Girdap
21.02.2008
16:31
Yalnız ruhlar cennetinde hüznümü derin maviya emanet edeceğim...
Yalnız Ruhlar Cennetindeyim. Menekşe çiçekli pikem, cep telefonum, güneş gözlüğüm, çantam, ajandam, kalemim ve ben. Uzun süreden sonra yeniden yazıyorum. Kelimelerin yetersiz geleceğini düşünmemden mi, yoksa içimde hissedip de yazmadığım duygu, düşünce kalmadığı hissimden midir uzunca süredir yazmıyordum.
Kale bu sefer içten sarsıldı. Ne aşk, ne arkadaş, ne ayrılık ne de dost acısı... Bu acı bambaşka. Dış etkiler her zaman geçicidir diyordum. Onlara daha hazırlıklıyızdır... Ya iç surlardaki savaşa hazır mıyız acaba! Hayal kırıklığı mı, yoksa canımdan canımı mı söküp aldılar... Bilemiyorum! Kırıldım. Hangi kelime hissettiklerimi anlatmama yeterli gelir ki! En kıymetlim, en değerlim bildiğime inanıp, güvenemeyeceksem ben kime güveneceğim!
Ah birtanem, yeşil gözlüm, canım... Sen ki doğruyu, iyiyi, güzeli sana yüklediğim sende tattığım bu yalana nasıl saplandın, nasıl yaptın. Şu an dalga sesleri dahi içimdeki çığlıkların sesini bastıramıyor. Senin açtığın derin dipsiz kuyu nasıl bir girdap bana birbilebilsen! Yıllarca sana inanıp, sırf sen yazdın diye en özel yerde muhafaza edip, sakladıklarım meğer yalanlarmış sadece... Ah Omayra!
Ne kadar safmışım! Nasıl da katıksız inanmışım sana... İnsan inanıp, güvenince kalbinin en özel köşesine oturtuveriyor sevdiğini. Nasıl mı? Tabii ki tüm kalbini, ruhunu, zihnini ona açarak. Sunarak olduğu gibi... Sen benim için bu denli değerli ve özelken, sana tüm benliğimin her zerresini açıp gösterirken sen beni kendinin olmayan bir gerçekliğe yönlendirdin. Ben de safça inandım sana... Omayra’ya bile!
Bir de sorsana bana şimdi elimde olmadan o oturttuğum tahttan nasıl kayıp gittiğini. Uzaklaşıyoruz... Artık tahtın sahipsiz... Eskisi gibi sunamam sana kalbimi, derinlerimdekileri... İçimdeki dipsiz kuyu oldu yokluğun. Görmek istediğim gibi de göremem artık seni.. Varolanı da inkar edemem bu durumumuzda... Bir yalana inanmak, inanmamaktan daha güzeldi belki de!
Kalbim incindi, gururum da!
Yeşil gözlüm beni bu sefer sen incittin. Hem de “Ben seni üzecek olanı gözümü kırpmadan öldürürüm” derken... Senin de dıştakilerden farkın yoktu, benim sana kalpten inanıp katıksız güvenmemden başka... Şimdi ise anlamlar anlamını yitirdi.
Seni sevdiğim gerçeğimdir.
Sana güvenmediğim de!
Güven sağlam temellerle inşaa edilir yeşil gözlüm. Ama köklerinden de sarsıldı mı geri kazanmak güçtür. Sen bu temeli içten sarstın birtanem...
Bir hayal dünyası diyemem, gözlerim net ve berrak.
Herşey bu kadar gerçekken hayatımda ve açıkça görebiliyorken herşeyi, Emi’yi hissetmek eskisi gibi ne denli uzak bana, anlıyorsunuz değil mi!
Bu kadar yalan bağ varken etrafımızda ve ben artık uyanmışken;
Eskisi kadar duygulu
Eskisi kadar inançlı
Eskisi kadar heyecanlı,
olamıyorum işte...
Yalanların ortasında tek gerçek durmak boğuyor insanı. Sağım, solum, arkam, önüm sobe. Nereye dönsem aç gözünü diyorlar...
Açtım işte gözlerimi. Memnun musunuz?
Masmavi bir deniz var karşımda. Sağım doğal kayalar, solum da deniz. Arkamı kayaya yasladım.
Gerçeğim bu!
Artık hissetmiyorum!
Bakıyorum görüyorum!
Bakıyorum görüyorum!
Ve tekrar ediyor gerçekler...
Gerçek; acı veriyor
Gerçek; yalan olanlarda saklı
Gerçek; insanların ikiyüzlülüğü
Gerçek; küstahlık
Gerçek; Madalyon çift yüzlü...
Gerçek olanları gizliyor insanlar, yaşanmamış duygularla, yalandan düşüncelerle, yalandan bir dünya yaratıyorlar kendilerine. En acısı da bu yalan dünyalarına gerçek figüran arıyorlar ve onları da yalanlarına ortak ediyorlar.
Görmek istediklerimizi görmemeli,
Gördüklerimizi kabullenip yaşamayı öğrenmeli,
Gördüklerimizin bitmek bilmeyen taleplerine de hayır demeyi bilmeliyiz.
Yolumuz insan olmak çabasıysa; o zaman egolarımızdan, zaaflarımızdan, kendimize yabancılaşacağımız her söz ve davranıştan uzak durmayı hedef çizmeliyiz.
Ben de gördüklerim ve yaşadıklarımla nefes almaya ve yürümeye çalışıyorum. Yaptığım işte bu!
Kimseden talebim
Kimseden beklentim de yok.
Burdayım! Karşımda masmavi bir deniz. Dıştan bakıldığında yalnızım. Ama yalnızlığımı paylaşan Allah’a olan inancım var. O’na inanıyorum ve güveniyorum.
Ruhumu kutsal sevgi ile iyileştirmeye adadım. Bir gün gelecek, baktığım da gördüğüm gibi çıkacaktır. Bana görünen de kendi gerçekliğiyle benim gerçeğim olacaktır. Görünen gerçek dürüstlüğün, saydamlığın, şeffaflığın yansıması değil aslı olacaktır.
Gerçeklerimizi, gerçek anlamda gerçek yaşayabilmemizi diliyorum.
Sevgilerimle,
Emi...