- 593 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KIYI....
Sözün senet kesildiği kelimelerim dilden çıkmadan önce sahildeki köpük köpük dalgaların sesi kayaları sonrada kulaklarımı dövüyordu.
Yosun kokulu eski sevişme izleri kumsala yazılı simleri her defasında siliyordu.Uzakta duran bir deniz feneri yarım ışıklarla şezlongların üzerini aydınlatmaya çalışsa da uzaktaki gemilerin ışıkları hep açıktı kıyıdan uzaklarda.
Dudağımda bir monalisa tablosu gülersem gök yüzü üzülürsem aşağıdaki yer. Mutfakta bir ton makarna kapalıydı pencerem.Deniz hırçın ben üzgündüm kapattığım kapılarımın arkasında.
Sürgüsünü çektiğim paslı sürgülerimle kapattım kendimi dışımdaki dünyaya.Keşke güneş eskisi gibi dolsaydı penceremden içeri.İçimde yılların yorgunluğu idam sehpalı sancılı düşüncelerime karıştı.
Katlime ferman kılınmış ince bir kara geceye sarılırken.
Deniz düşündüm havadaki duvara sinmiş küf dolu kokularla.Ağzımı kirletmesin diye söylemedim eskiden söylediğim türkülerimi. Bir martı çığlık attığında düşüncelerime girdi sonrasında durulmuş deniz ortasına kuruldu.
Deniz balıkların ıslaklığındaki mutluluğundaydı.Bir istavrit yavrusu çıldırıp hoplamıştı derindeki mavisini hiçe sayarak.Acılar tutunmak vardı sahil kıyıya düşlerim karşımdaki kız kulesine vururken.
Hazarfen olmak lazımdı kanat takıp kelebek gibi uçmaya.Galata yorgun bey oğlu uykusuzdu satılırken emin önündeki kızarmış odun ateşindeki palamut..Soğan ıslağı bir mavi döküldü kirpiklerime seni güldürmek için….
Ben seni güldürmeye söz verdim İzmir ateşindeki yalnızlığını sulamak için.Bir lodos karşımdaki sandalı sallarken dudaklarım titredi.İçimde depreşirken gizli adın…..
:))
ısınma turları öylesine cesaret toplamak için yazmaya....
YORUMLAR
@DAĞÇİÇEĞİ@
çok teşekkür ederim yanaklarım pembeleşti:)