaları ile birlikte kütüphaneler ale-lacele dersliğe çevrilmiştir. Önceleri 25-30 kişilik olan sınıflar, yeni eğitim sistemiyle 60 kişilik sınıflara dönüştürülmüştür. Yetmemiş, sınıflar arasına duvarlar örülerek, bahçeye konteynırlar konularak yeni derslikler üretilmiştir. Bazı illerimizde öğrencilerimizin sınıf bulamadıkları da haberlere konu olmuştur!
b-) Öğretmenlerimizin durumu:
Yeni sistem ile öğretmenlerimiz büyük bir bunalıma düşürülmüştür. Zira norm kadro ile pek çok öğretmenimiz açıkta kalmıştır. Yani, kendi okulunda bile yer bulamaz hale geti-rilmiştir. Milli Eğitim Bakanı, ‘eş durumundan dolayı’ tayin isteyen öğretmenlerimize alan değiştirmeleri halinde tayin hakkı tanıyacağını bildirmiştir. Yıllarca sınıf veya branş öğretmenliği yaparak alanında uzmanlaşmış bir öğretmenimiz ya zihinsel engelli çocuk-larımızı okutacak, ya da teknoloji ve tasarım dersleri verecek. Zihinsel engelli çocukla-rımızın eğitilmesiyle, teknoloji ve tasarım dersleri ile ilgili eğitim görmemiş olan öğret-menlerimiz nasıl olacak ta bu dersleri verecek? Bu garip durum, hangi akıl ve mantık ile izah edilebilir?
c-) 5,5 yaşındaki öğrencilerin psikolojik durumları:
Yeni eğitim sistemiyle ilgili olarak pek çok pedagog ve eğitimci açıklamalarda bulun-muşlardır. Oyun çağında olan bu çocukların bu sisteme adapte olamayacaklarını çeşitli örneklerle anlatmışlardır. Okula gidecek olan çocuklarımızın, sabah saat 5.30’da yatak-larından kalmaları gerekmektedir. Yani çocuklarımız, henüz uykularını alamadan okul yollarına düşeceklerdir. Çocuklarımız okulunda uyumak isteyecek; ağlayacak, çişi gele-cek ve bu sebeple adaptasyon sorunu yaşayacaktır. Bu şartlarda bu çocukların halen çağdaş eğitim adı altında eğitileceğini iddia etmek trajikomik bir durumdur. Hâlbuki eğitimcilerin ve pedagogların düşüncelerine önem verilseydi, böyle garip ve böyle komik durumlar yaşanmayacaktı. Bu projeyi hayata geçirenler, gelen tepkiler karşısında çocuk-ları eğitime hazırlandıklarını bildirmişlerdir. Öyle de olsa bu sistem, yeni sorunlar üret-meye devam edecektir.
Bu sorunların ötesinde daha başka sorunlarda gündeme gelmektedir. Örneğin: Arif Ni-hat Asya’nın Bayrak Şiirinin sansürlenerek ders kitaplarına konulması, Atatürk İlke ve İnkılâp Tarihi derslerinin kaldırılması, üniversitelerde Milli Güvenlik derslerinin tamamen kaldırılması, din eğitimi adı altında tüm dinleri öğrenmek mecburi kılınırken; İslam dini ve Hz. Muhammed’in (s.a.v) hayatının seçmeliye dönüştürülmesi gibi.
Her yıl düzenli olarak rapor yayınlayan OECD, Türk Eğitim Sisteminin yerlerde süründü-ğünü belgelemiştir. Eğitimin başında bulunan kişilerin artık bu gerçekleri görerek daha aklı başında, daha çağdaş, daha ileriye dönük projeler üretmesi gerekmektedir.
Türk Eğitim Sistemi yerlerde sürünüyorsa, bunun tek bir açıklaması olabilir; Türkiye’de eğitim maalesef bir devlet politikası haline dönüştürülmemiştir. Her hükümet kendi mantığı ve dünya görüşü açısından eğitim sistemimizi şekillendirmiştir. Bu sebeple; eği-tim sistemimiz rayından çıkmış bir tren gibi büyük bir felakete doğru sürüklenmektedir. Eğitim sistemimizin temel esasları üzerinde ciddi tahribatlar yapılmadan, çağın şartları göz önünde bulundurularak daha akılcı, daha modern, daha ileriye dönük bir yapıya dö-nüştürülmesi gerekmektedir. Bunu yapabilmek için ehil insanlarımızın düşüncelerine önem verilmelidir. Eğitim sistemimiz, sen-ben kavgasını, ‘ben yaptım oldu’ mantığını asla kaldıramaz; zira eğitim, bir milletin, bir devletin geleceğini şekillendiren en güçlü silahtır; asla yabancıların eline geçmesine müsaade etmemeliyiz. Aksi halde bu silah, gün gelir bizi içten ve dıştan vurmak için kullanılabilir!
Halit DURUCAN
18.09.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.