- 1000 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MÜSLÜMANLARIN MASUMİYETİ
Dinler arası diyaloga diğer dinlere mensup olanların peygamberlik ve vahiy sebebiyle Müslümanlar kadar hazır olmadıklarına ve hazır olamayacaklarına inananlardanım.
Kendi peygamberlerini dahi dinlemeyen (örnek: ‘Sevgi dini’ olduğunu iddia eden Hıristiyanların, ‘öldürmeyeceksin’ diyen Tevrat’ın mensupları Yahudilerin adeta bu emirlere muhalefette yarışıyor olmaları) İslam dışındaki dinler başka dinlere ve o dinlerin kutsallarına asla saygı göstermediler ve göstermeleri de beklenmiyor.
Biz Müslümanlar onların peygamberlerine iman ediyoruz ama onlar bizim peygamberimize inanmadıkları gibi Resul-i Ekrem as.’a her türlü iftirayı reva görmede bir sakınca bulmuyorlar.
İşte, en son ABD’de kaçıncı kezdir Peygamberimize hakaret ve iftiralar içeren bir film daha çevrildi. Filmin çekilmesinin sebebini yönetmeni kendi ağzıyla itiraf etti, çok çirkin ve aşağılık gerekçeler…
Müslümanların Masumiyeti filmi İslam dünyasını ayağa kaldırdı. Ayağa kalkan Müslümanlar galeyana gelerek önce Libya’da ABD büyükelçisi ve elçiliğin iki çalışanının öldürüldüğü olaya karıştılar. Karıştılar diyorum çünkü bulanık havada ’filmin anlam ve amacına uygun olarak’ istihbarat servislerinin (ör. MOSSAD) bu olayı gerçekleştirdiği kanaatindeyim. Ama ne olursa olsun Müslümanların karıştıkları bir olay olması dahi üzüntü vericidir. Halkı Müslüman ülkelerde ise protestolar devam ediyor. Ve maalesef şu ana kadarki (yazıyı hazırladığım saate kadar) gösterilerde 4 ülkede 8 kişi daha hayatını kaybetmişti.
Film yönetmenin, filmi finanse edenlerin ve filmin içeriğinden anladığımız odur ki film ’sipariş üzerine’ yapılmıştır. Film, İslama ve Müslümanlara duyulan kin ve nefretten kaynaklı olarak çekilmişse de filmin çekiliş gerekçesi sadece bununla açıklanamaz.
Zaten filmin yönetmeni adını Sam Bacile olarak aciklayan ama isminin Nakoula Besseley Nakoula olduğu söylenen kisi "bu film için 100 İsrailli bağışçıdan 5 milyon dolar aldım ve filmi ’İsrail için’ yaptım..." diyor.
Filmin yapımcısı ve yönetmeni İsrail asıllı Amerikan vatandaşı Nakoula Besseley Nakoula/Sam Bacile, Amerikan WSJ gazetesine verdiği demeçte, ’’ İslam kanserdir, Müslümanlar da yok edilmesi gereken böceklerdir. Bu film ile İslam’ın nefret içerikli bir din olduğunu göstereceğim’’ ifadelerini kullandı.
Evet, doğrudur, Müslümanlara ’nefret’ yakıştırmasında bulunanların yaptığı filmin ne kadar sevgi ve hoşgörü dolu olduğunu! bizler filmi görmesek de yapımcının açıklamalarında hissetmiş bulunuyoruz.
Aslında bu film ve daha önce mukaddesatımıza hakaret içerikli karikatür, kitap ve filmler batının çirkin ikiyüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Müslümanların düşünce ve inançlara saygılı/tahammüllü olmadıklarını dile getiren batı âlemi, bu film ve görselleriyle Müslümanların inanç ve düşüncelerine ne kadar tahammüllü olduklarını göstermiştir.
Aslında batının ’bizim dünyamıza’ saygı satmaya kalkması kendi saygısızlığını kamufleye yönelik bir aldatmacadır. Bizler de bunu sindiremesek de yutuyoruz.
Batılı değerler, batının hoşgörüsü, batıdaki evrensel değerler vs. tamamen ikinci dünya ülkelerine çeki düzen vermek için altını doldurmadıkları kavramlardır.
Ötekiye tahammülsüzlüğün zirve yaptığı ülkeler batılı ülkeler değil midir?
Zenciye tahammülü hala sadece belli bir yere kadar değil mi? Onun için kimse bana ’Obama başkan oldu ya’ demesin. Herkes biliyor ki Obama bir figürdür ve seçtirilmesi derin dünyayı ikinci dünya ülkeleri nezdinde pir-u pak göstermeye yönelikti. Doğrusu hepimiz bu vitrinle dört yıldır siyah-beyaz halüsinasyonlar görüyoruz. Anlayacağınız fena bir şekilde âline olduk.
Batının ürettiği islamofobya ile dinimize etmedikleri hakaret, bizlere atmadıkları iftira kalmadı. Haçlı savaşlarını, Gül ve yüzyıl savaşlarını, birinci, ikinci dünya savaşlarını, Afganistan, Irak işgallerini onlar gerçekleştirmemiş gibi kendilerini masum gösteriyorlar. İslam aleminin büyük bir kısmını müstemleke ülkelere çevirip sömümediler mi? İste bati bu cebeeprrutluklari sergilediği halde kendilsine bir de islamofobya üretti. Elhak, müslümanlar son bir asırdır cok da iyi bir seyir izlemiyorlar. Ama Allah için batı aleminin insanlığa reva gordukleri müslümanların yaptıklarından bir gram dahi eksik mi?
Almanya daha bir hafta önce orada yaşanan bütün Müslümanları kriminal toplum ilan etmedi mi?
Danimarka her fırsatta Müslümanların en nefret ettikleri rezilliklerle karşımıza çıkmıyor mu?
Ya yönetmenin "Bu film için 100 İsrailli bağışçıdan 5 milyon dolar aldım ve filmi İsrail için yaptım" ifadesini görmezden mi geleceğiz? Nedir bu ’İsrail için’ olan şey..?
İsrail’in İslam dünyasındaki ’bahar’lara sıcak bakmadığını biliyoruz. Bunun üzerine dönüp Obama’ya "bu ülkelere demokrasi getirmeyi düşünerek ne kadar yanlış yaptığını fark ettin mi? Ya demokrat partinin tüzüğünde yıllardır yer alan ’Kudüs İsrail’in başkentidir’ kabulünü kaldırmakla bu vahşi Müslümanları! şımarttığının farkına vardın mı?" diye sorsa sizce Obama ne diyecektir? Ya da bir şey diyebilecek midir? Unutmayalım, ABD’de bu Kasım ayında başkanlık seçimleri var ve demokratların az biraz önde oluşunu mevcut olaylar gidişatı bu süreçte cumhuriyetçilerin lehine döndürecektir. Anlaşılan derin ABD (ya da derin dünya diyebilirsiniz) Obama’nın tutumundan şekva, dolayısıyla Obama’yı hem Müslümanların oylarından mahrum etmek, hem dinine bağlı Hıristiyanların, hem Yahudilerin ve ‘elçiliğini koruyamadığı için’ kimi demokratların oylarından mahrum etme planını uyguladılar. Unutmayalım, Obama ABD’de hala ciddi bir kitle tarafından Müslüman olarak biliniyor.
Bir de İsrail’in işine gelmeyen ‘Arap Baharı’ konusu var ki tam da skandal filmi için bulunmaz nimet! Yoksa aylardır biten film tam da 11 Eylül ikiz kulelerin vurulduğu tarihe/güne denk getirilir miydi? Hani, 11 Eylül 2001 tarihinde ikiz kulelerin vurulmasını hatırlayalım. Hiç olmasa George dabulV Bush’u unutmayalım.
İsrail Obama’ya "hal böyle iken, demokratik düzene kavuşturduğun ülkelerin durumu böyle iken hala Suriye’ye demokrasi getirmek için uğraşacak mısın?" demeyecek mi? Biz bunları öyle "laf olsun, torba dolsun" diye söylemiyoruz.
Bakın,
Ortadoğu uzmanı Michigan Üniversitesi hocalarından Juan Cole, kendi bloğunda yayınladığı analizinde, "Bu projeye karışan kişilerin Amerikan tarzı fundamentalizmine geçmiş kişiler olduğunu tahmin ediyorum." dedi. Cole, Pamela Geller, David Horowitz ve Daniel Pipes gibi bir grup Amerikalı Yahudi fanatiğin de aslında anti-semitik de olan bu fanatizme İslam’a karşı ittifak için yakın durduklarına dikkat çekti. Çoğu Yahudi ve Evangelik Hıristiyan oldukları iddia edilen filmin destekçilerinin ortak amacı olmalı.
Birileri ABD halkına Obama’nın ’bahar estirdiği bir ülkede’ büyük elçisini koruyamadığını söylerse Libya’da meydana gelen ve elçiliğin ölümüyle neticelenen olaylar kimin işine yaramış oluyor?
Batının bu kadar pervasız oluşunun bir de Müslüman inancı/imanıyla alakalı kısmı var. Aslında onların tuzu kuru, yani Müslümanların eli mahkûm.
Biz Müslümanlar onların peygamber kabul ettikleri Mesih as. Ve Musa as’a iman ediyoruz. Onların bizim peygamberimizle sorunları var.
Hıristiyan ve Yahudiler Peygamberimize iman etmeseler de hani "insan hakları, hani düşünce özgürlüğü, hani inançlara saygı, hani dinler arası diyalog..?"
Sahi, nerede batının bu kavramları?
Bu kavramlar (avfınıza sığınarak) Batı’nın ’piçine’ kavramları olduğunu bilmeyecek kadar bir saflığımız olmadı ama ’ön yargı’ yakıştırmasını da yapıştırmak için pusuda olanlara fırsat vermeyelim dedik ve uzun süre sustuk. Yoksa batının hiçbir değere sahip olmadığını, değer olarak kabul ettiği şeyin ‘erotizm tapınması’ olduğunu biliyoruz. Öyle ki bu tapınma şehveti onların bütün kutsalları-değerleri yerle yeksan etmeye sevk etti Değilse ABD ve Batı milyarı aşan nüfusuyla koca İslam dünyasını karşısına alacak stratejiler geliştirdi miydi? Ülkelerinde dinimize bu denli hakarete izin verir miydi? Onlar değer(sizlik)leriyle sorunludurlar.
Prof. Yasin Aktay’ın dediği gibi "ifade özgürlüğünün özellikle dinler ve ırklar karşısında, antisemitizm ve ırkçı söylemlerle ilgili tecrübeler ışığında, sınırsız olmadığı bilindiği halde İslam’a karşı bu genişlikte tolöre edilmesi ancak stratejik bir tercih olabilir" derken ne kadar haklı bir tespitte bulunmuş.
Sözün sonu;
Batı İslama ve onun peygamberi Muhammed Mustafa as.’a karşı tahammülsüzlük ve saldırganlığında sınır tanımıyor. Bu da islamın batıda daha çok yayılacağı korkusu/endişesi dışında zaten her zaman var olan ’öteki’ye tahammülsüzlüklerinden, saygı ve hoşgörü yoksunu olmalarından kaynaklanıyor.
Kimse ’batılı değerler zokasını’ bize yedirmeye kalkmasın, yoksa o da onlardan olur. Irak’ta bir milyon insanın kanını uğrunda savaştığı petrolle buluşturdu. Afganistan’da ise kepazeliklerini sayarak kendi zavallılığımızı hatırlatmak istemiyorum.
Akıllı olalım ve tepkimizi en üst perdede gösterelim, ifrata da tefrite de düşmeden.
Twitter: @ahmetay_
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.