- 1095 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
İŞTE GELDİM GİDİYORUM 10
İŞTE GELDİM GİDİYORUM
Bölüm 10
O gün tatları kaçmıştı ve okula dönüp geceyi zor ettiler. Kendilerini hemen demir ranzaların içindeki engebeli yataklarına attılar.
…………………………………
Sabah etüdünden önce yıkadıkları yüzleriyle birlikte, yaşadıkları tüm olumsuzlukları da yıkamışlardı sanki. Neşeliydi hepsi. Etüt için derslik bölümüne geçtiler.
Hergün olduğu gibi, etüt sonlarında pencere yanına gelip, giriş kapısını izlemeye başladılar. Okulda yatılı olarak erkekler okurken, gündüzlü olarak da kızlar okumaktaydı. Gelen hocaları, kızları, ziyaretçileri izlerlerdi. Aslında herkesin bir izlediği vardı. Oysa delikanlının olmamıştı hiç. Bakınırdı sadece, herkes baktığı için. Yine, pencereden öylesine bakındığı bir sabahtı işte.
Her zaman olduğu gibi, etütte olmayan öğrenciler sloganlara başlamışlardı. Camın gerisinden izlemeye başladı. Uzaktan uzağa iki grup, birbirlerini sloganlarla yenme, yok etme çabasındaydı sanki. “Ne olacak ki bu sloganlardan” diye aklından geçirdi. O kadar yoğundu ki üçer beşer kişilik gruplardan çıkan sesler… Ritim hiç şaşmazdı. Bir taraf söylüyorsa hemen diğer taraf da karşılık verirdi. Ve ona cevap diğer taraf. Böyle sürer giderdi her zaman.
-Zam, zam, zam! Ucuzluk ne zaman?
-Milli devlet, güçlü iktidar!
-Faşistlere ölümmm!
-Komünistler Moskova’ya!
-Vietnam’a özgürlük!
-Türkistan’a özgürlük!
Ve daha onlarcası… Bunları öyle söylerlerdi ki; sanki bir müziğin notalarının ahengi olurdu. Kollar iner iner kalkardı. Her an birbirlerine hücum edeceklermiş kaygısı da yaratırlardı. O hücum ise pek olmazdı. Yemekhanede yine aynı masada yemekler yenir, şakalar yapılır; yine birlikte gezilirdi.
Bunları düşünüp gözlerken dışarıyı, o ana kadar hiç görmediği bir kızın okul kapısından girişini izlemeye başladı. Şaşkındı. Onca kız gelip geçerdi, hiç bakmazdı bile. Bu başkaydı sanki… Okul forması aynıydı diğer kızlarla; ama bunun yürüyüşü ve tavırları bir başkaydı sanki. Derin bir nefes aldı. Gözlerini kaçırmak istedi. I ıh… Olmuyordu. İlk görüşte aşk bu muydu yoksa?
Etüt zili çalmıştı o esnada, herkes çıkmış, yemekhaneye gidiyordu hızlı adımlarla. O ise hala gelişini izliyordu kızın. Ta ki salına salına bina içine girene kadar…
Kız gözden kaybolunca kahvaltı aklına geldi ve dışarıya doğru yönlendi. Aklında yine o kız vardı. Yürüyüşü, gülümsemesi, yanındaki kızla konuşma tarzı… Her şeyiyle beyninde yer etmişti sanki.
Hafta geçip gitti. Delikanlı bir daha kızı göremedi o hafta. Sanki o günden sonra okula hiç gelmemişti. Kafası hep ondaydı. Teneffüslerde, öğle aralarında hep onu arıyordu. Kumsalda, bahçede, ağaçlar altında, derslik koridorlarında soluksuz geziyor; bulamıyordu. Umudunu da kesemiyordu bir türlü. Ders kitaplarını okurken, kitaplarda kızın hayali vardı hep.
Beklenen gün geldi. Büyük yürüyüş hafta sonundaydı. On kadar arkadaş bir araya geldiler. Yürüyüşe beraber gitmek için konuştular. İçlerinden üç kişi itiraz etti. Kendilerinin o örgüte üye olduklarını, yürüyüşe bizzat katılacaklarını söylediler. Hatta orada kendileri tarafsız olduğu için başlarına bir şey gelirse yardımcı olamayacaklarını da eklediler.
Geri kalan arkadaş grubu hayret etti. Bu denli samimiyken nasıl olur da orda tanımazdan geleceklerini söylüyorlardı? Siyaset bu muydu? Yutkundular birşey dememek için ve o üç arkadaşlarının yanından ayrıldılar. Sanki hepsi de bir darbe yemişlerdi. Umulmadık bir darbe. Demek siyaset böyle birşeydi.
Kalan grup otobüsle şehre indiler ve miting alanındaki izleyenlerin yanına gittiler. İzleyiciler de sakin değildi. Yine de kendi aralarında konuşuyorlar, olay çıkmaması için sadece izleyip gitmek üzere sözleşiyorlardı, birbirini hiç tanımayan insanlar. Demek taraf olmak böyle bir şeydi. Hiç tanımadığın insanlarla gönül yaklaşımın oluyordu.
Miting alanında resimler, pankartlar vardı bol miktarda. Ve tabi seyredenlere dönüp atılan sloganlar… Arada bir de küfürler. Miting meydanlarında sloganlar yükselirken, izleyenler de marşlar söylüyorlardı. “Dağ başını duman almış”, “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” gibi… Tansiyon da hızla yükseliyordu.
Birden o geceki adamı gördüler ortada. Konuşma yapan oymuş meğerse. Mikrofonu bıraktığında “Yuhhhh!” sesleri yükseldi izleyiciler arasından. Delikanlı ve arkadaşları da o kişi ile konuşmak üzere izleyicilerin arasından çıkıp yola indiler ve gözden kaçırmamak için hızlı hareket ettiler. Adam bunları görünce paniklerdi ve kendisine saldırıldığını sanarak etrafındakilere haykırdı:
-Tanıyorum bunları. Silahları vardır. Bize geliyorlar. Karşı koyun!
Bunu der demez bir grup delikanlı ve arkadaşlarına doğru geldi. Arkadaş grubu donup kalmıştı. Amaç o kadar başkaydı ki; ama şimdi dayak yemek üzerelerdi. Kıpırdayamadılar…
O an gördükleri daha da acı geldi onlara. Sabah konuştukları, kendilerinden ayrı gelen arkadaşları da dövmeye gelen grubun içindelerdi. “Bu nasıl oluyor?” diye düşündü delikanlı. “Bu nasıl birşey ki, en yakın arkadaşlarımız bizi dövecek?” . Kaderlerine razıydılar artık. Çünkü kendilerini koruyamazlardı. Gelenler o kadar çoktu ki…
O an tuhaf birşey oldu. İzleyenler galeyana geldiler. Biri bağırdı:
-Gençleri öldürecekler burada! Biz seyir mi edeceğiz?
Bir anda seyirciler gençlerin önüne geçti.
Öyle ani oluyordu ki herşey… İzleyiciler, mitingdekiler, polisler; hepsi iç içeydi. Kim kime hasımdı? İşte o belli değildi.
Asıl hedef hala delikanlı ve arkadaşlarıydı. Hep onlara ulaşmaktı saldıranların amacı; ama izleyenler öne atılmışlar ve buna izin vermiyorlardı.
Delikanlı anladı ki ateş çemberinin içindelerdi ve belki de öleceklerdi…
(Onuncu bölümün sonu)
YORUMLAR
Bir kac gunden beri kaldigim yere dogru geldim en son yazinizin yayinlandigini gorunce/ Kacirmisim ara yerde..
======
Aslinda bir gecis donemi yasiyorumyaziyla, gelinen yasanilan zamanla beraber, geriye dogru , geri geri..
Yine rastgele dedim delikanliya...
Turgay COŞKUN
Zaten yazının da amacı; bilinmezden gelip, bilinmez bir sonsuzluğa yol alış esnasındaki insana dair dersler...
Saygılar Nezahat Hanım...
Turgay COŞKUN
Kadere bakın ki son yüzyıldaki kuşakların ömürlerinde rahat olmamış. Hep süper güçlerin dünyaya hakim olma yarışı... ABD ve Rusya kaynatmış dünyayı. ABD daha mahir çıkmış Rusya'yı bitirmiş ve daha da palazlanmış... Artık sürüyor atı... Önüne kim gelirse eziyor... Ezdiklerinin yakınlarının yardımıyla...
Teşekkürler yoruma...
Saygılar...
Olaylar daha bir gün yüzüne çıkmaya başladı. Buradan sonra daha keskin durumlarla karşılaşacağız gibi duruyor.
O yılları sizin kaleminizden öğrenmek -o yıllar güzel olmasa da- çok güzel. Bir nevi tarih dersi olarak görebiliriz.
Turgay hocam saygılar...
Turgay COŞKUN
Beğeniniz bana onur verdi...
Selamlar sevgili kardeşim...
olaylar, izler ayna gibi yansıyor,içinde yürüyorsun olayın kahramanlarıyla ....canlı film gibi..saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Tam aşkın çember alanına girdi derken, diğer çember daraldı. Bir anda o günler gözümde canlandı. O zamanlar solda olsa sağda insanlar daha mertti. Yüreğinize, emeğinize sağlık. Saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Sağolun... Saygı ve selamlarımla...
ahh bizim delikanlı yabancı olduğu anlayamadığı bir ortama düşünce böyle yiyecekmi dayağı bakalım ama dayak neysede ,esrarengiz kızla neler yaşayacak merakla bekliyorum:)
Turgay COŞKUN
Ama şu "dayak neysede ,esrarengiz kızla neler yaşayacak merakla bekliyorum:)" sözüne çok güldüm :)))
Bakalım neler olacak :)
Teşekkür ediyorum güzel yoruma...
Saygılar...
hımm... ve beklenen an geldi..delikanlı sonunda hayatının aşkını bulduu..dediğim anda ateş çemberinin içine de düştü:(
sevinmeli mi,üzülmeli mi??
bu gizemli adam da kim olaki??
ve neden illa bizim çocuğa takık bu insanlar?:( bıraksınlar,zaten daha yeni yeni alışıyordu hayata... amaa,kahramanımız bununla da başa çıkar gibi geliyor..daha yaşayacağı çok şey var,olmalı:))
ama ne zor dönemlermiş hakkaten,,iyi ki demekten kendimi alamıyorum doğrusu...
saygılar suskunyazar..
Turgay COŞKUN
Turgay COŞKUN
Aynı duygular inanın benim için de size geçerli:..
Saygılar...
arkadaşlar çok güzel irdelemiş ve yazmışlar
tekrar etmeyeceğim
sormak istediğim şu
nereye gidiyoruz, ne olacak sonu
kaygıyla, merakla, beğeni ile okuduğum bir bölüm daha oldu
sık sık yazın bizleri merakta bırakmayın lütfen
kutluyorum kaleminizi
saygı ve hürmetlerimle hocam
Turgay COŞKUN
Kötü günlere... Ama yok olmaya değil...
Maşalar değil eller kırılınca düzelir herşey...
........................Sabah etüdünden önce yıkadıkları yüzleriyle birlikte, yaşadıkları tüm olumsuzlukları da yıkamışlardı sanki. Neşeliydi hepsi. Etüt için derslik bölümüne geçtiler........................................
Gençlikte nasıl da kolay yüzler yıkanırken, olumsuzlukların da yıkanması. Hikayelere ve kitaplara çok yakışır bu tarz benzetmeler.
..............................Bunları düşünüp gözlerken dışarıyı, o ana kadar hiç görmediği bir kızın okul kapısından girişini izlemeye başladı. Şaşkındı. Onca kız gelip geçerdi, hiç bakmazdı bile. Bu başkaydı sanki… Okul forması aynıydı diğer kızlarla; ama bunun yürüyüşü ve tavırları bir başkaydı sanki. Derin bir nefes aldı. Gözlerini kaçırmak istedi. I ıh… Olmuyordu. İlk görüşte aşk bu muydu yoksa?................................................................
İlk kez bir kız dikkatini çekiyor, delikanlının. Nasıl da güzel bir heyecandır kimbilir. Yürüyüşüyle, tavırlarıyla farklı bir kız. Güzelliğine vurgu yapılmamış, tavırları onu daha çok cezbetmiş. Güzel olduğundan da şüphem yok fakat sonra ki anlatımlara bırakılmış olabilir.
Tam da kafasının karışık olduğu ve yaşının üstünde kararlar almak zorunda hissettiği bir anda, özel bir kıza denk gelmesi, kardelen çiçeğine denk gelmesi kadar güzel bir durum. Aşkın renklerini üstüne giymeye karar verdiğinde daha hızlı büyüyecektir. Güç kazanması, hayatta kalmasını da kolaylaştıracaktır.
Birileri dövmek , birileri engel olmak istiyor. En yakın arkadaşlar, en uzak oluyor, hiç tanımadıkları ise siper. Bu süre, deikanlıların karar verme süreci belki de. Bir yol bulup akacaklar da, yönü belli değil.
Delikanlıların olaylar karşısında duydukları şaşkınlık ve en yakın arkadaşlarına karşı duydukları hayal kırıklığı, çok güzel aktarılmış okuyucuya. Arkadaşlık ve siyaset kavramlarını yeniden oluşturup uygun yerlere yerleştirmeye çalışıyorlar. Olayların anlatımı esnasında, duygu ve hislerde çok güzel akıyor satırlara.
Saygılarımla
hayal deniziii tarafından 9/20/2012 9:46:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
hayal deniziii tarafından 9/20/2012 10:36:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Kızı gördüğünde güzellikten çok tavırların hissedilişini güzel yakalamışsınız. Ayrıca dostlukla düşmanlık arasındaki siyaset çizgisi.. Bu da önemli tabii...
Yine çok güzel bir yorumdu...
Tebrik ediyorum
Saygılar...
Turgay COŞKUN
Tehlike arayanlar ve o tehlikeli hayattan hoşlananlar için bire birdi belki de... Çünkü sabah evden çıkan akşam dönemeyebiliyordu. Vuranın tanıdık olması gerekmiyordu tabi...
Güzeldi yorum...
Sevgiler... Selamlar...
Sene 1977 idi sanırım. Babam köy öğretmeniydi. Ağabeyimin de ortaokul yaşı gelmişti. Parasız yatılı sınavlarına girdi ağabeyim. Kazandı Adapazında okula yerleşti. Annem ve babam rahat bir şekildeydi. Ağabeyim geldiğinde hiç bir şey bahsetmiyordu ama halinden memnun olmadığı da belliydi. İki yılın sonunda tanınmayacak bir haldeydi. Taraf tutmak istemediği için her iki tarafta baskı uyguladığı için resmen ruhsal yapısı bozulmuştu. En sonunda babam ödemesi gereken parayı ödeyerek aldı köye getirdi. Düzelmesi için epey bir tedavi gördü. O günleri ben yaşamadım ama ağabeyimi mahvetti. Yazınız da bana bunları hatırlattı. Sonuçta ne oldu beşbin vatan evladı pisi pişine kara toprağa girdi. Bu yaşananların ne idealistlikle alakası var, ne de memlet ile alakası var. Bu ülke çok acılar çekti. Hala da çekmeye devam ediyor. Şimdi ise başka oyunlar dönüyor. Her gn onlarca şehidi kara toprağa veriyoruz. Ve hiç bir şey yapamadan sadece üzülüyor, ağlıyor ve seyrediyoruz. Teröre lanet ediyorum. Selamlar arkadaşım.
Turgay COŞKUN
Sonrası acı... İntikam yeminleri, öç katliamları... Günahsız insanlar...
Selamlar, saygılar...
Lise yıllarında okula gidip gelirken yaşananlar canlandı gözümde.
Sağcı solcu diye bu ülkenin gençlerini birbirine kırdırdılar...
Devam ...Saygılarımla...
handan akbaş tarafından 9/20/2012 6:46:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
"Sağcı solcu diye bu ülkenin gençlerini birbirine kırdırdılar."
Aslında olan da bu...
Selamlar...
Turgay COŞKUN
Çünkü o yıllar bir provaydı bu ülkeyi yıkmak için. Şu an ise gerçek herşey...
Selamlar...